English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Haber yok

Haber yok tradutor Francês

1,404 parallel translation
Çöpçülerden hala haber yok mu?
Toujours pas de nouvelles des éboueurs?
Henüz meteorologdan haber yok o yüzden yağmurla ilgili kesin bir şey söyleyemiyorum. Ama dolunay var ve hiç bulut yok.
Je n'ai pas encore eu de nouvelles du météorologue... alors je ne peux rien affirmer au sujet de la pluie... mais la lune est pleine et il n'y a aucun nuage dans le ciel.
Hayır. Bir haber yok.
- Pas de nouvelles.
Carlos'dan haber yok mu hala?
Des nouvelles de Carlos?
Sylvaine'den haber yok mu?
- T'as toujours pas de nouvelles de Sylvaine? - Non.
Ostrowiec veya Bodzechów'dan hiç bir haber yok.
On ne sait pas ce qui se passe à Ostrowiec, à Bodzechow...
Hiç bir haber yok mu?
Il n'y a rien?
Anlaşılan yeni bir haber yok...
Étant donné qu'il n'y a rien de neuf...
Ne yazık ki hala Aldo Moro'dan yeni bir haber yok.
Malheureusement encore aucune nouvelle d'Aldo Moro.
Hala bir haber yok.
Je n'ai toujours pas eu de nouvelles.
- Dr. Kovac'dan hala haber yok mu?
- Aucune nouvelle du Dr Kovac?
Müteahhitlerden haber yok mu?
Pas de chance avec les entrepreneurs?
Hiç bir haber yok.
Rien.
- Hayır. Şerif çağrısı yok kaçak uyarısı yok, Ceza Bakanlığı'ndan haber yok.
Aucun message aux patrouilles, aucun mandat, aucune déclaration du service pénitentiaire.
Özel Birim'in basına sansür koymasını istiyorum. Haber yok, basın yok, hiç biri yok.
Je ne veux aucune fuite dans les médias.
2 yıl önce bir yurttaydı. O zamandan beri haber yok.
Il était dans un foyer il y a 2 ans.
Evet. Sam'den haber yok mu hala?
Toujours pas de nouvelles de Sam?
Hala bir haber yok...
Je n'ai pas encore de mot pour ça...
Albay O'Neill ve Albay Maybourne'dan hala haber yok, efendim.
Toujours pas de nouvelles de O'Neill et Maybourne.
Onun mutluluğun sebebi başka. Üzgünüm. Jimmy Ing'den haber yok.
Il l'est pour d'autres raisons, désolé, pas de nouvelles.
Günler gelip geçiyor. Hâlâ Celestin Poux'dan haber yok.
- Les jours passent, pas de nouvelles de célestin poux.
Desrochelles'den haber yok mu?
- Et jean desrochelles, des nouvelles?
Morgdan haber yok.
Pas de morgue.
Adamımızdan haber yok mu?
Des nouvelles de notre homme?
Rhea'dan haber yok, tartıştınız mı?
Et nous n'avons aucune nouvelle de Rhea. Vous vous êtes fachés?
Eidelon'lardan bir haber yok mu daha?
Quelques bonnes vibrations des Eidelons?
Hiç haber yok, hiçbir şey.
Aucune nouvelle, rien du tout.
- Hiç haber yok. Daha önceki olaylara bakarak söylüyorum Lindsey şu anda kendi pisliğinin içinde haşIanıyor olmalı.
- Euh, pas de nouvelles, mais... en considérant les précédents de la société Lindsay devrait être en train de bouillir dans sa propre crasse.
Arama ekibinden hâlâ iyi haber yok.
{ \ pos ( 192,230 ) } Recherches toujours infructueuses.
Haber yok.
Pas encore de pronostic.
Bu Markovic olabilir. Adamlarından biri ona haber vermiş olabilir. Prototipi yok etmemizi engellemeye çalışıyordur.
C'est peut-être Markovic qui veut empêcher le sabotage du prototype.
İyi haber şu ki artık bunun bir önemi yok.
La bonne nouvelle, c'est que cela n'a plus d'importance.
Hiç haber yok.
Non, rien.
Kurşun yarası yok. Bu iyi haber.
Pas de plaie par balle, mais une bibliothèque est tombée sur elle.
- Önceden haber vermene gerek yok.
- Je n'ai pas besoin d'être prévenue.
Henüz bir haber yok.
Aucune nouvelle.
Tek bir haber bile yok.
Pas un mot là-dessus.
Ve bu ikinci gün, size iletebileceğim bir haber kesinlikle yok.
n'a rien d'autre @ raconter.
İyi haber, listedeki kimseyle ilgili bir sorunum yok.
La bonne nouvelle, c'est que je ne fais aucune réserve à votre liste.
Yarın ilk iş, seanslarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Kaybedecek zamanımız yok. Diğerlerine de haber vermelisin.
Nous allons reprendre nos scéances dès demain... il n'y a pas de temps à perdre, Nous devons le dire aux autres.
Bay Pitt'e haber vermeye gerek yok.
Et pour ce qui est de le dire à Sir Pitt, c'est inutile.
Başka haber verebileceğim kimse yok mu?
N'y a-t-il personne d'autre que je puisse contacter?
Haber verecek kimsem yok.
À partir d'ici, c'est une voie sans retour
- İyi haber yok.
- Il n'y en a pas.
Evet - Haber iyi, yırtılma yok.
Voilà la clé de votre chambre.
Beni gaza getirirler ama haber odasında işleri yok.
Mais pas en salle de rédac!
Dünyadaki bütün haber birimleri bununla ilgili çekim istiyor. Benimse lanet olası bir baş sunucum yok!
Toutes les chaînes sont sur ce coup et j'ai pas de foutue présentatrice!
Buna imkan yok, bize ne zaman haber verecek peki?
Putain, je l'crois pas! Et quand est-c'qu'il allait nous l'dire, cet espèce de gros enfoiré?
Haber ve fotoğrafları için aldığı bir çok ödülden bahsetmeye bile gerek yok.
Sans parler des nombreux prix reçus... pour ses articles et ses photos.
Polise gitmek için elimizde yeterli delil yok. Ama en azından, eski karısına haber vermelisin.
Je ne sais pas si c'est assez sérieux pour aller voir la police... mais je pense que vous devriez au moins prévenir son ex-femme.
Ucundan tutabileceğimiz hiçbir şey yok. Olay yerindeki kanın DNA sonuçlarından ne haber?
Et le sang trouvé sur la scène du crime? On attend les résultats ADN.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]