English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Hepsi doğru

Hepsi doğru tradutor Francês

595 parallel translation
Anlattıklarınızın hepsi doğru.
C'est facile pour vous de parler.
Hepsi doğru.
C'est la pure vérité.
Bunların hepsi doğru, Sir Joseph, ama eninde sonunda insanız.
Tout cela est bien vrai mais, après tout, nous sommes humains.
Orada yazanların hepsi doğru.
C'est tout à fait exact.
Hepsi doğru.
Ils sont tous vrais.
Hepsi doğru.
C'est vrai.
Yalanım yok, hepsi doğru!
Je sais, mais c'est la vérité!
Doğru muydu? Hepsi doğru.
Ce matin, avant la suspension, on parlait de mentir et dire la vérité.
... ve planladığımız bazı şeyler var? - Çok üzgünüm. - Hepsi doğru.
Et puis, un peu de vin rouge, avec le ragoût.
Göreceli olarak hepsi doğru.
Tout est relatif.
Hepsi doğru Richard, her şey.
Tout cela est vrai, Richard.
Dediklerinin hepsi doğru ama ben, senin sayende artık yepyeni bir insanım.
Mais je ne suis plus Ie même, je suis un autre. Tu m'as transformé.
Hepsi doğru.
Le compte y est.
Söylediklerinin hepsi doğru çıktı
Tout ce que tu as dit s'est produit
Allonsanfàn, yani... bunların hepsi doğru mu?
Allonsanfàn, alors c'est vrai?
Hepsi doğru mu?
Alors, c'est vrai?
Hepsi doğru arkadaşlar.
- C'est vrai.
Hepsi doğru.
Tout est vrai.
Hepsi doğru.
Tout ça est vrai.
Ama senin kemiklerinin hepsi doğru yerde.
Tes os à toi sont parfaits.
Gerçekten de hepsi doğru, Mitchell dışında.
Vous nous avez emboîté le pas, sauf pour Mitchell.
Ama doğru bayım. Hepsi doğru.
Tout cela est vrai!
Hepsi cenazelerine doğru yol aldılar.
Ils conduisaient tous leur propre enterrement.
- Hepsi doğru.
Exact.
Paraların hepsi bulundukları oyuğun içinde sadece ileri ve geriye doğru kayarlar.
Les espèces passent forcément par la rainure.
Hepsi doğru, Lemani.
La vérité vraie.
Bunların hepsi can sıkıcı, bu doğru.
Toutes sortes d'emmerdements, c'est vrai.
- Yani hepsi, herkes gibi insan işte. - Doğru.
Ce sont des gens comme les autres.
Doğru değil. Yalan, hepsi yalan.
Ce sont des mensonges!
Dediğim doğru, hepsi bu.
C'est vrai, voilà tout.
Doğru ifade edemedim, hepsi bu.
Vous avez raison, je me suis mal exprimée.
- Ama doğru! Hepsi de!
Mais c'est la pure vérité!
Hepsi aynı. Belki de doğru söylüyordur.
Il n'a peut-être pas tort.
Söylemen yeter, savunmayı değiştiririz, hepsi o. Gerçekten kanunun doğru, kendinin hatalı olduğunu düşünüyorsan tabi.
Un seul mot de vous, et nous plaiderons coupable, enfin, si vous croyez sincèrement que la loi est juste et que vous avez tort.
Ben hariç herkes alıştı hepsi aynı şeyleri arzuluyor. Ama ben bunun doğru olmadığını biliyorum doğru değil.
Ils réussissent tous à s'habituer, à avoir les mêmes goûts que les autres.
Hepsi yalan! Eğer dediklerim doğru değilse çarpılayım!
Que je me torde de douleur si c'est pas vrai!
- Doğru, hepsi açılmış.
Oui, toutes.
Şu anda hepsi size doğru geliyor.
Ils viennent tous les deux vers vous.
Başkan, söylediklerinin hepsi gazetelerden okuduğun şeyler. Hayatın boyunca gazetelerin doğru bir şeyler yazdığını gördünmü?
Dites, M. Le Maire, à propos de ces histoires, avez-vous déjà lu quelque chose de vrai dans le journal?
Doğru, Cooper, ölmüş olacaklar, fakat linç edilmeyecekler... Hepsi yargılandılar.
Non Cooper, aucune différence, mais ils n'auront pas été lynchés... mais jugés.
Bunların hepsi çok doğru sevgili Teddy.
Vous avez parfaitement raison, mon cher Teddy.
Hepsi senin... eğer kartlarını doğru oynarsan.
- C'est tout à toi, mais il faudra le mériter.
Doğru. Haydut'u kaybettik. Hepsi planlandığı gibi Yeğen.
Il avait un cancer.
Eee, ilk ikisi sabah olmuş. ve diğer hepsi - 13 tane saydım - onların tümü öğleden sonra ortasında ya da gün sonuna doğru olmuş.
Deux étaient le matin et tous les autres, il y en avait 13, étaient tard dans l'après-midi.
Ben sizler için bu mesleği yapıyorum... Bütün bunların hepsi sizleri memnun etmek için... ve bebeklerin... doğru evlere verildiğine emin olmak için.
si ce n'était le cas, je ne ferais pas ce travail... et c'est tout, je prends soin de satisfaire mes clients..... en m'assurant que les bébés... soient placés dans de bons foyers.
Barlarda kavga, halka açık yerlerde ahlaksızlık var... ve gençler de doğru yoldan saptırılıyor, ve şimdi anlıyorum ki bunların tümünün kaynağı burası - o şeylerin hepsi bu sınıftaki pis fikirlerde kök buluyor.
Bagarres dans les bars, indécence en public, jeunes corrompus. Tout vient d'ici, enseigné dans cette école.
Hedefe doğru tutup, tetiği çekiyorsun. Hepsi bu değil mi?
On vise et on appuie sur la gâchette, non?
Gitmesine izin verdim ; o da alt çekmeceye doğru seğirtip çekmeceyi açtı ve neyi var neyi yok hepsi oradaydı.
Je le laisse partir, il ouvre sa caisse et le tour était joué.
Hepsi doğru.
- Oui, tout est vrai.
Hepsi zırva, doğru değil.
C'est des conneries, rien n'est vrai.
- Bunlar doğru ama, hepsi gerçek!
- C'est des faits.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]