Hisset tradutor Francês
1,439 parallel translation
Ağırlığı hisset, yüzde 68.
Voyez le poids, pur à 68 %.
Ve eğer başka penisler erkekler görmek istersen kendini özgür hisset.
Et si tu veux voir... d'autres glands... gens... tu es libre.
Kalbimi hisset.
Sens mon cœur.
Sadece kendini iyi hisset diye aramıyorum.
Je n'appelle pas pour te consoler...
- Acılarını hisset.
- ressentir leur souffrance.
Boşluğun, evrenin bacak hareketinle hisset.
Sens l'étendue de l'espace et de l'univers.
Korkuyu hisset, hisset.
Ressens cette peur!
şimdi müziği hisset.
- Alors vas-y. - Ecoute la musique. - Je ne sais pas tourner.
hadi müziği hisset.
Ecoute la musique!
Kendini evinde hisset.
Fais comme chez toi.
Hisset!
Tu la sens?
Hisset bak. Yumuşacık.
Sens... comme c'est doux.
- Sadece adelelerimi hisset.
- Touche mes muscles.
Ülkenin üzerine doğan mutluluğu hisset
Sentez la joie sur la campagne.
Aşkım... Beni hep yanında hisset ve sımsıkı kucakla.
Mon amour, sens-moi toujours auprès de toi et serre-moi fort.
Ateşi hisset.
Sens la chaleur.
Graft üstündeki titreşimi hisset.
Sens bien la vibration sous la greffe.
Öfkemin kudretini hisset!
Sens la puissance de ma rage!
Nefretimin kudretini hisset!
Et la puissance de ma haine!
Unutmuştum. Cal. Lütfen, içeri gir, kendini evinde gibi hisset.
- Je vous en prie, Caleb, faites comme chez vous.
- Uyan ve vazelin kokusunu hisset!
- Chérie, redescends sur terre.
Yengeç gibi hisset, insan gibi konuş.
Ont le goût du crabe Parlent comme les hommes
evet, sanırım evet, düşün, hisset, derinlere bak içindeki en en en derin yere neredeyse çine kadar
Ouai... je pense! Oui, pense, ressens, regarde profondément en toi, très très profondément, presque en Chine!
sadece kendin için kötü hisset çünkü cezalısın!
C'est parce que t'as une semaine de colle.
Duy onu, hisset.
T'envoûte, écoute
Bak. Şunu hisset.
Tu sens ça?
- Evinde gibi hisset.
- Mais je t'en prie.
Sadece müziği hisset.
Sens la musique.
- Bravo. Müziği bacaklarında hisset.
- Bien, laisse faire tes jambes.
Hiçbir değişiklik hisset... Tanrım, Patrcik, bıyığın var!
tu as une moustache!
Tabakalrın temiz olup olmadığını hisset.
Fais-toi du souci pour ta vaisselle, et laisse-moi bosser.
Kendini evinde gibi hisset.
Faites comme chez vous!
Huzuru hisset...
à s'apaiser.
Isıyı hisset...
Ressens la température.
Kendini sanki evindeymiş gibi hisset.
Fais comme chez toi.
"Gökyüzüne vardığını hisset."
"Sens ton esprit s'envoler et toucher les cieux"
Bir zenci gibi hisset.
Dans la peau d'un négro...
Neden kanepeye geçmiyorsun Reg? Kendini evinde gibi hisset.
Installe-toi sur le canapé
Acimi hisset.
Ressens ma douleur.
Sen Su-in'in arkadaşısın. O yüzden kendini evinde hisset.
Tu es l'amie de Su-in, alors fais comme chez toi.
Evet, rüzgarı hisset!
Oui, je sens le vent!
Lütfen kendini evinde hisset. O uzun süre önce ölen ailesi ve kardeşini görüyor.
Elle voit sa famille qui est morte depuis longtemps.
Madenin kokusunu hisset.
Respire l'odeur de la mine.
Pekala. İşte parça. Müziği hisset.
Et maintenant, musique!
Regg, ne hissedersen hisset önemli değil.
Tu sais, Reggie, c'est normal que tu ressentes ce que tu ressens maintenant.
Sıcak kumu hisset... ve rüzgara bırak kendini...
Sens le sable chaud et laisse toi aller...
Peki John acı yerine, kumsaldaki kumu hissetmeni istiyorum, sıcak kumları hisset... yüzündeki rüzgarı hisset... ve çarpan dalgaları... Benim için yapar mısın bunu?
John à la place de la douleur, je veux que tu sentes le sable de cette plage... sens le sable chaud... sens le vent sur ton visage... et les vagues qui éclatent.
Barry'yi hisset.
- Faut sentir le Barry en vous.
Barry White'ı hisset.
- Se sentir Barry White.
- Hadi, hisset onu.
- Vas-y, touche.
müziği hisset.
Ecoute la musique.