Inanmayacaksın tradutor Francês
1,301 parallel translation
Buna inanmayacaksın.
Vous ne me croirez jamais.
Dün gece gördüğüm rüyaya inanmayacaksın.
Tu ne croiras jamais le rêve que j'ai fait.
Belki inanmayacaksın ama ben de cinsellikten zevk alırım.
Dieu interdit que je respire la confiance et que je jouisse.
Buna inanmayacaksın.
Tu ne vas pas le croire.
Sana anlatırsam, inanmayacaksın, bu yüzden akşam yemeğine getiriyorum.
Tu ne me croirais pas si je te le disais alors... je l'amène au déjeuner.
Mikey. Adamım, buna inanmayacaksın.
Mikey, tu ne vas pas me croire.
Ne olduğuna inanmayacaksın.
Tu ne me croiras jamais...
Başıma gelenlere inanmayacaksın.
- Quelle journée.
Asla inanmayacaksın...
Tu parles d'une histoire!
Tamam, buna inanmayacaksınız, ama...
Bien vous n'allez pas le croire, mais...
Dinle. Buffy'nin hangi okula kabul edildiğini duyunca inanmayacaksın.
Tu ne vas jamais croire à quelle université Buffy a été acceptée.
Olanlara inanmayacaksın!
Vous ne croirez jamais ce qui vient d'arriver.
- Buna inanmayacaksın. Açıkçası bende gerçekten inanmıyorum ama... Bunu yapmak istemiyorum.
Franchement, moi-même, je n'y crois pas... mais je n'ai pas envie.
Biliyor musunuz, inanmayacaksınız ama bu hafta üçüncü oldu.
Vous voulez que je vous dise? Vous n'allez pas me croire. La troisième fois cette semaine.
Buna inanmayacaksın
Tu le croiras jamais...
Bender, buna inanmayacaksın ama empati çipi yanmış.
Bender, tu ne vas pas le croire, la puce est grillée.
İyi vakit geçiriyor musun? Buna inanmayacaksın.
Tu ne me croiras pas.
Aslında... inanmayacaksın, ama..
En fait... tu ne vas jamais le croire, mais- -
Buna inanmayacaksınız. Aya bir eğlence parkı indirmişler!
il y a un parc d'attractions sur la Lune!
Ne olduğuna asla inanmayacaksınız!
Vous ne croirez jamais ça. Je me suis endormi au volant et le camion a conduit tout seul.
Şey, buna asla inanmayacaksınız ama baktığınız bu lama bir zamanlar bir insanoğluydu.
Vous n'allez pas le croire, mais ce lama était un humain avant.
Bize inanmayacaksın ama neler döndüğünü bilmiyoruz.
On a été repassés, on savait rien.
Size doğrultulmuş bir radyo teleskobuyla bir şey yakaladık. Buna inanmayacaksın.
Nous avons capté quelque chose d'un radiotélescope.
" Buna asla inanmayacaksınız, ama dün donanmada övülen bir denizci oldum.
Je passe quartier maître, ou vulgaire matelot de pont.
- Burda kimlerin olduğuna inanmayacaksın.
- Tu devineras jamais qui est là.
Nasıl olsa bana inanmayacaksınız.
Vous me croirez pas.
Ayrılırken Suzan ın ne dediğine inanmayacaksın.
Tu ne croiras pas ce que Susan a dit quand elle est partie.
- Buna inanmayacaksın.
- Tu vas pas le croire.
Buna inanmayacaksın, ama neredeyse ölüyordum.
Tu vas pas me croire. J'ai failli me faire tuer.
Biliyorum inanmayacaksın ama, alın, yanaktan iyidir.
Crois-moi ou pas, le front, c'est mieux que la joue.
- Buna bir türlü inanmayacaksın değil mi?
- Tu ne veux pas y croire.
Öyle heyecanlıydı ki, inanmayacaksın.
C'était trop bien. Tu ne vas pas me croire.
Burada kime rastladığıma inanmayacaksın.
On dirait que tu parles de gymnastique.
Sonra alış-veriş merkezine gittim ve inanmayacaksınız, ikisi de oradaydı!
J'y suis donc allée toute seule. Mais je les ai retrouvées.
- Çünkü yarın kafan iyi değilken tanrıya inanmayacaksın ve artık benimle arkadaş olmak istemeyeceksin.
Parce que demain, quand tu ne seras plus défoncée, tu ne croiras plus en Dieu, et tu ne voudras plus être mon amie.
Tanrım. Sam, az önce neler olduğuna asla inanmayacaksın.
Sam, tu croiras jamais ce qu'il vient de se passer.
Şuna bakın... Buna inanmayacaksınız.
Vous n'allez pas le croire.
Belki inanmayacaksın ama dükkanın çatısını yenilemem gerekiyor.
Je dois faire refaire la toiture du restaurant.
İnanmayacaksın, Tom kayak yapmayı da bilmiyor.
Tom sait pas skier.
İnanmayacaksın ama- -
Tu croiras jamais...
Buna inanmayacaksın.
Tu vas pas me croire.
İnanmayacaksın anne! Babam...
C'est dingue, papa vient de se faire...
İnanmayacaksınız. İnanılmazdı.
Incroyable, je volais.
Homer, buna inanmayacaksın!
Incroyable!
İnanmayacaksın, ama ben de en az senin kadar ödetmek istiyorum.
Et croyez-moi ou non, je souhaite des représailles autant que vous.
İnanmayacaksın ama, bazı su kayıtlarının peşindeyim.
En fait, je recherche des documents sur l'eau.
İnanmayacaksınız ama tuvaleti kullanmayı bile öğretti ona.
Tu ne le croiras pas. Il lui a même appris à aller au pot.
Bugün ne yaptığıma inanmayacaksın. Biletimi Barbara Johns'un suratına fırlattım.
Tu ne vas pas me croire.
İnanmayacaksın ama, ablan geldi.
Tu vas pas me croire. Ta sœur est là.
İnanmayacaksın Lisa.
Tu vas pas le croire, Lisa.
- Buna inanmayacaksın.
Vous ne croyez pas que...
inanmıyorum 653
inanmıyorsun 30
inanmam 64
inanma 22
inanmalısın 26
inanmıyor musun 67
inanması zor 44
inanmıyor musunuz 18
inanması güç 18
inanmıyorsun 30
inanmam 64
inanma 22
inanmalısın 26
inanmıyor musun 67
inanması zor 44
inanmıyor musunuz 18
inanması güç 18