Içeri al tradutor Francês
2,463 parallel translation
Ah, hayır. Bence herkesi içeri alıyorlar.
Apparemment, ils laissent entrer n'importe qui.
Tüm şebekenin başı belada, bizi içeri al.
Le patron s'est fait pincer. Tout le réseau a des problèmes.
anladın mı yapabilirsen onu içeri al.belki bize eski bilgi verebilir.
Essayez de me le trouver. Il pourra peut-être nous renseigner.
Beni içeri alır mısınız lütfen?
Pouvez-vous m'ouvrir, s'il vous plaît?
- Lütfen onları içeri al.
- Laisse-les entrer.
Kang, beni içeri alıyorsun ve bir dahaki komisyonun yarısını alıyorsun.
Obtiens-moi une entrevue et je te fais moitié prix au prochain dépôt.
- Öyleyse içeri al beni.
- Alors laissez-moi entrer.
Evet, tamam.Bunun biraz içeri alınması gerek.
Je ne crois pas, non. Il faut réajuster.
Adamı içeri alın.
Ramenez-le.
Mahkum kurbanımızın karısı bu sabah ilk iş oğluyla beraber içeri alındı.
L'épouse de la victime a débarqué avec son fils ce matin.
Herkesi zehirlemekten içeri alınmıştık.
On s'est fait arrêter pour ivresse publique.
Karınla aramızda geçen tek konuşmada, alıntı yapıyorum eğer çöp tenekesini içeri almazsam bana hapishane tarzı yapması için birini tutacağını söyledi.
La seule fois où j'ai parlé à ta femme elle m'a dit, et je la cite, je payerai un mec pour te prendre si je ne rentrais pas mes poubelles.
Suçlayıcı bir şey bulursan, onu da içeri alıyorum.
Si on trouve la moindre preuve, je l'arrête.
Esposito. - Efendim? - Takipteki Knox'u içeri alın.
- Que donne la filature de Knox?
Çocuğu içeri alın.
Faites rentrer le gamin.
Eh, belki de buradaki herkesi içeri alıp sorguya çekebiliriz.
On pourrait embarquer toute la clique pour interrogatoire.
İkiniz minibüste kalın, Lemoine çıktığında içeri alın.
Vous deux, vous récupérez Lemoine dès sa sortie.
Birimler içeri alıyor.
Des collègues l'amènent au poste.
Evet de insanlar genellikle içeri alınmayı bekler.
Les gens attendent en général qu'on leur ouvre.
Lütfen bizi içeri al.
Laissez-nous entrer.
Sizi içeri alırsam, başkası var mı diye kontrol eder misiniz?
Si je vous laisse entrer, vous vérifierez s'il reste quelqu'un à l'intérieur?
Hayvanlarınızı içeri alın, bol su depolayın eğer mümkünse sığınaklarınıza gidin.
Et dans la mesure du possible, de trouver un abri en sous-sol.
Onları içeri alın.
Mène-les à l'intérieur!
Beni içeri al. Aç kapıyı!
Laissez-moi entrer!
Kapıyı açık bırakayım da hepsini istediğin gibi içeri al.
Je laisse la porte ouverte pour que tu puisses les recevoir!
İçeri alın.
Embarquez-les.
İçeri al.
Faites entrer.
Kel çocuğu içeri alın!
- Ramène le chauve!
Evet bak bu iş onu nerelere getirdi. - İçeri alın.
Regardez où ça l'a mené.
Ya evine gidip, kızla konuşup, kaseti isteyeceğim ya da kız gidene kadar bekleyeceğiz, sonra içeri girip ne varsa alıp, uçacağız.
Soit je lui parle chez elle, et je reprends la cassette, soit on attend son départ pour entrer, prendre le truc et nous tirer.
Onu içeri alıyorum.
- C'est terminé!
İçeri al.
Faites-les entrer.
Bizi içeri al.
Assez baisé. Laisse-nous entrer!
İçeri dön. Derin bir nefes al ve oraya geri dön.
Respire un bon coup, et reviens.
Heather içeri girip alışveriş poşetlerini... cep telefonunu ve anahtarını bıraktı ama montunu çıkarmadı. Işığı açtı.
Heather est entrée, a posé ses courses, son portable, ses clés, mais pas son manteau.
Al onu içeri.
Laisse-la entrer.
İçeri gel. Kendine bir bira al.
{ \ pos ( 192,240 ) } Entre.
- Sorgu için içeri alın. Üstüne kan bulaştıysa yolu yarıladık demektir.
Vu le sang, il mâche le travail.
Evet, insanlar dışarıdan ekmeğin kokusunu alırlar, içeri girerler ve para harcarlar.
Les gens sentent le pain du dehors. Ils entrent, dépensent leur argent.
- İçeri mi alıyorsun beni?
Tu m'y envoies?
Lütfen, beni içeri alın!
Pitié, laissez-moi rentrer.
DNA örneğini alıp içeri tıkarız.
- Nous aurons l'ADN et on le mettra - derrière les barreaux.
Bu geceki plan, tutuklanmamaya çalışmak, güvenlikten kaçmak, içeri girmek, otel resmi olarak muhasaraya alınmadan otele gelen seçkinlerin bazılarının kamera görüntülerini almak, çünkü bazısı erken gelir ve sonra da binadan uzaklaşmak.
Le plan c'est de ne pas se faire arrêter, échapper à la sécurité filmer les élites qui arrivent le matin parce que certains arrivent avant que l'hotel ferme, et puis déguerpir.
Al içeri.
Prends-le ŕ l'intérieur.
Çocuğu alın ve içeri girin.
Prenez le petit avec vous.
- İçeri alınmamalıydı.
- On n'aurait pas dû l'accepter.
İyi hava alıyor, şu camlardan içeri ışık geliyor. - Birader!
- Belle lumière à travers ces fenêtres, l'endroit idéal.
İçeri alın.
Laissez-le passer.
İçeri alın.
Emmenez-la.
Kız arkadaşını alıp içeri girmen gerekiyor.
Ramène ta copine à l'intérieur.
İçeri al onu.
Laisse-la entrer.
içeri alın 72
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23