Içi boş tradutor Francês
802 parallel translation
İddia makamının sunduğu kanıtlar da alaycılığı kadar nefes kesici olsaydı ki bunu kendi tanıkları ile içi boş iddialarını desteklemekteki başarısızlığını jüriden gizlemek için kullandığını öne sürüyorum...
Les sarcasmes du procureur veulent faire oublier l'inanité des témoignages qu'il a produits et qui n'ont laissé à l'accusation que des trous!
Bıravooo! Patlak bir su testisi gibi içi boş!
Il n'y a plus de trou, la taule a sauté!
Sessiz bir gürültü, içi boş bir şekil.
Du bruit sans son, une forme sans substance.
Şu içi boş mermiler bir çeşit ucuz hileydi. Seni bağışlıyorum.
Les balles à blanc, c'était facile, certes.
Oyununuzun içi boş. Biraz takviyeye ihtiyacı var.
- Une somme rondelette.
Onun Barney gibi kalıcı birindense sizin tecrübeli ama içi boş cazibenize vurulmasına gönlüm razı olmaz.
Je détesterais la voir succomber à votre charme creux de séducteur expérimenté.
Sözler, bitirilmemiş işlerin içi boş kabuklarıdır.
Les promesses sont les coques vides des faits non accomplis.
Bu gece, size içi boş bir çorabın hikayesini anlatmak istiyorum.
Ce soir, je vais vous raconter L'histoire d'un soulier vide.
Adını onurlandırmak için içi boş anıtlara bir servet harcadım.
J'honore sa mémoire en bâtissant De somptueux monuments vides.
Bu gece, size içi boş bir çorabın... hikayesini anlatmak istiyorum.
Ce soir, je vais vous raconter L'histoire d'un soulier vide.
Bu içi boş sözleri sarf etmeyi bir kenara bırakırsan bu sohbetin özüne dönebiliriz.
Arrêtons les balivernes, et passons aux choses sérieuses.
Ama içi boş, broz put, bir hiç!
Mais pour une vaine idole de bronze, rien!
Sadece içi boş çelik bir top, ama bizim için bir uçan daire.
Cette balle d'acier creuse représente une soucoupe volante.
Tek üretebildiğim içi boş sesler.
Je n'en tire que des sons vides.
Televizyonları, sigaraları var ama kafalarının içi boş.
Oui, la télé et des cigarettes, mais ils ont rien dans la tête.
Sence kanunları, içi boş bu tabanca kılıfı mı sağlayacak?
Appliquer la loi à coups de fusil? Ecoute, Zeb.
Sevmek ; içi boş bir kelime.
Aimer... C'est un bien grand mot.
Bu çok sıradan bir İngiliz şapkası. İçi boş. Bir hilesi yok.
Un haut de forme d'origine anglaise sans double fond, sans trucage.
Bize boş yere yalan söyleme ; yakışan biri ol.
À se tourner les pouces ici, on devient des fillettes.
Bir cüzdan, içi boş.
Un nécessaire à maquillage.
- İçi boş bir gömleği nasıl kelepçeyeyim?
- Comment menotter une chemise?
İçi bos.
( Test vide.
Çantamın içi hala boş.
L'alligator a le ventre vide.
Burada başıboş beklemenizin bir anlamı yok!
Mais vous n'allez pas traîner ici.
Tamam şimdi de bu boş kalan yeri doldur.
Tiens, voilà. Très bien, et remplis ce petit trou juste ici.
Yarısının boş olmasına şaşmamalı.
Normal que ce soit vide, ici!
Şuradakine ne dersiniz? İki boş koltuk var.
Ici, vous aurez deux places.
Haber doğruysa ; kaçsak da boş, kalsak da.
On ne peut fuir d'ici, ni y rester.
İçi boş.
Il n'est pas chargé.
Efendim, Kearny bu şekilde başıboş dolaşarak orduyu lekeliyor.
Lex fait du tort à l'armée, ici.
Şikago'ya varana dek boş vaktin olursa bana yeni bir piyes yaz!
Et entre ici et Chicago, écrivez-moi une autre pièce!
Gerçek bir haber ofisine döndüğümde, burada boş yularınla oturduğunu ve onu çekecek kimsenin olmayacağını düşüneceğim.
Quand je travaillerai pour un vrai journal, je penserai à vous, tout seul ici, laisse en mains, mais sans chien pour vous obéir.
Bu meteor ya çok hafif, ki böyle bir şey olamaz, ya da içi bos.
Soit ce météore est très léger, ce qui serait inouï, soit il est creux.
- İçi boş!
- C'est vide.
Biraz boş vakit bulsan hemen buraya gelirdin.
Puisque tu avais du temps de libre, tu aurais pu venir ici.
İçi boş bronz bir idol, bir hiç!
Mais rien à une vaine idole en bronze!
Bir süre daha boş yani tamam mı..
Vide! Et je suis cloué ici!
Bir saat boş bırakmıyorlardı beni.
Poussez les meubles ici, là.
Dave, gece kalmak istersen bolca boş odamız var.
Dave, restez ici cette nuit.
Hiç boş oda var mı?
Dis, il n'y a pas de logement libre ici?
Bu merhamet meleklerini şu Noel gününde.. ... elleri boş göndereceğinizi sakın söylemeyin bana.
On ne va pas laisser ces anges de miséricorde repartir d'ici les mains vides la veille de Noël!
Elin boş mu geldin?
Vous venez ici les mains vides?
Boş bir yere benzemiyor burası.
Ça a l'air habité ici.
Kardeşim, ne zaman buraya gelsem, geçen sene ve şimdi olduğu gibi, Ortalığı boş yere karıştırıyorum.
Frère, chaque fois que je viens ici, que ce soit l'an dernier ou cette année, je me retrouve mêlé à de sales affaires.
İçi boş bir tenekeyi nerede görsem tanırım.
Je sais reconnaître un flambeur.
Aslında pek fazla boş vaktim yok, ama... yüzerim, tenis oynarım, ağırlık kaldırırım.
Ici, je n'en ai pas. Mais je nage, je fais du sport...
Son dakika ilgilerinin içi hep boş olur, ve sen de göstermekte samimi değilsin.
Les adieux de dernière minute sont vides de sentiment, tout comme vous. Oh, très chère.
Burada çok boş zamanınız oluyor Bodega Koyunda.
On en a beaucoup, ici à Bodega Bay.
Yarın Bern'e gideceğim, Ve ev de boş olacak.
Demain je vais à Berne, et ici il n'y a personne.
Boş yatak bulamadıklarında yukarıda uyumayı severler.
Ils aiment dormir ici, en haut quand ils trouvent un lit vide.
Boş elle ayrılmıyorum.
Je partirai pas d'ici les mains vides!
boston 388
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boş ver gitsin 58
boşalıyorum 17
boşaltın 53
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boş ver gitsin 58
boşalıyorum 17
boşaltın 53
boş ver onu 81
boşanma 45
boşver gitsin 85
boş verin 197
boşanmış 19
boşalt 24
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşanma 45
boşver gitsin 85
boş verin 197
boşanmış 19
boşalt 24
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşuna 39
boşver onları 24
bosna 26
boşver şimdi 18
boş ver onları 18
boşverin 99
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boşaltın burayı 24
boşver onları 24
bosna 26
boşver şimdi 18
boş ver onları 18
boşverin 99
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boşaltın burayı 24