Kiri tradutor Francês
286 parallel translation
- Bu dilencinin kiri sana bulaşmış!
- Ce gueux vous a contaminée.
Para benim elimin kiri.
Je suis pingre.
- Poughkeepsie'nin bütün kiri yüzümde.
- J'ai tout Poughkeepsie sur le visage.
Kaptan aileyi hara-kiriye zorlamış ama bu fazla korkmuş.
Les autres ont fait hara-kiri mais lui était trop bouleversé.
- Hara-kiri yapmış.
- ll a fait hara-kiri.
- Hara-kiriyi bir silahla bitirmek gelenektir.
- L'usage est d'achever après un hara-kiri.
Ve yüzeyde statik elektrik yüküne sahip olur. Bu ise kiri uzaklaştırır.
Comme il contient une charge d'électricité statique, il repousse la poussière.
Hem de şu dünyadaki hiçbir el kiri uğruna.
Pas pour tout l'or du monde.
Bu oda, polis beye kiri boyayla gizlediğimiz..... izlenimi vermiş sanırım. Ama öyle bir şey yok, Bay Murphy.
Cette pièce a dû rendre les policiers soupçonneux du fait que nous refaisons la peinture.
Amcam Okasaki, işi olmayan yaşlı bir samuray alacaklıları onu sürekli sıkıştırdığını için kendini öldürmekten bahsediyordu.
Mon oncle, pauvre Samourai déchu... harcelé par ses créanciers... voulait se faire hara-kiri.
Yolculuğun kiri yüzünden size dokunmaya korkuyorum.
Je n'ose te toucher, avec cette poussière...
Onunla kiriºtirmaya devam edersen asilirsin.
Continue a coucher avec elle et tu finiras pendu.
Kiriºtirmiyoruz biz.
Nous ne couchons pas ensemble.
Dostlarım, diyorum ki her gün bu sınıfta bir hara-kiri yapıyoruz.
Nous commettons un hara-kiri chaque jour, dans cette classe.
Ve Moriyama, dün gece hari-kiri yaptı onu götürdüler.
Et... Ils ont emmené Moriyama qui a tout avoué.
Bu, kiri pek belli etmez.
C'est moins salissant comme couleur.
Onun danışmanı uzakta görünür. sporcu ve puan daha sonraki sahnede..... bu şekilde düşündüm, Sonra gri bir çamaşır... ama Persil o kiri beyazlatır..'
Il renvoie d'un geste son conseiller et désigne l'athlète au public en déclarant : "Je croyais que mon éminence était grise, mais le sien a la blancheur Persil."
Seppuku yapmaya ne dersin?
Tu aurais dû te faire hara-kiri.
Engellenecek olursanız, onlara kararlığımızı göstermek adına oracıkta bağırsaklarınızı çıkarın.
Si on vous refuse l'accès, faites-vous hara-kiri devant l'entrée.
Bir dahaki sefere bize harakiri yapmamızı emredeceksin.
Nous serons sans doute condamnés à nous faire hara-kiri.
Bu giysiler kiri gösteriyor. Yıkaması kolay. Bundan dolayı, daima temiz kalıyoruz.
Ces tenues sont très bien... la moindre tache est visible... elles se lavent facilement... on peut rester propres tout le temps.
Biliyorsun ki tatami tüm kiri ve nemi çeker.
Tu sais bien... les tatami... ce sont des nids à poussière et humidité.
Bana bir bıçak verin. Hara-kiri yapmayacaksın değil mi?
Vous voulez faire "hara-kiri"?
Seppuku yapmak zorunda kalırsınız.
Vous devrez vous faire hara-kiri.
Ancak Yogoro Sasahara ve babası İsaburo'nun, seppuku yapmaları şartıyla.
Mais à une condition : Que votre beau-père et votre mari Yogoro se fassent hara-kiri.
Ama eve dönmekte ısrar edersen, sadece Yogoro'ya değil, aynı zamanda babası İsaburo'ya evlerinin düzenini sağlayamadıkları için seppuku yapmaları emredilecek.
Par contre, si vous persistez à vouloir retourner là-bas, votre mari Yogoro et l'ancien chef de famille, son incorrigible père Isaburo, devront se faire hara-kiri.
İsaburo ve Yogoro Sasahara, efendimize karşı olan saygısız davranışlarınız ve küstahlığınız yüzünden size seppuku yapmanız emrediliyor.
Vassaux Sasahara Isaburo et Yogoro. Nous vous condamnons au hara-kiri pour rébellion!
Seppuku mu?
Au hara-kiri?
Seppuku yapmamız konusunda verdiği emri duyduk.
L'ordre du hara-kiri, c'est déjà fait.
Seppuku ile kıyaslandığında oldukça hafif bir ceza. Bu ani değişikliğin sebebi nedir?
C'est une peine bien légère, après nous avoir condamnés au hara-kiri!
Bu adamsa Peter Kiri, ünlü bir düşman ajanı. Kendisi Wilson'ı kaçırıp onun yerine bir sahtekarı geçirdi.
Cet homme, Peter Kiri, un agent ennemi notoire, a enlevé Wilson et l'a remplacé par un imposteur.
Kiri'nin amacı Wilson'ı gözden düşürtüp,... bu ve bundan sonraki anlaşmaların onaylanmasını engellemek.
Le but de Kiri doit être de discréditer Wilson et donc d'empêcher l'accord sur les échanges d'être ratifié.
Kabul edersen senin görevin Wilson'ı kurtarıp Kiri'yi saf dışı bırakmak.
Votre mission, si vous l'acceptez, sera de libérer Wilson et de mettre Kiri hors d'état de nuire.
Bu Kiri.
Voici Kiri.
Nerede olacaklar, Kiri?
Où seront-ils, Kiri?
Unutma Kiri, sahneye çıkan benim.
Rappelle-toi, Kiri. J'ai fait de la scène.
Kiri, davete gelecek misafirlerin listesini bulamıyorum.
Kiri, la liste des invités à la réception, je ne la trouve pas.
Josef Gort ve Peter Kiri. KVD'den.
Josef Gort et Peter Kiri du K.V.D.
Evet. Hapse atılıp kendini öldürmeye zorlanmalıydı.
Et il attendait l'ordre de se faire hara-kiri.
Babam yaptığı bir hatadan dolayı ölüm cezasına çarptırıldı.
Mon père a dû se faire hara-kiri pour faute grave.
Dışarı çıkın da onurlu bir şekilde ölmenize müsaade edeyim.
Sortez et faites-vous hara-kiri!
Bana'Hito-Kiri'Shinbei de diyebilirsin.
Les médisants m'appellent "Shinbei le tueur".
Takechi'nin harakiri yapmasına müsaade edilecek.
Il a droit au hara-kiri.
Bir Hara-Kiri bıçağı.
C'est pour le hara-kiri.
Hara-Kiri ne?
Qu'est-ce que c'est, le hara-kiri?
Benim gibi. Biz buna Harakiri diyoruz.
Je le ferais aussi, nous appellons ça, hara Kiri.
Harakiri acıtıyor, biliyorsun.
Le hara-kiri est très douloureux, vous savez.
Üçüncüsü, ikinci bir lider gibi davranan ve harakiri yapması emredilen Daimyo'ların kafasını uçuran cellat.
Enfin, un bourreau. Il donnait le coup de grâce aux suzerains vassaux condamnés à se faire hara-kiri.
Sonuç olarak, bundan dolayı senin ve oğlun Daigoro'nun harakiri yapmanız emredilmiştir.
"toi et ton rejeton, à la mort par le hara-kiri"
Elinin kiri.
On crache dessus!
" Hançer saplamak gibidir her öğün!
" Je n'ai qu'a faire hara-kiri