Kışi tradutor Francês
61,459 parallel translation
Olivia, Hannah çok özel bir kızdı.
Hannah était une enfant si spéciale.
Dört yıllık iyi bir üniversiteye kapak atmak istiyorsan okul yılını iyi bir ortalamayla bitirmeye odaklanmalısın.
Concentre-toi et finis l'année en beauté, si tu vises une bonne université.
Belki bu kız o kadar içmemiş olsaydı sonrasında olanlar asla yaşanmazdı.
Si cette fille n'avait pas autant bu, ce qui est arrivé ne se serait pas produit.
Kurban konuşmazsa, tanık konuşmazsa, bunu kanıtlayan bir delil yoksa...
Si la victime ne parle pas, le témoin non plus, il n'y a pas de preuve...
Kızları bir şey yüzünden canını alacak kadar zarar görmüş olan bir anne babanın açtığı davada savunma avukatıyım.
Je défends une poursuite engagée par deux parents dont la fille était si atteinte par quelque chose qu'elle s'est ôté la vie.
Diyelim ki Jessica için adaleti sağlamaya çalıştık.
Et si on essaie d'obtenir justice pour Jessica?
Şimdi ikimiz de o partide kalsaydık daha mı iyi olurdu, merak ediyorum.
Je me demande si on n'aurait pas mieux fait de rester à la fête.
Ama... Bence gün gelir, bugün sadece kızgın olduğun için kendini kötü hissedebilirsin, anlıyor musun?
Mais... je pense que tu seras peut-être encore plus mal plus tard, si tu es juste en colère, tu comprends?
Peki. Bir değişiklik olursa, konuşmak istersen kapım her zaman açık.
Si vous avez besoin de parler, ma porte est ouverte.
Madem o kadar iyi bir arkadaştın, niye önceden tanışmadık?
Pourquoi on ne t'a pas vu avant si vous étiez amis?
Sizinkilerin dükkânında çalışırsan en azından yanık patlamış mısır kokmazsın.
Si tu bosses au magasin de tes parents, tu sentiras pas le pop-corn brûlé.
Arkadaştık ama o kadar da yakın değildik.
On était amies, mais pas si proches.
Kız kardeşinle nasıl ilgilendiğini görüyorum.
Tu t'occupes si bien de ta sœur.
Çünkü biliyorum ki hâlâ onunla arkadaş olsaydım herhangi birimiz hâlâ onunla arkadaş olsaydık, şimdi hayatta olurdu.
Parce que je sais que si j'avais encore été son ami, si l'un de nous avait encore été son ami, elle serait en vie.
Çok güzel bir kızdı.
Elle était si belle.
Bu tecavüzse, okuldaki her kız tecavüze uğramak istiyor demektir.
Si c'est du viol, alors toutes les filles veulent être violées.
Hannah'ya zorbalık yapıldığına dair bir bilginiz var mı?
Savez-vous si Hannah était harcelée?
Ama suçuyla yüzleşiyor, Bryce'ın itirafını da aldık...
Mais si elle avoue et qu'on a la confession de Bryce...
Ama hayatına son vermek istediyse biz onu durduramazdık.
Mais si elle voulait mettre fin à sa vie, on ne l'en aurait pas empêché.
Şu kapıdan çıkıp biraz takılalım mı?
Et si on sortait et qu'on allait se balader?
Krallık, arzu ettiğiniz yardımı sağlayamasa da Kral bu vahim hâlinizden anlıyor.
Même si le Royaume ne peut vous offrir son aide, le roi compatit à vos difficultés.
O zaman Krallık da müdahil olmalı, yoksa liderlik her zaman Kurtarıcılar'da olacak.
Si le Royaume ne s'engage pas, les Sauveurs resteront maîtres.
Sen ve arkadaşların Kurtarıcılar'a saldırmak istiyorsanız bunu bir an önce yapmanız lazım ve Krallık'a ihtiyacınız var.
Si vous voulez les attaquer, toi et les tiens, il faut faire vite et vous avez besoin du Royaume.
Cephelerimizi gerçekten birleştirmiş olsaydık daha kolay olurdu.
Ce serait plus facile si nous faisions front commun.
Ya bunu yapmasaydık?
Et si on ne l'achevait pas?
Ya Blood Dome'a dönseydik ve sen tanımadığımız insanların ağzını burnunu kırmaya devam etseydin?
Si on retournait au dôme de Sang et qu'on se défoulait encore sur des gens qui n'ont rien à voir?
Eğer DNA'ları Dünya'nın besin zincirine bulaşırsa bütün insanlığı kısırlaştırabilir.
Si leur ADN rentre dans la chaîne alimentaire terrestre, toute notre espèce pourrait être stérilisé.
Süper kahramanların, gözleri faltaşı gibi açık sıradan birinin onlara eşlik edip, yaptıkları her şey akıllara durgunluk vericiymiş gibi tepki vermesine ihtiyacı vardır.
Les super-héros ont besoin de quelqu'un d'ordinaire aux yeux grands ouverts qui colle aux basques et réagit à tout comme si c'était hors du commun.
Demek istediği, sizin yerinizde biz olsaydık parayı faiziyle birlikte isterdim.
Il veut dire que si c'était nous, à votre place, je m'attendrais à recevoir l'argent avec des intérêts.
Ama burada verilen sözler artık tutulmuyorsa burada sınırlara artık saygı gösterilmiyorsa savunacağımız bir medeniyet kalmamış demektir burada.
Si les serments ne sont plus respectés, si les frontières ne sont plus maintenues, c'est qu'il n'y a plus de civilisation à défendre.
- Artık pek bir yerim kalmadı gerçi.
Même si je suis plus vraiment impliquée.
Benim inkar kapasitem seninkiyle kıyaslanamaz tabii.
Même si, pour ce qui est du déni, je t'arrive pas à la cheville.
Şunu anla, aynı şeyi bir daha yaparsan hakkında kısıtlama emri çıkarttırırım.
Maintenant, comprends bien que si tu t'approches de Renata, je porterai plainte.
Benimle işbirliği yaparsan ölümden kıl payı kurtulabilirsin.
Si vous coopérez avec moi, votre sentence pourrait être révisée.
Bir adam kız arkadaşının kaybolduğunu söylerse, kendi tabutunda çürüyor demektir.
Si un mec dit que sa nana a disparu, elle pourrit dans son coffre.
Kolunu kırarsam ozaman... Buda'nın yorgun Palm'ını nasıl kullanabilir?
Si je lui casse le bras, comment fera-t-il?
Kral çığlık atarsa hemen kaçmalısın.
Vous devez fuir immédiatement si le roi pleure.
Büyüleyici bir kız.
Une fille si charmante!
Ergen kızım gibi patavatsızca konuşmamışsın gibi davranacağım.
Je vais faire comme si vous n'aviez pas été aussi insolente envers moi que ma fille.
Çocuğu olması gereken ama belli ki olmayacak kız kardeşine yardım etmek ister misin?
Bref, si vous pouviez aider une sœur en détresse, qui devrait être enceinte, mais qui apparemment, ne l'est pas...
Yani, yanılıyorsam beni durdur, eğer bu bir çeşit kısasa kısas, eline-alırsan-salıverilme-programına-girersin değilse...
Arrêtez-moi si je me trompe, mais c'était sûrement donnant-donnant, un je-te-branle-tu-me-libères.
Eseriyle gurur duymaktan hoşlanan kız türü olman için fotoğrafı bırakacağım.
Je vous laisse la photo, si jamais vous voulez vous vanter de votre beau travail.
Burası senin ofisin değil, tıpkı bir gece karına bir tabak söğüş ile gelsem artık senin karın olmayacağı gibi.
Ce n'est pas ton bureau, tout comme ta femme ne serait pas ta femme si la nuit, je lui apportais de la charcuterie.
Biliyorsunuz, Mesela bir avukatlık kapasitesiyle daha fazla iyili yapabilir miyim?
Et si je pouvais faire plus en tant qu'avocat?
Bak, ukalalık yapacaksan bir güzel kestirmeye gideceğim.
Si vous faites la maligne, je vais aller m'allonger. Deux millions.
Ovülasyon sırasında içmemen gerekiyor... ama aynı zamanda bir kez daha ayık olarak o şeyin gözüne bakmam gerekirse, pencereden atlayabilirim. Moscow Mule, sert olsun.
C'est déconseillé de boire pendant la période d'ovulation, mais en même temps, si je dois regarder ce truc en face en étant sobre, je risque de sauter par la fenêtre, alors un Moscow mule, et bien corsé.
Muhtemelen birazcık yardım ve yataklık ve elbette çalıntı parayı teslim alma.
Si on fait abstraction de votre complicité et le recel d'argent volé.
Ortada bir sürü acı ve suçlama var yine de Beyaz İsa birazcık daha acı çekmeye dayanabilir.
De la souffrance, il y en a pour tout le monde. Même si ce Jésus blanc mériterait un peu plus de souffrance.
Eğer birisi ne yaptığını sorarsa kız arkadaşından bir telefon bekliyorsun.
Si on vous le demande, vous attendez un appel de votre copine.
Seni kıçının üzerine oturtacaksa evet, bir emir.
Si ça vous recolle les fesses au siège, oui.
Ama evimde, benimle ve kızımla yaşayacaksan...
Mais si vous allez vivre dans ma maison Avec moi et ma fille...
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34