Martı tradutor Francês
3,470 parallel translation
Efendimiz bu cadaloz karıyı çok şımartıyor!
Il gâte trop cette diablesse.
Tanıştığım bir martı.
C'est une mouette que j'ai rencontrée. Que diable?
- Martı da değillerdir kesin.
Ce ne sont pas des mouettes.
Belki de her zaman beni şımartıp her şeyi önüme altın tepsiyle sunmandandır.
C'est peut-être parce que tu m'as pourrie... que tu m'as tout donné sur un plateau.
Fazla şımartılmadığına emin ol.
Bon, fais attention de ne pas faire d'excès.
Ama hasta olunca seni şımartırlar.
Quand tu es malade, tu es gâté.
"Keyfine düşkün kedi." Ayrıca şımartılmış.
"Chat épicurien." Choyé, aussi.
Charles Bartholomew Bass hakkında her zaman haklı olacağım. Ve artık Louis konusunda doğru seçimi yaptığımı kanıtladığıma göre yarın nişanlımı içtenlikle karşılamadan önce kendimi şımartıp dinlenme haftama geri dönebilirim.
Maintenant que je te l'ai prouvé, nous pourrons reprendre ma semaine de bichonnage en prévision du retour de mon fiancé chéri.
Beni nasıl da şımartıyorsun. Teşekkür ederim.
Regardez qui me gâte.
- Şımartılmayı hak ediyorsun.
Tu mérites d'être chcouchoutée.
Hangi ebeveynin seni en çok şımartıyor?
Lequel de tes parents te gâte le plus?
Siz Amerikalılar çok şımartılmışsınız.
Bande d'enfants gâtés.
- Vurucuya gereken son şey birkaç orospu tarafından şımartılmak.
Un kicker a pas besoin de salopes qui le dorlotent.
Yaptığımız son 5 kampanyayı da çaldılar.
Pour nos cinq dernières promos, Large Mart a eu les mêmes.
Large Mart bu kaçırmayı misilleme olarak nitelendiriyor.
Large Mart prétend que cet enlèvement est une riposte.
Buradaki kimse Large Mart ile olan iki yıllık ateşkesimizi bozmaz. Çünkü şefiniz olarak bunu yasaklamıştım.
Mais personne ici ne romprait deux années de fausse détente avec Large Mart parce que moi, votre chef, je l'ai interdit.
Öncelikle geldiğiniz için siz Large Mart temsilcilerine teşekkürü borç bilirim.
Je veux remercier les représentants de Large Mart d'être venus.
Ne olursa olsun Large Mart'a istediklerini verme.
Quoi que tu fasses, n'accède à aucune de leurs demandes.
- Large Mart vahşileri kim bilir ona neler yapıyorlardır.
Qui sait ce que ces barbares peuvent lui faire.
Large Mart bir numara!
Large Mart est plus fort!
Large Mart ile eğlenmek güzel oldu.
Ça valait le coup de s'amuser un peu.
- Large Mart domuzu mu bu?
C'est le cochon de Large Mart?
Jeff ve Lester domuzu çaldı Large Mart misilleme adına Koca Mike'ı kaçırdı. Koca Mike kaçabildi ama onlar gene de BM maskotumuzu yakıp kapı önüne attılar.
Jeff et Lester ont volé la victime porcine et Large Mart a enlevé Big Mike, qui a réussi à se libérer, mais ils ont quand même allumé le Big BM à ta porte.
bazen kendimi şımartıyorum.
Parfois, j'aime ovuler!
Mart ayına ne oldu?
Qu'est il arrivé à Mars?
26 Mart 1991
26 MARS 1991
Mart ayında kaybolan beş çocuktan ikisinin Seul'da oldukları bildirildi.
Deux des cinq enfants disparus en mars ont été aperçus à Séoul.
Üç hafta önce, 26 Mart 1991'de sabah 8 sularında yakınlardaki To-ap dağına semender aramaya giden Daegu'lu beş çocuk kayboldu.
Il y a trois semaines, le 26 mars 1991, vers 8 h du matin, cinq enfants partis chercher des salamandres près du Mont To-ap ont disparu.
Vaka, 26 Mart 2007'de zaman aşımına uğradı ve zanlı hakkındaki soruşturma artık yürürlükte değil.
Le délai de prescription ayant expiré le 26 mars 2007, l'enquête et les charges ont été abandonnées.
Evet, Mart Luther'in dini törenler hakkındaki isabetli tanımı aşırı kısıtlayıcı.
La définition des sacrements d'après Martin Luther est trop contraignante.
- Her yılın şubat ve mart aylarında...
Chaque année, en février et mars...
Her yıl şubat ve mart aylarında Rio Karnavalı'na gidiyorsun kendi ağzınla da Stella'nın annesinin hiçbir zaman gelmediğini söyledin.
Tu vas au Carnaval de Rio tous les ans en février et mars - et tu as dit toi-même que la mère de Stella n'y est jamais allée.
11 Mart afetinden bu yana çoğu evlerine dönemedi.
Beaucoup d'entre eux ne sont pas rentrés chez eux depuis la catastrophe du 11 mars.
Yani... 11 Mart felaketinde her şeyimi kaybettim. Buna rağmen- -
Je veux dire que j'ai tout perdu lors du désastre du 11 mars, mais quand même...
11 Mart'ın ardından yine yardıma ihtiyacımız oldu.
Après le 11 mars, on a de nouveau besoin d'aide.
Neden Swifty Market'e gittiniz?
Pourquoi au Swifty Mart?
Gupta Kırtasiye Çarşısı. Buyrun?
Gupta Stationary Mart ( société de fournitures de bureau ).
14 Kasım'da tam olarak ne olduğunu hatırlamayabilirim ya da 12 Mart'ta ya da şu anda arabayı otoparkta çalışırken bıraktığımı.
Je me souviens peut être pas de ce qu'il s'est passé le 14 Novembre, ou le 12 Mars, ou si je viens d'oublier de mettre le frein à main...
- Mart'ta.
- Mars.
Olur. Mart ve nisanda fazlasıyla meşgulüm zaten.
Volontiers, avec ma charge de travail aux mois de mars et avril.
12 Mart 2005'te bir işten çıkarma var.
Il y a eu un licenciement le 12 mars 2005.
12 Mart 2005 ile ilgili dosyaların kaybolması ile bir alakan var mı?
Tu as quelque chose sur les dossiers cachés qui datent du 12 mars 2005?
Diğer tarafta bulunmuş biri olarak şunu söyleyebilirim, dışarıdaki dünya korkutucu, yalnız ve Changli ve evet, bu grup kök saldı ama niye kıyıda bizi tek bekleyen zamanın kumları ve araları açılan aç martılarken bu havuzu terk etmek için acele ediyoruz ki?
Ayant été de l'autre côté, je peux vous l'assurer. Dehors, c'est un monde isolé, flippant, et plein de Chang. Le groupe s'est vu pousser des jambes.
31 Mart 2010'da Sydney Thompson haberi olmadan cep telefonuna kaydedildi.
Le 31 mars 2010, Sydney Thompson a été filmée, à son insu, par un téléphone portable.
12 Mart 1922.
" 12 mars 1922.
Bir de Mart ayından bir yoklama listesi var.
Voici la liste de mars.
Mart'la bir sene sonra evlendim. Bildiği tek baba oydu.
J'ai épousé Mart un an plus tard, et c'est le seul père qu'elle n'a jamais connu.
Mısır, Lübnan ve 2004'te 22-30 mart arası Suudi Arabistan.
L'Égypte, le Liban... On y est. L'Arabie Saoudite, du 22 au 30 mars 2004.
- 26-27 mart 2004. Faisel, büyükannesini ziyarete gelmiş.
Faisel va voir sa grand-mère.
Mart ayındaydık.
C'est la vie.
Kasetteki tarih 14 mart.
Mais la date est le 14 Mars.