Ne kadar sürerse sürsün tradutor Francês
157 parallel translation
Duruşma ne kadar sürerse sürsün ne söylenmesi gerekiyorsa söyleyeceğim!
Je parlerai, même si ce procès doit durer 6 mois!
Ne kadar sürerse sürsün, neye mal olursa olsun sonuna kadar gideceğiz.
On se battra pour vous... le temps qu'il faudra au prix qu'il faudra.
Ne kadar sürerse sürsün. O çocuğu mutlaka görmem lazım.
Quel que soit le temps que ça prendra, il faudra que je voie cet enfant.
Ne kadar sürerse sürsün, bekleyeceğim.
J'attendrai. Peu importe le temps que ça prendra.
Nestor, seni seviyorum. Ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
Nestor, je t'aime, je t'attendrai toute la vie.
Ne kadar sürerse sürsün onu bekleyeceğim.
Je l'attendrai le temps qu'il faudra.
Ne kadar sürerse sürsün, zaferi onun kazanması gerekiyor.
On est censé le laisser gagner quoi qu'il arrive.
Ve ne kadar sürerse sürsün, elma şarabını bulmağa ve suçluları cezalandırmağa niyetliyim.
Quel que soit le temps nécessaire, je trouverai ce cidre. Et je punirai les coupables.
Ne kadar sürerse sürsün Senin beni sevmen
Prend le temps qu'il faut pour que ton amour
Ne kadar sürerse sürsün, fark etmez, salaklar!
Je me fiche du temps que ça prendra, têtes de nœuds!
Ne kadar sürerse sürsün, beklemelisiniz.
Vous devez nous accorder le temps nécessaire.
Ne kadar sürerse sürsün, projeye devam edeceğiz.
Quand vous aurez fini, le projet continuera.
Ne kadar sürerse sürsün
Quel que soit le temps que ça prendra
Ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
J'attendrai aussi longtemps qu'il le faudra.
Bizi buradan kurtarın da, ne kadar sürerse sürsün hiç önemli değil.
Le temps qu'il faudra, jusqu'à ce qu'on puisse partir.
Ne kadar sürerse sürsün, dinlemede kalmam gerekiyor.
J'écouterai les conversations jusqu'au bout.
Anna, ne kadar sürerse sürsün buradan gideceğiz.
Ça prendra le temps qu'il faudra, mais nous partirons.
Ne kadar sürerse sürsün kalıp onu bulmaz zorundayız.
Nous devons rester jusqu'à ce que nous l'ayons trouvé.
Şu andan itibaren, ne pahasına olursa olsun ve ne kadar sürerse sürsün Springfield Müzesini, gözümü kırpmadan korumaya ant içiyorum.
Je jure de garder le musée de Springfield jour et nuit à partir de maintenant et tant qu'il le faudra.
Asla kaçmanıza izin vermeyecek. Ne kadar sürerse sürsün izinizi takip ederek sizi yakalayacak.
- Elle vous traquera.
Ne kadar sürerse sürsün ben beklerim.
J'attendrai même si cela sera long.
Beklerim. Ne kadar sürerse sürsün.
J'attendrai le temps qu'il faudra.
Olabilir. Ama aynı zamanda yük, Maquis için, ne kadar sürerse sürsün teslim edecek kadar değerlidir.
Il est possible que la cargaison soit si importante pour le Maquis qu'elle attendra le temps qu'il faudra pour faire sa livraison.
Güvenliğiniz ile şahsen ilgileneceğim. Ne kadar sürerse sürsün.
Je prendrai la responsabilité de votre sécurité, et ce, le temps qu'il faudra.
Kesinlikle, ne kadar sürerse sürsün.
Absolument. Le temps qu'il faudra.
Ne kadar sürerse sürsün, buradan ayrılmayacağım.
J'attendrai ici aussi longtemps qu'il le faudra.
Endişelenmeyin, Bay Burns. O canavarı bulacağız ne kadar sürerse sürsün.
On trouvera ce monstre, ça prendra le temps qu'il faudra.
Önceden tasarlanmış bu saldırıdan galip çıkmak ne kadar sürerse sürsün içlerinde varolan erdemli güçle Amerikan halkı kesin zafer elde edecektir.
Quel que soit le temps que nous mettrons à repousser cette invasion préméditée, le peuple américain usera de sa force légitime jusqu'à la victoire totale.
Ne kadar sürerse sürsün Bu bebek ineklerle odada kalacağız!
On restera ici avec les veaux le temps qu'il faudra.
Ne kadar sürerse sürsün.
le temps qu'il faudra.
Ne kadar sürerse sürsün.
Enfin, je pourrai... prendre la relève, le temps qu'il faut.
Biliyorsun, ne kadar sürerse sürsün, umudunu yitirmeyeceğini düşünüyorum.
Tu sais, peu importe le temps que ça prendra, je ne pense pas qu'il perdra espoir.
O zaman ne kadar sürerse sürsün bize meni bulmalısın!
Alors, donne-moi ce sperme en vitesse.
Ne kadar sürerse sürsün bekleriz.
Le temps qu'il faudra, mon frère, le temps qu'il faudra.
Bunu yapmak ne kadar sürerse sürsün bana ne olduğunu bulmam gerektiğini de biliyordum.
Même si ça prenait du temps je devais savoir ce qui était arrivé.
- Ne kadar sürerse sürsün umrumda değil.
- Ça prendra le temps qu'il faudra.
Ne kadar sürerse sürsün, öğreneceğim!
Ça me faisait mal au dos mais plus maintenant.
Sana daha önce söyledim hayatım doğru şeyi bulman ne kadar uzun sürerse sürsün umurumda değil.
Je me fiche du temps que tu mettras à trouver ce que tu veux faire.
O zaman ama vazgeçmeyeceğim. Ne kadar sürerse sürsün bekleyeceğim.
Dans ce cas...
Ne kadar uzun sürerse sürsün.
Aussi longtemps qu'il faudra.
Ne kadar uzun sürerse sürsün.
Et cela autant qu'il le faudra.
Ne kadar uzun sürerse sürsün, biz burada olacağız.
Ça prendra le temps qu'il faudra. Mais on sera là.
Ne kadar sürerse sürsün.
Le temps qu'il sera nécessaire.
Ne kadar uzun sürerse sürsün.
On ne partira pas avant d'avoir fini.
Ne kadar uzun sürerse sürsün senin gözünde eski saygımı kazanana kadar başka bir yere gitmeliyim.
Je dois aller ailleurs... jusqu'à ce que je me rachète à vos yeux... quel que soit le temps qu'il faudra.
Yücelik, ne kadar kısa sürerse sürsün bir insanı bırakmaz.
Et que la grandeur, si courte soit-elle, vous accompagne toujours.
Ne kadar sürerse sürsün.
Aussi longtemps qu'il le faudra.
Ne kadar uzun sürerse sürsün.
Je prendrai le temps.
Bu, ancak bu p * çi ne kadar uzun sürerse sürsün yakadığımızda olabilir.
Ce sera juste en attendant qu'on attrape ce salaud.
Ve bu ne kadar uzun sürerse sürsün,... özgürlüğün düşmanlarını yenmeye devam edeceğiz.
Et peu importe le temps qu'il nous faudra, nous déferons les ennemis de la liberté.
Fakat inan bana, ne kadar uzun sürerse sürsün, olayı çözdüğünde, buna değecektir.
Fais-moi confiance, quand tu l'auras résolue, peu importe le temps que cela prendra, cela en vaut vraiment la peine.
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar iyisin 19
ne kadar kalacaksınız 33
ne kadar kaldı 101
ne kadar lazım 37
ne kadar oldu 153
ne kadar var 47
ne kadar uzakta 36
ne kadar da güzel 47
ne kadar süre 34
ne kadar garip 40
ne kadar kalacaksınız 33
ne kadar kaldı 101
ne kadar lazım 37
ne kadar oldu 153
ne kadar var 47
ne kadar uzakta 36
ne kadar da güzel 47
ne kadar süre 34
ne kadar garip 40