Nin yanında tradutor Francês
787 parallel translation
General Shubin, telefon ettiği esnada Mata Hari'nin yanında olduğunu söylemedi mi?
La mémoire de la défense ne vaut pas mieux que celle de sa cliente. Le Général Shubin n'a-t-il pas dit que Mata Hari était chez lui?
Kageyoshi'nin yanında sana bir iş ayarladım.
C'est comme si on vous coupait un bras. On n'y peut rien...
Mantee'nin yanında çeteden üç gangster daha olduğu sanılıyor.
Trois gangsters accompagnent Mantee, le chef.
- Mutfakta, Christine'nin yanında.
À la cuisine avec Christine : elles parlent ménage.
Sousè'nin yanında o arabada kim var biliyor musun? Hayır, kim?
- Tu sais qui est dans l'auto avec Sousé?
- Orada, Bayan Bellane'nin yanında.
Celui qui est avec Mme Bellane.
Patron, bu konuyu açmak istemezdim ama... Klarnetçi'nin yanında oturmak istemem.
Patron, ça m'embête de dire ça, mais... je veux pas être à côté du clarinettiste.
Öyle geç olmuştu ki geceyi Kyoto'da bayan Yae'nin yanında geçirdik.
Il était si tard... que nous avons passé la nuit chez Yae à Kyoto.
Hayır, Dancy'nin yanında dışarda başkalarıda var.
Non, il y a d'autres hommes là-bas à part Dancy.
Trinidad Güzeli'nin yanında haddini bilmemek tehlikelidir
Il est dangereux de s'en remettre à la muse de la Trinité
Sicilya'da Grazzi'nin yanında yaşıyor.
Elle vit en Sicile avec Grazzi.
Doktor, Sinyora Martinelli'nin yanında. İkizleri, belki de üçüzleri olacak. Kim bilir?
Le seul docteur que nous ayons est avec la signora Martinelli qui va avoir des jumeaux, peut-être plus, qui sait!
Armando Lucherini'nin yanında muslukçuluk yapıyorum.
J'ai travaillé dans les tuyaux de plomb avec Lucherini.
Grandi'nin cesedinin yanında.
A côté du cadavre de Grandi.
Arnie'nin yanında, Bizim Dawson daki madenimizi sahiplenmeye çalışan adamlar var. O tehlikede olduğundan George ona yardım etmeye gitti.
Arnie, qui a la mine à Dawson, a des ennuis.
Leni'nin yanında konuşabilirsiniz.
Nous pouvons parler devant Leni.
O zamanlar Allworthy'nin yanında çalışan bir berberdim.
M. Allworthy m'employait comme barbier.
Ama herkes Zatoichi'nin yanında olursa ve bizi takip ederlerse bu hiçte kolay olmayacak!
Mais si tout le monde s'allie avec Zatoichi, ce ne sera pas facile.
Buradan ayrıldım çünkü Sarti'nin yanında ikinci pilot olmak istemiyordum.
Je suis parti parce que je ne voulais pas être l'équipier de Sarti.
Sınırdaki Calita Çetesi'nin yanında, sınırda şu anda.
Il est avec la bande de Calita, près de la frontière.
Çin Mahallesi'nin yanında oturuyorum.
Je vis juste à côté de Chinatown.
Fakat bu çiftlikler Engels Hidroelektrik Kompleksi'nin yanında değil mi?
Mais elles sont à proximité du Complexe hydroélectrique Engels, non?
Asilzade Anenokoji'nin cesedinin yanında bulundu!
Il a été trouvé près du corps. Celui de Messire Anenokoji!
Gringo, Mapache'nin yanında savaş.... Çok para ve güzel kızlar var.
Si vous êtes avec moi, vous aurez de l'argent et des belles filles.
Ama Barzini'nin yanında olduğunu daha bugün öğrendim.
Ce n'est qu'aujourd'hui que j'ai compris. C'est barzini qui tire les ficelles!
Yaşlı kadın Oshige'nin yanında mı?
La vieille Oshigé?
Vurulma olayı ile ilgili olarak, Pinky'nin yanında çalışmak için... yaptığın başvuru biraz gecikebilir.
Après cette fusillade, il y aura du retard dans la procédure qui permettra à Pinky de vous prendre.
Ben de olsam aynı şeyi yapabilirdim, hatta D.S.O ve M.C'nin yanında V.C. de verilmiş olsaydı bile. Ki bu sadece cesur insanlara verilen Zafer Nişanıdır.
Je comprends son geste et même s'il avait reçu aussi la VC, c'est-à-dire la Victoria Cross, qu'on ne décerne qu'aux braves.
Yanında Simon Legree'nin, "Merhametli" görüneceği bir üst sınıf zorbası.
Simon Legree sous les apparences d'un bon samaritain.
BBC'nin yanında.
Près de la BBC.
başında söyledikleri... bir dua böyle başlardı. Cornwillelilerin 19 yy. Ama İngiltere'nin bu kanunsuz köşesinde, sahil güvenlik birimi kurulmadan önce... elde edecekleri ganimetler için kasıtlı olarak deniz kazalarına neden olan ve gemileri yanıltıp Cornwille'in korkunç kayalıklarına sürükleyen çeteler vardı.
Ainsi commençait une vieille pièce cornouaillaise du début du XIXème siècle mais dans cette région sans loi de l'Angleterre, avant que ne soit créé le corps des gardes-côtes il existait des bandes qui, pour piller provoquaient délibérément les naufrages,
Dorothy'nin domuzların yanında ne işi var?
Dorothy n'a rien é faire ici.
Lee'nin Grant'e teslim olduğu kılıç bunun yanında devede kulak kalır.
- Un couteau d'un mètre vingt, hein? - Et comment! L'épée que Lee a remise en capitulation à Grand était un canif en comparaison.
- Teşekkür ederim Albert. - Ama hepsi bu kadar değil büyükbaba. Duyduklarıma istinaden, anlaşılıyor ki yan masalarında oturan Asterbrooks ailesinden Bayan Asterbrook Henry'nin elbise açıklığından 5 sent atıp Bayan Asterbrook'dan bir paket çikolata düşmediği için yönetime şikayette bulunmasına epey içerlemiş.
J'ai cru comprendre que Mme Asterbrook se serait formalisée du fait qu'Henry ait introduit une pièce de 5 F dans son décolleté et qu'il se soit plaint de ne pas voir venir du chocolat.
- Olay sırasında Harry'nin yanındaymışsınız.
Vous étiez avec Harry.
Onu Julie'nin yanında bulduk. Çok zekiler.
Bonjour, ma belle.
Benim yanımda... anne'nin ve Curt'un yanında olacaksın.
Tu restes en retrait avec moi, avec ta mère et avec Curt.
Hey, Ed, McKenzie'nin kasabada olduğunu söylüyorlar. Yanında Yerli bir kadın varmış. Epey de güzelmiş.
Il paraît que McKenzie est en ville, avec une squaw... plutôt jolie.
Susie'nin yanına yaklaştığını bile görsem, elime bir beyzbol sopası alır ve onun kafasında kırardım.
Si Sidney s'approchait de Susie, je lui fendrais le crâne avec une batte de base-ball.
Çünkü buralardaki herkes Simon Agry'nin düzenin ve kanunun yanında olduğunu bilir.
Parce que tous les gens du coin savent que Simon Agry incarne l'ordre public.
Onun yanında oturmak bile Yuri'nin anısına hakaret.
Pauvre Yuri. Et tu me demandes de continuer de le flatter.
İngiltere'nin dört yanında, böyle tatbikat sahalarında.
Dans toute l'Angleterre, des camps comme celui-ci.
Tom, Sophie'nin Lady Bellaston'ın yanında kaldığını nereden bilebilirdi ki?
Comment Tom aurait-il su que Sophie habitait à présent chez lady Bellaston?
Yanındaki Banker Tamamura olmalı Hemen yanında da Okishi'nin patronu, Unosuke patronu, çok memnun oldum.
Les suivants doivent être le banquier Tamamura, maître Okishi et maître Unosuke,
Ruby'nin iyi yanı olgunluk çağında olması.
Ce qui me botte chez Ruby, c'est qu'elle a vécu.
Sorgulanmak için bu binanın yani Serovno Hapihanesi'nin en üst katında tutuluyor. Bu bina, şehrin ana parkının hemen yanında.
Il est retenu pour être interrogé au dernier étage de cet immeuble, la prison Seravno, qui est adjacente au parc principal de la ville.
Bu, Kardinal Anton Vossek. Kendisi sorgulanmak için şehrin ana parkının hemen yanında bulunan Seravno Hapishanesi'nin en alt katında tutuluyor.
Voici le cardinal Anton Vossek, retenu pour interrogatoire au dernier étage de cet immeuble, la prison de Seravno, située aux environs immédiats du principal parc de la ville.
Bobby'nin acele götürmesi yanında benim yiyişim pek nazlı kaldı.
Je picore, comme un oiseau... pas comme Bobby. Il engloutit à une vitesse!
İfadesini aldığımız her adamımız Skorzeny'nin insanüstü bir güce sahip olmasının yanında defalarca vurulduğunu da söylüyor.
Tous les hommes interrogés ont insisté sur le fait que Skorzeny possédait une force incroyable mais qu'il a été touché plus d'une fois pendant la tentative d'arrestation.
Divine'nin oğlunun yanında kendimi basit göstermem gerekebilir..
je ne veux pas être humiliée par le fils de Divine.
Oturan Boğa'nın, Annie'nin yanında durmasını istemiyorum.
Il ne veut pas Sitting Bull près d'Annie.
nın yanında 20
yanında 38
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanında olacağım 35
yanında mı 21
nin yeri 71
nın yeri 16
nın yardımıyla 20
yanında 38
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanında olacağım 35
yanında mı 21
nin yeri 71
nın yeri 16
nın yardımıyla 20