English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Nın yanında

Nın yanında tradutor Francês

15,703 parallel translation
Onurlandırmanın yanında, eğitimleri içinde pahabiçilmez olur.
Ce serait un honneur, et un précieux entraînement.
Sabahın 1 : 30'unda, yaptım küçük, işaretlenmemiş tuvalette zemin katta senato tarafında berber dükkânının yanında ve birkaç yakınında küçük ofisler, bir tane de dahil olmak üzere komite işitme odası.
Et à 1 h30 du matin, il y a eu une explosion. Dans des petites toilettes, au rez-de-chaussée, côté Sénat, près d'un barbier et de plusieurs petits bureaux, et notamment la salle d'audience du comité.
B. Yani bu ayağının yanında olacak.
B. C'est juste à tes pieds. Parfait.
Bozuk görünmez bir gemi kayanın yanında duruyor ve tıpkı kaya gibi görünüyor. Tabii, tam olarak nereye bakacağınızı bilmiyorsanız.
Un vaisseau furtif en panne abrité dans un astéroïde pareil aux autres à moins de savoir où exactement chercher?
Güçleri kapatıp gemiyi deliyor ardından gelişmiş teknoloji ürünü nükleer bombayı bir kayanın yanında duran hayalet gemide bırakıp gidiyor.
et laisse un missile à tête nucléaire et ce chasseur furtif dernier cri planqué dans cet aérolithe.
Tüm kemiklerini, ataları ve evlatlarının yanında dinleneceği derinlere çek.
Emporte ses ossements auprès de ceux de ses ancêtres et de ses enfants.
Bu konuşan, dişçi karısının yanında hemşirelik yapan Tyrone Woods mu?
Parole de Tyrone Woods, hygiéniste dentaire employé par sa femme?
Çünkü Tommy hala Erica'nın yanında.
Parce que Erica a encore Tommy.
Kapıyı hedef alan kişilerin takas noktasının yanında takılıyor olmaları sana mantıklı geliyor mu?
Est-ce que ça te semble possible que les gars qui ont franchi la porte soient assez bêtes pour traîner juste à côté de leur lieu d'échange?
Hemen fırıncının yanında. Bu ikisi kesinlikle ayrı dünyaların insanları.
Non, ce sont deux êtres humains entièrement séparés.
Otis'in odasının yanında duran bir ekibim var.
J'ai envoyé une unité se tenir devant la chambre d'Otis.
Babam hakkında yanıldın.
Tu as tord sur mon père.
Yanılıyoruz İsveçli hakkında, hayat nasıl olacaktı kollarını açar ve duş kutsamaları onun üzerine.
En se trompant. Au sujet du Suédois... Sur le fait que la vie lui ouvrirait les bras et le couvrirait de bonheur.
Sorun yok, çocuklar. Bence Senatör Fulbright'ın yanında güvendeyim.
Je ne crains rien avec le sénateur Fulbright.
Gerektiğinde yanında olacağımı biliyorsun, peki sen şimdi yanımda olacak mısın?
Je serai là pour vous le moment venu, est-ce que je peux compter sur vous là-dessus?
Beni hiç tanımadığım bir adamın yanında kalmaya gönderebileceklerini sanıyorlar. Bu adam kim sen biliyor musun?
Ils pensent qu'ils peuvent m'envoyer habiter avec quelqu'un que je n'ai jamais rencontré.
Çünkü kardeşimin bana ihtiyacı vardı ve ben yanında değildim.
Car mon frère avait besoin de moi, et je n'étais pas là.
Her zaman Sarman'ın yanında olacağım.
Ne t'en fais pas, mon oncle!
- Yanında da turşularınız.
Et des cornichons.
Şu şehir anahtarını da yanında getir.
Apporte la clé de la ville avec toi.
Kötü bir şey olursa kaplumbağaların yanında olmak istersin!
En cas d'ennuis, on veut être avec les tortues!
Taşların yanında gördüğüm o çiçeği aramak için Craigh na Dun'a geri gittiğim o günü hatırlıyor musun?
Tu te souviens quand je suis revenue de Craigh na D'un la fois où je suis allée chercher les fleurs que j'avais vu près des pierres.
Bize ulaşın ve o hayvanların yanında olduğunuzu gösterin.
Faites un geste, dites à un animal que vous êtes là pour lui.
Ama biz de küçük kuş bacakların olarak yanında olabiliriz.
Mais on peut t'accompagner, être tes petites jambes d'oiseau.
Dostlarım, burada camın dışında bir örümcek var. Yanılmıyorsam kahverengi keşiş örümceği.
Vous voyez, là devant moi, de l'autre côté de la fenêtre, il y a une araignée, une recluse brune, si je ne me trompe pas.
Kalbinle konuştun ama yine de prensin yanında bir yer kazandın.
Vous avez parlé votre coeur et encore a gagné une place au côté de Le Prince.
Biz, kamerasını cesedinin yanında bulduk.
On a trouvé... son appareil photo à côté de lui.
Bir adaya düştün ve Yanında bir kişi getirebilirsin Güvendiğin biri, en iyisi Nasıl hayatta kalacağını bilen, her şeyi yapabilecek,
Si tu devais emmener un mec avec toi sur une île... sachant qu'il te protègera parce que c'est vraiment le meilleur que c'est lui qui saura comment survivre, comment se débrouiller pour que- - tout soit vraiment super sur l'île pour toi,
Osuruğunu diğer insanların yanında kullanamazsın.
Tu ne peux pas utiliser tes pets devant d'autres personnes.
Söyleyebilir miyim? Bir başkasını kızı olarak tutmuş çünkü bu kızı hiç yanında olmuyormuş ve o da tırnağını kesecek biri arıyormuş.
Il a engagé une fille de substitution car la sienne n'est jamais là et il a besoin de quelqu'un qui lui coupe les ongles des pieds.
Şanlısın ki yanında ben varım.
Heureusement, je suis là.
Missandei sen kaç kez bu ejderhaların yanında bulundun?
Missandei... Combien de fois avez-vous été en présence des dragons?
- Altındaki payı orada öylece duruyor, benim payımın yanında.
Sa part d'or attend là-haut, - tout comme la mienne.
Yanında seninle birlikte dünyayı fethedeceğini sandın.
Il devait conquérir le monde, avec toi à ses côtés.
Sayın yargıç, müvekkilim dün geceki baskında yanlışlıkla tutuklandığı sırada... yanında altı kutu bebek maması, ve bir paket de bebek bezi vardı.
Votre Honneur, ma cliente a été appréhendée par erreur, alors qu'elle portait six bouteilles de lait maternisé et un carton de couches-culottes.
Ağaçların yanında!
Près des arbres!
Oz, sütunların yanında yedi düşman var.
Oz, on a sept Tangos près des piliers.
Umarım oğlumun yanında olarak Babalık'ın başkaları için yaptıklarını ben de oğlum için yaparım.
J'espère qu'en étant présent pour mon fils, je pourrai faire les choses que Pop semble avoir faites pour tous les autres.
Kilitli dolapların yanında.
Près du vestiaire du personnel.
Bizi yanında götürmeyi hiç düşünmedi bile. Anlıyor musun?
Elle n'a jamais eu l'intention de nous emmener avec elle.
Anacığın yanında.
Maman est là.
Sen Kalloor'u hallettikten sonra ben hemen adamın yanında olacağım. Onu vuracaksın. Ben de hedefte olursam iyi olur.
Quand vous aurez eu Kalloor, j'aurai la main gauche le long du corps, collez-moi une balle dedans que je passe pour une cible moi aussi.
Hadi gel annenin yanında dur da fotografınızı çekeyim.
Viens te mettre à côté de ta mère que je vous prenne en photo.
- Çiçek salgınında yanında değildiniz.
Vous l'avez quittée à cause de la variole.
Hanımefendinin yanında değilken sana hak ettiğin gibi hitap edeceğim.
Si nous n'étions pas en sa compagnie, je vous aurais dit ce que vous êtes.
Hesabın yanında bir de ücretsiz banka kasası var.
Le compte comprend aussi un coffre sécurisé.
Evet, arkadaşın hakkında yanılıyorsun.
Eh bien, tu as tort au sujet de ton amie.
Goldman'lerin yanında olacaksınız.
Vous serez à côté des Goldman.
İstediğim kadar onun yanında olamadım.
Je n'ai pas été aussi présent que j'aurais dû.
Bilmem, işte yanında hep bir arkadaşın olduğundan emin olmak istedim.
Je ne sais pas... Je voulais... je voulais juste être sûr que tu aies toujours un ami.
Kalan herkes ya bir sedirin üzerinde ya da yerde uyuyordu. Şık elbiselerinden oluşan yığınların yanında uzanıyordu. Asıl bedenleri ise çırılçıplaktı.
Tout le monde dormait, sur des divans ou par terre, les corps amoncelés à côté des beaux vêtements, dans leur vérité toute nue.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]