English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Niyet

Niyet tradutor Francês

920 parallel translation
Bizim burada yapmaya giriştiğimiz şey Erich von Stroheim'ın başlangıçta niyet ettiği kayıp hikaye anlatısını yeniden oluşturmak.
Nous avons essayé ici de reconstruire la partie coupée de l'histoire originale d'Erich Von Stroheim.
Prenses Lescaboura iyi niyet gezisinde.
S.A.R. La princesse Lescaboura En voyage de bienveillance Arrivera aujourd'hui
İyi niyet gezisi.
"Un voyage de bienveillance."
Bunda kesinlikle art niyet arama Bay Davis sadece fiziksel kondisyonunu ölçmek için yapıyoruz.
N'imaginez pas que je veuille avoir le dessus. Primo, il faut une excellente condition physique, et deuzio, il faut savoir se battre.
İyi niyet yetmez.
Les bonnes intentions ne suffisent pas.
Canım Bayan Reed, mesleğimde bazen hasta ile doktoru arasında niyet açısından bazı uyuşmazlıklar olur.
Il y a parfois conflit de volontés entre le médecin et son patient.
Mesela risotto. Tam bir iyi niyet elçisi!
Le risotto est un émissaire d'excellente volonté.
Sorularınızı yazınca iyi niyet belirtisi olarak ya parafınızı atın ya da isminizi yazın.
Mettez vos initiales sous votre question, en signe de bonne foi.
İyi niyet pazarlayıcısı. Ondan, eskiden bir sokağın köşesi olan simsiyah molozların üzerine çıkmasını çeşit çeşit özgürlüklerin nişanesi olarak eliyle İnsan Hakları Bildirgesi ve bayrak sallamasını istiyorsunuz.
Vous voudriez le voir au milieu des ruines, au coin de ce qui était autrefois une rue en train de vanter les mérites de la liberté sous le drapeau et la Déclaration des droits.
- Niyet oydu.
- Ce n'était pas mon intention.
Bunu ben biliyorum. Onlar bilmiyorlar. İyi niyet olmadan barış olmaz.
Je le sais, mais eux l'ignorent.
Barış ve iyi niyet için buradayız.
Nous sommes venus en paix et nos intentions sont bonnes.
Çok güzel bir niyet tut
Pense à une chose merveilleuse
Şunu söylemek için seni çağırttım, tatlım Peter'a kötü bir niyet beslemiyorum.
Je vous ai fait venir pour que vous disiez à Peter... que je ne lui en veux pas.
Paramount News Prenses Ann'in Londra'ya yaptığı ziyareti özel haber yaptı. Avrupa başkentlerinde yapacağı iyi niyet turunun ilk ayağı büyük bir coşkuyla karşılanıyor.
Paramount News vous présente un reportage spécial sur la visite de la princesse Ann à Londres, le premier arrêt de sa tournée d'amitié parmi les capitales européennes.
İyi niyet
De bonne volonté!
Tuzak güzeldi ama niyet kötüydü.
La tentation n'en fut que plus horrible.
Evet, asıl niyet oydu.
Oui, c'était ça, en fait.
Ama beni kırbaçlanmaktan kurtarmaya çalıştığını unutmadım. O sözleşmeye hürmet edeceğim. Yeter ki bir daha iyi niyet safsatalarını duymak zorunda kalmayayım.
Mais je n'oublie pas que tu voulais payer pour qu'on ne me fouette pas... alors j'honorerai ce contrat, si je n'entends plus... ton baratin à propos de ta bonne foi.
Ona sadece değersiz bir isim ve iyi niyet dolu bir sefalet verecek bir muslukçuyla, basit bir kilisede beyazlar içinde evlendiğini görmek için mi?
Un mariage en blanc dans une petite église, avec un plombier... qui lui offrira... ses excellentes intentions!
Eğer herhangi birinin kafasında başka bir niyet varsa unutsa iyi olur.
S'il leur arrive d'avoir un autre objectif en vue qu'ils l'écartent!
Müvekkilimin eylemiyle ilgili bu başlık altında bir niyet olduğunu söyleyebilir misiniz?
Dans le cas de mon client, le paragraphe 1 peut-il être appliqué?
General, size iyi niyet göstererek bir emir gönderdi.
Le généralissime, dans sa bonté, émet l'ordre suivant :
İçişleri Bakanlığı bunun bir iyi niyet gezisi olduğunu ancak majestelerine yakın çevreler, koca bulmak için geldiğini söylüyor.
Le Département d'Etat parle d'une visite de courtoisie. Mais l'entourage de Son Altesse prétend qu'elle vient chercher un mari.
İyi niyet peşindeki kimse işine karışmayacaktır bile.
Les gens ont leur crise de bonté. On te laissera tranquille.
Büyük bir milletin gerçek iyi niyet elçileri.
De bons ambassadeurs d'une grande nation.
Hayatım boyunca ülkeme hizmet ettim. Hangi pozisyonda çalışırsam çalışayım..... sadakatle tüm kalbimle ve ard niyet taşımadan çalıştım.
J'ai servi mon pays toute ma vie, au gré de tous les postes que j'ai occupés, avec loyauté, sincérité, et sans intention malveillante.
Goodman ve grubu devlet bakanlığından iyi niyet turu için geldiler.
Bah, Goodman et son orchestre étaient de passage... en visite d'amitié pour le Département d'Etat.
Kendini öldürmek konusunda en ufacık bir niyet bile göstermemişken gene de onurlu bir şekilde harakiri yapmaktan bahsediyor.
Alors qu'il n'a pas envie de mourir.
" Ama bir adam karnını deşme arzusunu dile getiriyorsa arkasında çok büyük bir niyet vardır.
Mais un samouraï n'envisage pas le harakiri sans un motif grave.
İsteğinin akabinde gerçekleşenler esas niyet ettiği şeyler olmayabilir ama neticede ne ekersen onu biçersin.
Il ne peut que s'en prendre à lui-même de ce qui est arrivé.
- Benim için kötü bir niyet beslemediğinize sevindim.
- Je suis content que vous n'ayez aucune rancune.
Takdire şayan bir niyet.
Quelle pieuse intention!
Başkan Yardımcısı iyi niyet heyeti olarak görüşmelere katıldığında... cesaret konusunda sanırım biraz fazla ketumluk gösterdi.
Le vice-président est parti en voyage.
Başkan Yardımcısı Gianelli, İtalya'da, iyi niyet temaslarında bulunuyor.
Le vice-président est en Italie.
Hristiyan iyi niyet ve merhametinin dokunduğu tek söz söylediniz mi?
Avez-vous prononcé un seul mot charitable? Etes-vous si pur?
"Bu gece diğer yarışmacılarla birlikte... " havacıların arasında barış ve iyi niyet ruhunu " geliştirmeyi amaçlayan küçük bir yarış öncesi
Ce soir, tous les participants sont réunis en cette veille de course, à l'occasion d'une réception qui, espérons, favorisera le bon esprit parmi les aviateurs.
İyi niyet..
Un geste.
" Majesteleri... yaptığınız vahim hataları tevazu ile üstlenmenizi kabul ediyor... ve bunun karşılığında... iyi niyet göstergesi olarak 100.000 sterlin ödemenizi istiyorlar.
"Sa Majesté " reconnaît votre humble admission de nombreuses fautes graves, " pour lesquelles elle accepte
Öncelikle, bir iyi niyet göstergesi olarak kurul sizden Birleşik Devletler'de Gamma Beş olarak bilinen füzenin gelişimini anlatmanızı istiyor.
Première preuve de votre bonne foi : où en sont vos expériences relatives au missile Gamma 5?
- Acımasızca ve kötü niyet taşıyordu.
- C'était cruel et pervers.
Açgözlülük, kötü niyet ve iffet günahları.
Péché de gourmandise, méchanceté et chasteté.
Kalkanları niyet göstergesi olarak indireceksin.
Faites-le en signe de bonne foi.
- Kimse için kötü niyet taşımıyorlar.
- Ils n'en veulent à personne.
Bizimki barış ve iyi niyet misyonu.
Nous venons en paix.
Niyet şekeri açsalardı yine aynı şeyi bulurlardı.
Des coïncidences! On aurait trouvé de toute façon.
Bir kere insanlar karşı gelmeye niyet etti mi, Larkin gibilerin saklanacak yeri kalmaz.
Quand on commencera à se battre, les Larkins ne pourront plus se cacher.
- İyi niyet! -
Sans compter de la bonne volonté.
Dışardaki Kötü Niyet bile işime yaramaz şu anda.
Il me faut plus qu'un tuyau!
Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel iyi niyet politikası.
C'est la meilleure politique client à ce jour.
- Sanırım niyet bu.
- C'est le but.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]