English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ O ] / O da mı

O da mı tradutor Francês

15,172 parallel translation
O oldu mu yoksa o da mı çalındı?
Il a passé ou il s'est aussi fait voler?
Bir adam buldum ve Jones'dan olduğumu söyledim o da oranın Mississippi 7 olduğunu söyledi.
J'ai trouvé un homme, je lui ai dit que je venais de Jones. Il m'a dit que c'était le 7e du Mississippi, alors...
O zaman ikinci planın da kaçırmak mı?
Ok, donc le plan B c'est bien sûr le kidnapping.
Keşke kartını falan alsaydım da o zaman seni hatırlayabilirdim.
Si j'avais votre carte de visite, ça me reviendrait.
Bi arkadaşımın yardımıyla onu onu ayarlamaya çalışıyordum, o da aynısını deniyordu.
J'ai essayé de le brancher avec une copine et lui faisait pareil avec moi.
" O da sizle mısırlılar arasına karanlık koydu.
" et il mit une obscurité entre vous et les Égyptiens ;
Babanın vasiyetindeki gibi hayatım olsaydı, orduya hiç girmezdim! O zaman da hastalanmazdım.
Si j'avais eu la cure léguée par votre père, je n'aurais jamais rejoint l'armée et je n'aurais jamais été infecté.
O konuda da arkadaşın yardım etse olur mu?
Ton ami va nous aider avec ça, pas vrai?
Tamam, o zaman buradaysan mesela bir binanın tepesindeysen ve aşağıda, sokaktaki adamı vurmaya çalışıyorsan kurşunun gittiği yol burası mı?
Donc si tu es là-haut... Comme un immeuble... Et tu tires sur un gars un bas dans la rue...
O kitabı ben yazdım, Bay Davis hâlâ burada olduğuma göre belli ki buradaki tavırlarınızla ilgili bazı sorunlarımız var ciddi bir dış görünüş sergilemeniz gerekli, yani takım elbise giyip kravat takmanız gerek, spor ayakkabı ya da böyle pantolonlarla olmaz kırış kırış gömlekler giymeniz de uygunsuz.
J'ai écrit le manuel, M. Davis. Et tant que je vous ai ici, il y a quelques comportements qui ont besoin d'éclaircissements. Vous devez garder un aspect professionnel.
İlk tanıştığım adam o ve çadırı da benimkinden çok daha güzel.
C'est le premier homme que j'ai rencontré. Et cette tente est bien plus belle que la mienne.
Ufak da olsa düşük yapma riskin var, o yüzden kıpırdamaman lazım çünkü iğnenin şeye değmesini...
Il y a un risque minime de fausse couche. Vous ne devez pas bouger, car il ne faut pas que la seringue...
Biz adamımıza offshore hesap numarasını vereceğiz o da bize vatana ihanet ettiğini bilmeden işlem numarasını verecek.
Il suffit de donner les numéros du compte que tu m'as donné, et il nous donnera le numéro sans savoir qu'il commet une trahison.
Ya da o kadar aptal ötesi ki, çok akıllıca mı?
Ou c'est si débile que c'est du génie.
O yüzden yapalım bitsin istiyorsan yapalım da bitsin.
Alors si tu veux en finir, finissons-en.
O gidip Başkan'ın elini sıkıyor ben ise bu Ay'da tıkılıp kaldım yani?
Donc il serre la main du Président et je suis coincé sur la lune.
O da ne? Uzaylı lazeri falan mı?
Qu'est-ce que c'est?
Ve sana bu gece ihtiyacım var Ve her zamankinden daha fazla ihtiyacım var O gün, şarkıda o kadar kaybolmuştum ki büyükannemin beni uyarmaya çalıştığını duymadım.
Et j'ai besoin de toi maintenant ce soir et j'ai besoin de vous plus que jamais ce jour-là, j'étais tellement perdu dans la chanson...
- O da güzel takım.
C'est une bonne équipe, ça.
Beni iş arkadaşlarını etkilemem için tuttun o da gayet etkilenmişti.
Tu m'as embauchée pour impressionner tes collègues. Il était assez impressionné.
O da beni beğendi.
Elle m'aimait.
Buchanan onu ilk turda nakavt etmeye çalışacağından haberdar. O yüzden yorulmanı bekleyecek ve seni o haldeyken avlamaya çalışacak. Bu da strateji oluyor, anladın mı?
Buchanan sait que tu vas essayer de le mettre K.O. dès le premier round et il va attendre que tu t'épuises pour essayer de t'avoir, et ça, c'est... sa stratégie.
O halde burda dikilmeyi bırakalım da biraz para yapalım
Bien, alors arrêtons de discuter et allons faire un paquet d'argent.
- Yani nişanlımdan ayrıldım, işimi kaybettim. Sanırım polis tarafından da aranıyorum, o yüzden denizde bir yıl benim için en iyi yer olabilir aslında.
Oui, je viens de rompre avec ma fiancée, je n'ai plus d'emploi et en plus, je suis aussi recherché par la police, alors... un an sur l'océan... je pense qu'il y a pas de meilleur endroit pour moi.
Jimmy Harrell. Deepwater'da Operasyon Müdürü'yüm.
{ \ 1cH00ffff } Jimmy Harrell, O.l.M., chef de plate-forme.
Bırak da o işe ben karar vereyim, tamam mı?
Laisse-moi m'en charger, tu veux bien?
Ama şimdi o tüm ofise karımın ailesel sorunlarımızı tek akşamlık da olsa yemeğe yansıtmadan gelemediğini söyleyecek olan katlanılmaz patronum.
Mais c'est mon patron insupportable qui va raconter à tout le monde au bureau que ma femme ne peut pas s'empêcher de parler de nos problèmes familiaux même au restaurant.
Ben ve Joanna huzurunda evleneceğiz ve o da benim çocuklarımı doğuracak.
Joanna et moi allons nous marier et elle portera mes enfants.
Onu sana attım ve o kız da önüne çıktı.
C'est toi que je visais. Mais elle s'est interposée.
Demek istediğim, zamanlama doğru ve ben başkasıyla da olmamıştım, o yüzden...
Les dates correspondent et je n'ai couché avec personne d'autre.
Araya adam sokmak zorunda kaldım ama fotoğraflarını ona gönderdim o da seninle test çekimi yapmayı kabul etti.
J'ai dû faire des pieds et des mains pour lui envoyer tes polaroïds et il est d'accord pour un essai.
Dinle, o Beretta'lar gerçekten Amman'da mı yoksa bu sefil, boktan meslekteki diğer itler gibi kar artırmaya mı çalışıyorsunuz bilmem.
Écoutez, je sais pas si ces Beretta sont vraiment à Amman ou si vous gonflez votre marge comme tous les minables de votre profession de mange-merde.
- O benim hastam. Bu da benim programım.
Il s'agit de mon patient, de mon programme.
Son çalışman oldukça etkileyiciydi ama o çalışma bizim, insanlığın kurtarılamayacağı inancımızı da doğruladı.
Ton récent travail nous a bien impressionnés, mais il confirme notre croyance que l'humanité ne peut être sauvée.
- O da yanlarında mı?
Elle est avec elles?
- Tır durduğunda ; şoför tırdan iniyor ve o da bizim fırsatımız oluyor.
J'ai saisi.
Ejder Savaşçısı mıyım, onu da bilmiyorum. Hatta bir panda mıyım, o da belli değil.
J'ignore si je suis le Guerrier Dragon et si je suis un panda!
Onu tanımıyorum. O da beni tanımıyor.
Je ne le connais pas, et il ne me connait pas non-plus.
Bunun son normal günüm olduğunu o an da anlamamıştım.
Je ne le savais pas alors, mais ce fut le dernier jour normal de ma vie.
Esir olmuş ruhlardan bahsetmişken Bay Gary L. Smith'in Seabord Limited'e bir yataklı vagonda karısıyla diğer vagonda da o hayat kadınıyla bindiğinin görüldüğü söylendi.
À propos d'âmes piégées... j'ai appris que M. Gary L. Smith avait été vu à bord du Seabord, sa femme dans un wagon et sa puta maestra dans un autre.
O kadar da çok adım yok. - Bekle, bekle, bekle.
J'en ai pas tant que ça.
Ben bir sahtekârım. O da polis amiri.
Je suis un escroc, lui, le chef de la police.
Geçmişinle ilgili anlattığın o zırvaların da hepsi yalan mıydı?
Votre passé, c'était un mensonge?
Üç yıl boyunca açık denizlerde öğrendiğim bir şey varsa o da sağlam düğümlerin nasıl atılacağıdır.
Ces trois ans passés en mer m'auront au moins appris une chose, comment faire de sacrés bons noeuds.
Dışarıda o şeylerden daha çok var.
Je m'en occupe.
Çünkü ya o olacak ya da öldürülmesi veya kaçırılması.
Sinon, je commence à m'imaginer qu'elle s'est fait tuer ou enlever.
Her zaman babamın yardımına geldin, o da senin yardımına koştu.
Vous et mon père, vous vous êtes toujours entraidés.
Bella'ya gider, "Bana ekmek lazım, " parasını cuma vereceğim " derim, o da ekmeği verir.
Bella, si t'as besoin de pain, elle fait crédit.
O ufaltmanın bir kısmı da, damarlarımda babamın kanını hissettiğim o raddeye gelip aramızdaki tek bariyerin birkaç senelik bir fark olduğunu anladığım anla başladı.
Au passage, j'ai compris que... son sang battait dans mes veines et que seul l'âge nous séparait.
Ya gel ve dondurmanı al... ya da iki dakika içinde adamlarım o odayı basacak... ve aletlerinizi koparacak.
Vous sortez chercher vos glaces ou, dans deux minutes, j'envoie tous mes hommes et nous allons vous arracher vos bites.
Bırak da o konuyu ben düşüneyim.
Laisse-moi m'en occuper.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]