Onu da tradutor Francês
23,238 parallel translation
Ama sonra onu da kendimden uzaklaştırdım.
Mais après, je l'ai aussi repoussée.
Merkez'in onu da göreve almaya çalışması yüzünden bu duruma düştük.
Le Centre essaie de la recruter ce qui nous a mis dans cette position.
Alec'in nişanlısını hainlikle suçlarsan onunla ilişkinden ne kaldıysa, onu da mahvedersin.
Si tu accuses la fiancée d'Alec de trahison, tu vas ruiner quelque soit la relation que tu as encore avec lui.
Eğer para bulmayı becerirse onu da direk kumar masasına götürür.
S'il parvient à trouver de l'argent, j'ose dire qu'il le jouera aux cartes.
İster miyim onu da bilmiyorum.
Je ne sais pas si je veux le faire.
Belki onu da uzak tutar.
Peut-être que ça marcherait sur elle.
Ah, Bill dışarıda, ve onu daha ne kadar oyalayabileceğimizi bilmiyorum.
Heu, Bill est dehors, mais je ne sais pas combien de temps nous pouvons l'occuper.
Hayır, onu da ben yaptım.
Non, c'était moi aussi.
Onu da alacagim.
J'emmène le corps.
Onu da mi bacaklarinin arasinda sakladin?
T'as aussi caché ça entre tes jambes?
Eğer bunu yaparsam onu da arayabilirim ve senin saçma planının içinde olduğumu da söyleyebilirim.
Si je fais ça, je pourrais aussi bien l'appeler, et lui dire que je fais partie de vos conneries aussi. On prend quelqu'un de ta firme...
O buluşmayı bulun ve onu da bulmuş olursunuz.
Trouvez cette réunion, et vous le trouverez.
Ayrıca Senatör Diaz kaybederse onu da bu şekilde açıklarız.
S'il perd, ça décrit également le Sénateur Diaz.
Sorular sormaya başlarsan onu da kendini de riske atarsın.
Vos questions la mettront en danger. Et vous aussi.
Bunu yapıp da eve döneceğiz Paige de onlara bir şey olduğunu öğrenirse Merkez tekrar onu bu işe çekebileceğimizi düşünmemeli.
On le fait, on rentre à la maison, et elle découvre que quelque chose leur est arrivé. Le Centre sait que nous ne pourrons jamais la recruter.
Ama ben Florida'da büyüdüm. Onu kullanıp nasıl balık yakalayacağımı biliyorum.
Mais j'ai grandi en Floride, donc je sais comment l'utiliser pour attraper ton poisson.
- Onu ne kadar da sevmiştim.
Je l'aimais tellement.
Daha da kötüsü, onu istiyordum.
C'est pire, je la voulais.
Ya da onu tekrardan ekibine mi almaya çalıştın?
Ou était-ce pour la forcer à revenir au bercail?
Robyn'i oradan çekip çıkardım, onu güvenli uzaklığa bıraktım, ve sonra da şalını kullanarak bacağındaki yaraya turnike yaparak kanamayı durdurdum.
J'ai extrait Robyn et l'ai tirée hors du danger, et j'ai dû ensuite lui faire garroter sa jambe avec mon écharpe pour stopper le saignement.
Yani, Robyn'nin hayatını değiştiren kadın aynı zaman da onu alan kişi.
Donc, la femme qui a changé la vie de Robyn et aussi celle qui lui a pris.
- Dili olsa da onu kurtaranı anlatabilse.
S'il pouvait parler, il dirait pourquoi il aboie sur son sauveur.
Şimdi söylemek istiyorum ki onu burada, Satis House'da, yeniden gördüğüm için memnunum.
Je voudrais lui dire maintenant que je suis fière de l'avoir ici à la maison Satis.
Sammy DiPietro'nun varil içindeki cesedini, onu öldürdükleri yerden saklamaya götürdükleri yere kadar kamyonla senin taşıdığını da biliyorum.
Sammy DiPietro dans un tambour en acier d'où il a été assassiné à l'endroit où ils l'ont planqué.
Tam da biz onu almadan önce banka evi vermiş, sözde hesaplama hatası olmuş.
La banque réglé, prétendument une erreur de comptabilité.
Howard Gilroy beni arayıp FBI'ın onu seri sevecen olarak suçladığını söyledi ve sonra da Andre Hannan'la takıldığını öğreniyorum.
J'ai reçu un appel de Howard Gilroy me disant que le FBI l'accuse d'être un Câlineur en série et là je découvre que vous trainez avec Andre Hannan?
Henüz onu başaramadık ama insanların düşünebileceği kadar uzak da sayılmayız.
Nous ne sommes pas encore là, mais nous ne sommes pas aussi loin - Que les gens peuvent penser. - BRIAN :
Ama babası Ducati'yi alır da onu gerçekten dinlerse...
Mais si Père enlève la Ducati et l'écoute vraiment...
Ve onu yenebilecek bir yol var- - o da bu!
Et il y a un moyen de le battre... avec ça!
Hakkında fazla şey bilmiyoruz ama onu Londra'da bir bombaya, Kiev'de isyana Osaka'daki bir apartman yangınına bağladık. Hepsi bu yıl içinde.
Nous ne savons pas grand chose sur lui, mais nous l'avons relié à une bombe à Londres, une émeute à Kiev, et un immeuble en feu à Osaka, tout ça l'année dernière.
O da onu bir kere yapabilirdi ve yaptı.
Et elle avait un joker, et maintenant, elle l'a plus.
Ashley J Williams'ın onu aradığını da söyle.
Dis-lui que Ashley J. Williams la cherche.
Onu dışarıda iç çamaşırıyla dikilirken buldum. Gecenin bir yarısıydı. Elinde bir tüfek vardı.
l'autre nuit, je l'ai trouvé debout dehors en caleçon, au milieu de la nuit, tenant un fusil.
Bugun ya da yarin, onu lime lime ederim bak.
"pas demain", je découperai des morceaux de...
Onu kurtarırsak o da bizi kurtarabilir.
On le sauve. Il peut nous sauver.
Ve annenle aranda olanları da biliyorum ama yaptıkları yüzünden yargılamadın onu.
Et je sais ce qu'il s'est passé entre toi et ta mère, mais je ne le juge pas pour ce qu'elle a fait.
Onu dışarı çıkarmanın tek yolu seni ele vermem ya da bu davayı tamamen düşürmemiz, bu yüzden var mısın yok musun?
Le seul moyen de le faire sortir est de te trahir ou de faire classer toute cette affaire, alors tu es à bord pour ça ou non?
Peki bu adamla o girilemez denen Harvard dosya odasında seks yaptığınız ve orada onu iddialara göre yalnız bıraktığınız da yalan mı?
Est-ce un mensonge de dire que vous avez couché avec cet homme, et l'avez laissé seul dans la supposée impénétrable salle des archives d'Harvard?
Çünkü onu dışarı çıkarabilirdin ama onu en başta o çukura sokan da sensin.
Vous l'avez peut-être fait sortir, mais vous êtes aussi celui qui l'a envoyé en enfer en premier lieu.
Onu parçalıyor ve bu da beni parçalıyor. - Mike...
Ça la perturbe, et moi dans la foulée.
Bir gözcü kapıda. Gerekirse onu indireceğim.
Un éclaireur à la porte, je le prends par surprise.
Eğer oradaysa onu bir şekilde bulacağımızı da biliyordur.
S'il est là-dedans, c'est parce qu'il savait qu'on le trouverait.
İşleri daha da kötü bir hâle sokmamak için zorlamadım onu.
Je ne veux pas le forcer et que ce soit pire.
Ve bu da onu kaçıranların aracının plakası.
Et la plaque du fourgon des ravisseurs. Cherchez.
- O da onu sevdi.
- Il aimait ça aussi.
Sonra yukarı çıktık ve eşinizi baygın halde bulduk. Banyo da kanla kaplıydı. Onu giydirdim ve buraya getirdik.
Et on est montés et on a trouvé votre femme inconsciente, du sang par terre, je l'ai habillée.
Onu Oregon'da bir kara mahalde tutuyorlardı.
Ils la détenaient dans une base secrète dans l'Oregon.
Onu değerli bir varlığa dönüştürecek biri varsa o da sizsiniz.
Si quelqu'un peut en faire une source, c'est vous.
Amacımız onu öyle ya da böyle buradan göndermek.
On veut le faire virer par tous les moyens.
Ya da onu zehirlerim...
Ou je pourrais l'empoisonner...
Sonra da kolsuz büyümesin ya da seni ispiyonlamasın diye onu vuruyorsun.
Et après, tu l'achèves, car tu ne veux pas qu'il grandisse manchot ou qu'il te dénonce.
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu daha önce hiç görmedim 66
david 2467
davıd 24
darling 44
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196
onu da bilmiyorum 20
onu daha önce hiç görmedim 66
david 2467
davıd 24
darling 44
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196