Onu yakaladık tradutor Francês
832 parallel translation
Ama onu yakaladık, davayı da kurtardık.
Mais on le tient, cette fois, et l'affaire aussi.
Bomba onu yakaladık!
Nous l'avons, Bomba!
Onu yakaladık!
On le tient!
O zaman onu yakaladık demektir.
On le tient!
Onu yakaladık işte. Hepimiz donup ölmeden onu sallandıralım derim!
Pendons-les avant de mourir de froid.
Vay canına! Onu yakaladık!
On l'a eu!
Sanırım onu yakaladık.
Nous l'avons.
- Bu defa onu yakaladık, Bay Sımii.
- Cette fois, on le tient, M. Mouche.
Onu yakaladık.
On le tient.
Onu yakaladık!
On le tient.
Evet, efendim. Onu yakaladık.
Si vous craquez maintenant, ils sont tous morts.
Onu yakaladık!
On l'a eu!
Onu yakaladık.
On l'a.
- Şans olsun olmasın onu yakaladık. - Evet.
Chance ou pas, nous le tenons.
Ama sonunda onu yakaladık. Sanırım sonunda Virgil'i yakaladığımız gün 11 Nisandı çok uygun bir ortamdı, bir amatör fotoğrafçı tam zamanında oradaydı.
Nous l'avons finalement arrêté le 11 avril, dans de curieuses circonstances.
Tamamdır. Onu yakaladık.
C'est ca. C'est bon, on le tient.
Onu iki kez yakaladık.
Nous l'avons arrêté deux fois...
Sarhoşmuş. Yakaladık onu.
Il est saoul...
Onu et dükkanının önünde Dr. Lehman'ın çalıntı arabasının içinde yakaladık.
Il conduisait la voiture volée au Dr Lehman.
- Suçüstü yakaladık onu.
- On l'a pris en flagrant délit.
Onu zaten yakaladık sayılır. Buraları iyi bilirim.
Je connais le coin.
- Yakaladık onu şerif.
- On le tient.
Pike's Hole'den, Larry Kinkaid'in yanından geliyorum, doktor oradaydı. - Onu vuranları da yakaladık
Je l'ai laissé avec le médecin et son agresseur est arrêté.
Onu Beyaz Saray'da yakaladık.
On l'a pris à la Maison Blanche.
Sonra Teallach'ın tepesine çıktık ve şansa bak ki tilkiyi bulduk ve olaya bak ki onu yakaladı!
Nous sommes montés, et sacré nom de Dieu, nous avons trouvé le renard! - Il l'a attrapé!
Elbette onu ertesi gün yakaladık.
Nous l'avons rattrapé le lendemain.
- Onu dışarıda yakaladık.
Elle était dehors.
Onu para çalarken yakaladık. Kovmak zorundaydık.
On l'a surpris en train de voler.
Adamımızı yakaladık ve on yıl sürse bile onu mahkum ettireceğiz.
On tient notre coupable. On le fera condamné.
Onu yakaladılar. Aradıkları adamı yakaladılar. Bana artık bir şey yapamazsın.
Ils ont arrêté l'homme qu'ils cherchaient. vous n'y pouvez rien.
- Yakaladık onu.
On l'a eu.
Onu neredeyse yakaladığımda, aynı böyleydi, ve aynı kılıcı taşıyordu.
Il est toujours habillé ainsi et porte cette même épée.
Ona daha az çekici bir kadın seçmesi gerektiğini söyleyin ayrıca onu sık sık karıma bakarken yakaladım muhakkak onun hırsızlık yaptığından hiç şüphelenmedi.
- Pour éviter que sa femme.. .. soit regardée, on la prend moins jolie. Quand il regarde la mienne, je ne pense pas ainsi.
Yakaladık onu, tatlı çocuk!
Oh, hisse! Cette fois on le tient!
Onu kıskıvrak yakaladık.
Nous le tenons!
Onu yakaladığımızda... elleri, kırmızı kamelyalarla doluydu.
Quand on l'a arrêté, il avait les bras pleins de camélias rouges.
- Onu hırsızlık yaparken mi yakaladın?
- Il volait?
O zaman, Bay Ballon, eve geldiniz... Migueli Maria Gambrelli ile yakaladınız... ve kıskançlık içinde onu öldürdünüz.
Alors je suggère, Inspecteur Ballon, que vous êtes arrivé... que vous avez trouvé Miguel avec Maria Gambrelli... et que vous l'avez tué dans une "jise de cralousie."
Onu bununla yakaladık.
C'est lui le voleur, nous l'avons pris la main dans le sac.
Şu Kuchar kuşunu yakaladık, şimdi onu sergilemek için küçük, güzel bir kafese koyacağız ve sonra onu bir köpek gibi vuracağız veya asacağız!
L'honorable monsieur Kuchar servira d'exemple aux autres... Il sera pendu ou fusillé! Ou bien... pendu et fusillé!
- Onu suç üstü yakaladık.
- Pris sur le fait.
Onu yakaladık.
Nous le tenons.
Onu yakaladık!
Nous le tenons!
Onu kazın kafasını tutarken yakaladık
Il avait encore la tête dans sa main.
Onu neredeyse yakaladık.
On l'a presque rattrapé.
Bu fanatik hırsızlar, Mao Tse-Tung denen kişi liderliğinde, Bayan Johnson'ı kısa ama ölümcül bir an için savunmasız yakaladılar ve onu ortadan kaldırdılar.
Oui, ces voleurs fanatiques dirigés par un certain Mao Tsé-toung, surprirent Mlle Johnson dans un bref moment d'inattention et la détruisirent comme ils sont prêts à faire à tout moment pour libérer quiconque hésite devant la défense de la démocratie.
- Onu yakaladık.
On le tient, Mademoiselle.
Merkezi ara, Piazza'yı yakaladık. Şahitler onu teşhis edebilir.
Appelle le commissariat, Piazza arrive pour l'identification.
Onu dün akşam yakaladık.
On l'a coffré hier soir.
Onu hafıza korteksinin başında uğraşırken yakaladık.
Il était en train de toucher aux machines du cortex.
- Yüzüme çamur attı. Yakaladık onu. Neden endişeleniyorsun ki?
On l'a rattrapée, c'est le principal.