Saldırın tradutor Francês
9,781 parallel translation
Saldırının zanlısını Café Intime'ın dışında yakaladık.
On a arrêté le suspect de l'attaque à la sortie du Café Intime.
- Saldırın!
Charge!
Kesinlikle buradaki saldırının bir parçası.
Il est sĂťrement impliqué.
Kremlin bu saldırının ileriye gitmesini gerçekten istiyor olamaz.
Le Kremlin ne peut pas sérieusement vouloir que cette attaque aboutisse.
Saldırının nerede yapılacağını söyle.
Dis-moi oĂš aura lieu l'attaque.
Saldırının başarılı olması muhtemel mi?
Est-ce une attaque qui réussira?
Bunlar senin yazılımın sayesinde yeri tespit edilen hükümet araçlarında işlenen son silahlı saldırının görüntüleri.
Ce sont des crimes récents visant des véhicules gouvernementaux... qui ont été localisés grâce à ton logiciel.
En işe yarayanın iki yönlü saldırı olduğunu gördük. Yani dördümüz buraya gidecek, dördümüz de şuraya.
Ce qui marche le mieux c'est le double-assaut, donc 4 irons ici, et 4 autres irons là.
Şu anda Yargıç Ryan'ın başkanlığında saldırı suçundan yargılanıyorlar.
Actuellement en procès pour agression grave, sous la présidence du juge Ryan.
Ama çocuk sen konuşmadan ölürse 3. saldırıdan çok daha kötü bir şeyle karşı karşıya kalırsın.
Cependant, si l'enfant meurt avant que vous ne nous ayez parlé, on envisagera pire qu'une simple troisième condamnation.
O zaman öyle yapmaya başlamak için yanlış zamanlama çünkü o zaman aktif şekilde onu koruduğunu Chandler'ın cinsel saldırılarının üstünü kapattığını düşünürdüm. ve ona göre davranırdım.
Alors ça serait un très mauvais moment pour commencer à le faire, parce que je m'imaginerais que vous étouffiez activement les agressions sexuelles de Chandler, et j'agirais en conséquences.
Jo Tae Ho, şayet suçu üstlenirsen ailene bakacağını mı söyledi? Saldırı üstüne polise cinayete teşebbüs davası. Kaç yıl yatacağını biliyor musun?
Est-ce que Jo Tae-Ho vous a dit qu'il prendrait la responsabilité de votre famille et de votre avenir si vous assumiez son crime?
Susan ve Richard Jr.'nın mezarlarının saldırıya uğradığını söylüyorlar.
Ils ont dit que les tombes de Susan et de Richard Jr avaient été violées.
Onlar havadan değil, karadan saldırırlar.
Ils n'attaquent pas par les airs ; ils utilisent des forces terrestres.
Saldırıya uğradığını söyledin.
Tu as dit que tu avais été attaqué.
Ama insan kişiliğine saldırıya alışabilir mi bilmiyorum özellikle de ellerinde gerçeğe dayanan bir şey olmadığında.
Je ne sais pas si l'on s'habitue à ces attaques, surtout quand elles n'ont aucun fondement.
- Bay Willis cesetleri hastaneye bırakırken gördüğümüz kadını tanımıyor. Fakat Madam "X", kurbanlarımızın dün gece katıldığı poker oyununu yönetiyormuş. Bu zarftaki 20 bin dolar, güya, saldırıdan sonra kendisine yardım ettiği için Willis'e verdiği bahşişmiş.
M. Willis ne connaît pas la femme vue en train de déposer les corps à l'hôpital, mais madame "X" dirige le tournoi de poker auquel participaient nos victimes la nuit dernière, et les 20000 $ de l'enveloppe seraient un pourboire qu'elle lui aurait laissé
- Lisa'nın saldırıya uğramasından bir dakika önce, Ken Song tutuklandığı zaman giydiği kıyafetlerle başka bir yerde sarhoşmuş.
Une minute avant que Lisa ne soit agressée, Ken Song était ivre à un autre endroit, portant les habits dans lesquels il a été arrêté...
Saldırganı tekrar görseydiniz, onu tanır mıydınız?
Si vous le revoyiez, le reconnaîtriez-vous?
Saldırı suçlamasından "müessir" lafının kaldırılması karşılığında verildi, böylece artık hafif suça giriyor.
En échange j'ai retiré le mot aggravé de son accusation pour agression, c'est maintenant un délit mineur.
- Nişanlınız saldırı için anlaşma imzaladı.
Votre fiancé a plaidé coupable pour l'agression.
Solomon askerlerimizi petrol alanlarına taşıması lazım hav savunmalarını kırmak için, hava saldırısına ihtiyac olacak
Les troupes de Solomon se dirigent vers les champs pétrolier. Avec les défenses aériennes désactivées, nous pourrons commencer le bombardement aérien à la nuit tombé.
Sadece korkaklar nereden geldiklerini veya kimin için savaştıklarını söylemeden saldırırlar.
Seuls les lâches attaquent sans annoncer d'où ils viennent ou pour qui ils combattent.
Şimdi mantık çerçevesine oturdu. Eğer Vampir Cadı kendi kovanının kraliçesi ise diğer bütün lidere, yönetme gücü olan herkese saldıracaktır.
Donc je me dis que, si la Soucouyant est la reine de son essaim, elle attaquerait les autres chefs.
Paralı askerlerin kampına gidip sahte İngiliz saldırısı düzenledi aynısını İngiliz kampına da yaptı.
Il a feint une attaque Britannique sur le campement Hessien, puis il fit de même sur le camp Britannique.
Bilim binası başka bir meta insan saldırısının odağı olmuş.
La bâtiment des sciences a été le centre d'une autre attaque de méta-humain.
Bazıları Khan Al-Asal'daki kimyasal silah saldırısının arkasında o vardı diyor.
Certains le croient responsable de l'attaque par armes chimiques de Khan Al-Assal.
Suriye'deki mülteci kampındaki bombalı saldırı Düring'e yönelik değil, bana yönelik yapıldı.
Cette bombe en Syrie au camp de réfugiés. n'était pas destinée à During ; elle était pour moi.
Şu an bir saldırıya kalkışırsanız, hepiniz tutuklanırsınız ya da ömür boyu hapse mahkum edilirsiniz.
Si vous tentez une autre attaque maintenant, vous serez arrêtés ou emprisonnés pour le reste de votre vie.
- Bir terör saldırısını araştırıyoruz.
- Nous enquêtons sur un acte terroriste.
- Elektronik İstihbarat Servisi, Berlin'de bir saldırı planladıklarını gösteren veriler bulmuştu.
- Le renseignement a des infos disant qu'ils planifiaient quelque chose ici, à Berlin.
Saldırı olduğunda Cambaz'ın adliyede olduğunu duydum. Bu doğrulandı mı?
J'ai entendu qu'Acrobat aurait pu être au tribunal quand ça c'est passé- - vous savez si ça a été confirmé?
O zaman saldırı ileri düzeyde olacak ve kan onların ellerinde olacak.
Alors les attaques continuerons, et le sang sera sur vos mains.
Bir keresinden Berlin'de bir saldırı olacağını duydum. Ama genelde Suriye'den bahsedildi.
Une fois, j'ai entendu parler d'une attaque à Berlin, sinon c'était principalement en Syrie.
O maddeden bir varil bile olsa buradaki bir saldırı Tokyo'daki saldırıyı bir prova gibi gösterir.
Même s'ils n'avaient qu'un baril de produit, une attaque ici ferait ressembler celle de Tokyo à une répétition.
Tek avantajımız karada bulunan askerlerimiz ve bir Amerikan saldırısının İslam Devleti'nden büyük taraftarı yok.
Notre seule force de persuasion est d'aller sur le terrain ; Il n'y a pas meilleur défenseur d'une invasion américaine que l'État Islamique lui-même.
11 Eylül'den bu yana bu ölçekte bir saldırı ile karşılaşmadık.
Nous n'avons pas affronté ça depuis le 11 septembre.
Bu saldırıyı durdurmak için bir şey yapmadınız?
n'avez rien dit, rien fait pour l'arrĂŞter?
Danışmanı olduğunuz kişi kitle imha silahı saldırısıyla ilgili bir depoda bulundu teröristlerin tehdit savurduğu teknolojide uzmanlığınız var.
Votre maitre de thĂ ¨ se se trouve Ă la zone de transit pour une attaque Ă l'arme de destruction massive imminente, Vous avez des compétences dans la technologie que les terroristes menacent d'utiliser.
Stajyer 117 şimdi neden UNSC askerlerine saldırıp onları yaraladığını anlatıyordu.
La recrue 117 expliquait pourquoi il a attaqué des soldats UNSC.
Saldırıdan tutuklanmadım daha.
Donc... Je n'ai pas encore été arrêtée pour coups et blessures.
Bir terör saldırısı, insanların Oliver Queen ve adamlarına Star City koyunu temizlemeleri için yardım ettiği bir sırada yaralanmalarına neden oldu.
Une attaque terroriste a fait des dizaines de blessés là où des gens sont venus aider Oliver Queen et son équipe à nettoyer la Baie de Star City.
Üniversite üçüncü sınıfta saldırı ve yaralamadan tutuklandım.
Première année d'université, je a été arrêté pour voies de fait, de la batterie.
Böylesine bir saldırıyı ne tür bir yaratığın yapmış olabileceği konusunda bir fikrin varsa, bunu şimdi söylemenin tam sırası.
Si tu as la moindre piste sur quel animal aurait pu faire autant de dommages, il serait préférable de le dire maintenant.
Danimarkalıların şefi Earl Ubba'nın beklenen saldırısı 2 gün önce gerçekleşti.
Une attaque du chef Danois, le Jarl Ubba est inévitable. C'était il y a 2 jours.
Danimarkalıların şefi Earl Ubba'nın beklenen saldırısı 2 gün önce gerçekleşti.
J'ai en tête de décliner. Invraisemblable. Ubba, c'est le Danois que le roi Edmund a nourri et baptisé autrefois?
Böyle korkunç bir silahla saldırırsak, Nazilerin misilleme yapacağını biliyorsunuz.
Si nous frappons avec une arme aussi terrible, sachez que les Nazis riposteront.
Kötü biten ya da istediği gibi olmayan ilişki yüzünden gelin adaylarına saldırıyorsa muhtemelen depresyondadır.
Si elle attaque des futures mariées à cause d'une relation qui n'a pas répondu à ses espoirs, elle doit être déprimée.
Onlara bu üniformalı canavarların saldırılarına karşı koymayı öğrettim.
Je leur ai appris comment résister aux attaques de ces monstres en uniformes.
Yarın sabah 10'a kadar Yanukoviç'in istifası açıklanmazsa yemin ederim silahlı saldırıya geçeceğiz!
Si demain, à 10 h au plus tard, vous n'annoncez pas la démission de Ianoukovitch, je vous jure que nous passerons à une offensive armée!
Çıldırdın mı? Jessica, saldırı altındayız.
Es-tu fou?