Sanıyor musun tradutor Francês
389 parallel translation
- Sanıyor musun?
- Vous supposez?
Bu katillerin mutlu olduğu sanıyor musun, Johnnie?
Crois-tu qu'ils sont heureux?
Geleceğini sanıyor musun?
- Si elle revient...
Jane. - Sanıyor musun Tarzan...?
Tu crois que Tarzan...
- Bunu hala yapabileceğimizi sanıyor musun?
- Peut-on encore se replier?
Farzet ki onlara yaptıklarının... embesillik ötesinde aptalca şeyler olduklarını söyledim. - Dinleyeceklerini sanıyor musun?
Et même si je leur disais que ce qu'ils font est, avant tout, stupide, qui m'écouterait?
İlgileneceğini sanıyor musun?
Ca peut l'intéresser?
İyi olacağını sanıyor musun?
Vous croyez que ça ira, maintenant?
Sanıyor musun?
Vous pensez?
Sanıyor musun?
Vous imaginez?
- Bunu başarabileceğimizi sanıyor musun?
- On aurait pu l'avoir?
- Sanıyor musun?
- Vous croyez?
Buna hazır olduklarını sanıyor musun?
Vous pensez qu'ils sont prêts pour cette dope?
Muhteşem vücudun için yarışacağımı gerçekten sanıyor musun?
Vous croyez que je me battrais pour vous?
- Onu ikna edebileceğini sanıyor musun?
- Tu pourras le convaincre? - D'une façon ou d'une autre.
Şimdi, şu evlenme meselesi. Bunun iyi bir fikir olduğunu sanıyor musun?
Cette histoire de mariage, tu crois que c'est une bonne idée?
Hâlâ bu ortaklığın büyük üyesi olacak hayal gücüne sahip olduğunu sanıyor musun?
Te sens-tu toujours capable d'être le cerveau de notre association?
Beni hayatta tutmakla ruhunu kurtarabileceğini sanıyor musun?
Penses-tu vraiment qu'en me gardant en vie, tu vas te racheter?
Gerçekten bu kadar sorumsuz olabileceğimi sanıyor musun?
Tu me crois aussi irresponsable?
BOWEN : Sen hala bunun senin boğaya eş olabileceğini sanıyor musun?
Vous croyez que votre taureau pourra s'accoupler avec elle?
Tüm bunlara tahammül edebileceğini sanıyor musun?
Tu crois vraiment qu'il pourra endurer ça?
Harikulade bir kadınsın. Evet, ama, benim süslü giysilerden ve pahalı takılardan vazgeçebileceğimi ve kasabada hayır işleri yapacağımı sanıyor musun?
Pensez-vous que je pourrais renoncer à mes robes fantaisie pourjouer les dames patronnesses?
Bunu tekrar yapabileceğini sanıyor musun?
Vous pensez que vous pouvez le faire à nouveau?
Büyükbaba, bugün tüm olanlardan sonra... kalmamızın bir şey değiştireceğini sanıyor musun?
Après tout ce qui est arrivé aujourd'hui... ça fait une différence si on reste?
İnsanların anlayacağını sanıyor musun?
Croyez-vous que les gens comprendront?
Sanıyor musun ki, ben... Yaşamımın 25 yılını bu araziye verdim! Bir cahil Napoli'linin onu bir ayyaş cennetine çevirmesine izin vereceğimi mi sanıyorsun?
Je n'ai pas sacrifié 25 ans de ma vie pour ces terres pour que des rustres les transforment en pompe à piquette!
- Yakalayabileceğini sanıyor musun?
Vous envisagez qu'il vous tue?
O anahtarlardan birisinin polis arabasına uyacağını sanıyor musun?
Vous croyez que l'une de ces clés est celle d'une voiture?
- Sanıyor musun?
- Tu crois?
- Onların bunu bildiğini sanıyor musun?
- Vous pensez qu'ils le savent?
Fred dedemin beni utandıracağını sanıyor musun?
Tu crois que Pepe Fred va m'embarrasser?
Biliyor musun, sanırım o herif beni atlatmaya çalışıyor.
Il n'arrête pas de se défiler.
Beyleri tanıyor musun? Sanırım.
- Vous connaissez ces messieurs?
İnanabiliyor musun, bu adam oyunu kendisinin yürüttüğünü sanıyor.
Il croit que ce numéro, repose sur lui.
Anlayamıyor musun? Hayır, sanırım anlayamazsın.
Vous ne pouvez pas comprendre.
Karşıdaki benzin istasyonunda çalışan İsveçliyi tanıyor musun?
Le type du poste d'essence.
- O taksi şoförünü tanıyor musun? - Evet, sanırım.
- Tu connais le chauffeur?
San Francisco hakkındaki iyi izlenimlerimi paylaşıyor musun?
Partagez-vous mon amour de San Francisco?
- Fire Island'da kendini öldürmeye kalkışan kadını hatırlıyor musun? - Ne olmuş ona?
Tu te rappelles de cette femme qui a tenté de se tuer à Fire Island?
Görüyor musun Cuddles? Beni dünyanın en mükemmel adamı sanıyor. ve ben o çocuğa hiç şans vermedim.
Cuddles, il me prend pour un type hors du commun, et je ne lui ai pas laissé sa chance.
Durduramıyor musun? Sanırım burada ineceğim.
Alors, je vais descendre ici.
Hayatım, anlamıyor musun? Bombayı arabaya Meksika'da yerleştirdilerse ve sanık bir Meksikalı ise, uluslararası bir skandal doğar.
Si la bombe a été placée au Mexique et si l'accusé est mexicain, tu ne vois pas le scandale que ça peut faire?
Midge San Francisco tarihi konusunda bir uzman tanıyor musun?
Midge Connais-tu un spécialiste de l'histoire de San Francisco?
Ichi-san, ayrılıyor musun?
Ichi, vous partez?
Bu lanet yerde bir dakika daha kalmayacağım. Anlıyor musun? Beni burada sonsuza dek tutsak edeceğini sanıyorsan yanılıyorsun!
Si vous croyez que je vais rester, vous vous trompez!
Hatırlıyor musun? Hatırlıyor musun bir keresinde Stella,.. ... frengi olduğunu sanıp hastaneye gitmiştin?
Tu te souviens de la fois, Stella, où tu es allée à l ´ hôpital parce que tu croyais avoir la syphilis?
Artık uyuyabileceğini sanıyor musun?
Tu vas pouvoir dormir?
Bu çocuk... bunu söylüyorum, çünkü söyleyecek başka bir şey bulamıyorum... çok akıllı... ve marifetli bir çocuk... sanırım, yanında yattığım en mükemmel erkeklerden biri, anlıyor musun?
Ce gosse est... je dis ça parce que je ne vois rien d'autre à dire... mais il est tellement futé... tellement débrouillard... que... Je n'ai jamais couché avec un type plus formidable. Tu comprends?
San Francisco'da Ford'u öldürmeye çalışan kadını hatırlıyor musun?
Tu te rappelles la femme à San Francisco il y a peu d'années qui a tiré sur Ford?
Sanırım henüz hazır değilim, anlıyor musun?
J'imagine que je ne suis pas encore prête, tu comprends?
Sanırım benden hoşlanıyor. Biliyor musun galiba biraz utangaç.
Je crois qu'il m'aime bien, mais il est timide.