English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Saygısız

Saygısız tradutor Francês

1,009 parallel translation
Sırf yalnız yaşayan bir iş kadınıyım diye... bana saygısızlık edebileceğinizi sanmayın.
Ne croyez pas pouvoir prendre des libertés, seulement parce que je suis une femme vivant seule.
Bu küçük saygısız haliniz daha önce de dikkatimi çekmişti kaptan.
J'avais déjà noté un léger manque de respect de votre part.
Yalnız olduğumuzu söyleyerek gösterdiğim saygısızlıktan dolayı beni bağışla.
Excusez-moi. Je me permets de dire seuls, avec ton père.
Sus, saygısız!
Dis donc, insolente!
Korkarım saygısızca rahatsız ettik.
Notre indiscrétion trouble ton repos.
Bu davranışınızı bir saygısızlık saymam gerek, değil mi?
Ne devrais-je pas prendre cela pour un affront?
Ne? Söylediklerine dikkat et, saygısız.
Retire ce que tu viens de dire.
"hiçe sayarak, kendini ordunun üstünde sayan, harp divanını küçümseyen, ordu mensuplarını hedef alan küçük düşürücü ve saygısız, açıklamalarda bulunmakla suçlanmaktadır."
"à la discipline militaire, et qu'il a, de fait, jeté le discrédit sur l'armée." "Enfin, que l'accusé a fait à la presse " une déclaration méprisante et irrespectueuse à l'égard de l'administration du ministère de la Guerre. "
Dünya hızla lanetleniyor çünkü küçük, saygısız çocuklar her yerde karşımıza çıkıyor.
Le monde court à la damnation... à cause de ces arrogants qui fuient l'autorité de leurs aînés.
- Bayan Mills. - Saygısızlık etmek istemem ama TV departmanımız...
Avec tout le respect dû à notre service de télévision...
Böyle bir zamanda çok saygısız bir şey.
C'est indécent à un tel moment!
Sabrımızı bir kez daha zorlarsanız... mahkemeye saygısızlıktan cezalandırılırsınız.
Et si vous mettez encore la patience de la cour á l'épreuve, je vous infligerai un blâme.
Hangisi daha saygısız bilemiyorum. Manion mu, yoksa avukatı mı?
Je ne sais pas lequel est le plus insultant, de Manion ou de son avocat.
Albay Drummond, yarın sabah 10 : 00'da mahkemeye saygısızlıktan neden suçlanmamanız gerektiğini açıklamanızı emrediyorum.
Je vous ordonne de me donner des raisons demain matin à 10 heures de ne pas vous accuser d'outrage à la Cour.
Siz tam bir bayan saygısızsınız, değil mi?
Tu es bien impertinente!
Siz benden bir şey istiyorsanız... ben de sizden bir şey istediğimi söylemezsem... kendi vicdanıma karşı saygısızlık etmiş olurum.
Si vous voulez quelque chose de moi... je manquerais de respect pour ma propre conscience... si je n'exigeais en retour quelque chose de vous.
Saygısız olmak istemem ama pek iyi hüküm veremiyorsunuz.
Pardonnez-moi, mais vous êtes mal placé pour dire ça.
Saygısız köpek!
Insolent!
Saygısız mısın, çatlak mı bilemiyorum.
Je ne saurais dire si vous êtes mal élevé ou seulement idiot.
Amacımız saygısızlık değil, efendim.
Nous ne voulons pas paraître impertinents, monsieur. Mais ce qui est juste est juste.
Ve sonunda babamızın mezarına yaptığı saygısızlık.
Ie chat dans le mur... et finalement, la profanation... de la tombe de notre père.
Seni saygısız piç kurusu!
Pour qui se prend-il?
George'a saygısızlık etmek istemem, ama geleneksel bir balo bu. Elbette, konuklarınızı düşünmelisiniz.
Je regrette pour George mais il était annoncé et vous devez penser à vos hôtes.
Seni kaba, saygısız, egoist manyak.
Espèce d'égocentrique malpoli!
Aksine, kaba, saygısız, terbiyesiz ve kendini beğenmiş biri.
Au contraire. Il est grossier, irrespectueux, égocentrique et malpoli.
Ben zaten o bahçelerindeki beyaz ördek süslerinden hep şüphelenmiştim. Sevgilim, bazı insanların güzellik anlayışı sapkın oluyor. Bu tür saygısız davranışlar ailede başlar.
Hélas, David Levy n'est plus de ce monde, mais c'était le producteur, et un jour, à Manhattan, en passant devant une librairie, il a aperçu un livre de Charlie en vitrine, où on pouvait voir la "famille",
Seni saygısız.
- Impertinent!
- Ne hoşuma gidiyor kaptan? Üst rütbeler hakkında saygısız konuşmam. Elbette.
Que je parle sans respect du haut commandement?
"İtaatsiz, " Saygısız... " ve bir düzenbaz...
Indiscipliné, insolent, escroc, peut-être tendances criminelles.
Küstah, saygısız, gaddar ve kibirlisin ki senin için pek de zor olmamalı.
Vous êtes arrogant, grossier, brutal, suffisant, ce qui devrait être facile pour vous.
Lütfen dün adamlarınıza karşı saygısız davranışımı bağışlayın.
Pardonnez mon comportement insolent avec vos hommes hier.
Mukaddesata saygısızlığınız hiç bitmez mi?
Votre sacrilège est-il sans fin?
Lampherlara yıllardır saygı duyuldu ve kasabanın paraya sıkıştığımızı öğrenmesine müsaade edemem.
Notre nom est respecté. Je ne peux pas avouer notre gêne.
Bu kızım, ki dikkatinizi çekerim bana olan saygısına, bağlılığına, bana şunu verdi. Buyurun dinleyin ve kararınızı verin.
Par obéissance, elle m'a remis cette lettre.
- Saygı duyarlardı. Güçlü Samson sıradan bir hırsız olmadan önce.
Ils le respectaient, avant que le puissant Samson ne devienne un vulgaire voleur.
Siz kendine saygısı olan bir adamsınız bay Flusky.
Vous avez de l'amour-propre.
Bir grup moda düşkünü kız ve acemi zamparaya Hawthorne, Whitman ve Poe'ya saygıyı aşılamaya çalışıyorum.
J'essaie d'inculquer à un tas de lolitas et de bébés don Juan un goût pour Hawthorne, Whitman et Poe.
- Yapma MacRoberts, gururuna saygılıyım ama, Beni de küçümseme. Tobruk denen şu küçük sıçan deliğinde durup yolumu kesiyor olsaydınız
- MacRoberts, je respecte votre fierté quant à ce trou à rats qu'est Tobrouk, mais ne m'insultez pas en me disant que s'il se trouvait sur mon chemin, je ne le pulvériserais pas.
Komutanım ben onlara saygı sınırları çerçevesinde..... bazı tiplerin aramızı bozduğunu söyledim.
Sauf votre respect, je vous ferais remarquer que cette fois, ce n'est pas moi qui suis bouché.
Mısır halkı Bugün burada kahraman şehitlerimize saygılarımızı sunmak için buluştuk.
Peuple d'Egypte! Nous sommes ici pour rendre un dernier hommage à nos héros.
Ama asla birinci sınıf bir yazar veya insan olamayacaksınız. İnsanlara karşı şefkat ve saygı...
Mais vous ne serez jamais un être humain... avant d'avoir appris à respecter les faiblesses des...
Daha çok saygı duymalısınız, bayım.
Vous lui devez le respect, mon gars.
Seninle çıkan bir genç kız artık sıradan bir kız olmaz. Saygıdeğer bir kız bile.
Une jeune fille vue avec vous n'est déjà plus ordinaire... ni même une jeune fille tout court.
Yasalara saygılı bir vatandaşım. Dişlerimi günde üç defa fırçalarım ve hız sınırlarını asla ihlal etmem.
Je suis un bon citoyen : je me brosse les dents après chaque repas et je respecte les limitations de vitesse.
Onların yaşam tarzı bu, ve buna saygı duymalısınız.
Ils sont comme ça, respectez leurs coutumes.
Taktik anlayışınızı, cesaretinizi en derin saygılarımızla selamlıyoruz.
Votre bravoure et votre stratégie méritent toute notre admiration.
Sırf ayrı taraflarda olmamızın ona daha az hayran olduğum ya da daha az saygı duyduğum anlamına gelmediğini ona söyleyin.
Dites-lui que même si je suis dans le camp adverse, j'ai toujours de l'estime et de la considération pour lui.
Raymond'ımız dış görünüşü normal, çalışkan, ağırbaşlı ve toplumun saygıdeğer bir üyesi olarak kalacak.
Notre Raymond restera un individu d'apparence normale, productif, sobre et respecté de la société.
Sizler daha saygın bir biçimde davranmalısınız.
Essayez d'être plus présentables.
Boston'ın saygın vatandaşlarından biri olurdun. Ama yanlış yola saptın ve ne oldu? Liverpoollu yalnız yaşlı bir adamsın.
Tu serais un vieux Bostonien respecté et te voilà, petit vieux solitaire à Liverpool
Şeik Osman, Hartum'un en saygın vatandaşısınız.
- Nous sommes enfermés. Cheik Osman, vous êtes le citoyen le plus respecté de Khartoum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]