Sen verdin tradutor Francês
1,919 parallel translation
Onlara sen verdin bu fikri.
Tu la leur as vendue!
Etiketler için bana parayı sen verdin.
Tu m'as donné l'argent des coupons!
D'Haranlara bu isimleri sen verdin.
Tu as donné ces noms aux D'Harans.
Bunu o zaman sen verdin Bette.
Tu m'as ouvert la voie, vraiment.
Onu bana sen verdin.
Tu me l'as donnée. Non.
O isimleri bana sen verdin, Felix!
Tu m'as donné les noms, Felix!
- Aisha Ward'u bize sen verdin.
- Tu as laissé tomber Aïsha Ward.
Bu yeni malzemelerle hazırlanmış bir füzenin planları. Bunu gizlilik içinde geliştirme emrini sen verdin.
Sur vos ordres, j'ai mis au point, en secret, les plans d'un missile d'un tout nouveau genre.
Sen tüm bunlara karşı çok mücadele verdin.
Tu t'es battue contre tout ça.
- Bu araç için federal tutuklama emrini sen mi verdin?
Tu as demandé un mandat d'arrêt fédéral pour ce véhicule?
Onun hayatı için sana güvendim, ve sen onun ölmesine izin verdin?
Je vous ai confié sa vie, et vous l'avez laissée mourir?
Aslında arkadaş bulmaktan artık vazgeçmiştim ama sonra o ev teşhirinde sen ortaya çıkıverdin, ve kaynaştık ve Rush repertuarının 3 te 1 ini bitirdikte sonra, işte bu haldeyiz.
J'avais abandonné l'idée de rencontrer quelqu'un, puis tu es venu à la visite libre, le courant est passé entre nous, et après avoir joué presque toutes les chansons de Rush, nous y voilà.
Sen Sydney'e borç para mı verdin?
Tu as prêté de l'argent à Sydney?
Sen de onu ezmeye karar verdin.
Vous avez donc décidé de le renverser.
Mühendis olmasına sen karar verdin.
Tu avais décidé qu'il serait un ingénieur.
İkinize de bana şaka yazmanızı söyledim ve sen yazmamaya karar verdin.
Je voulais des blagues de vous deux, mais tu as refusé.
Sen neden o kadar az olduğu halde suyunu bana verdin?
Pourquoi donner de l'eau quand on en a si peu?
Sen bana bir söz verdin ama sonrasında ortadan kayboldun.
Tu as promis de venir et on ne t'a pas vu
Neye dayanarak ona söz verdin sen?
Pourquoi tu leur as promis? Je ne peux pas l'amener
Obama'ya bile oy verdin mi sen?
Vous avez bien voté pour Obama?
Sen Nader'a oy verdin!
Tu as voté Nader!
- Sen bir dene de. - Bu yüzden kararını verdin.
Oh mon Dieu.
Ve sen de gitmesine izin verdin?
Et vous l'avez laissé partir.
Ama sen sana saygısızlık yapıyor gibi hissettin ve böyle tepki verdin.
Mais vous avez vu ça comme de l'irrespect et avez réagi en conséquence.
Peki sen buna nasıl cevap verdin?
- Et quelle a été votre réponse?
Sen gitmeye karar verdin mi?
Vous avez décidé de partir?
O senin için değerli olan bir şey aldı, sen de aynı şekilde karşılık verdin.
Il vous a pris ce à quoi vous teniez, vous avez fait pareil.
Evini aramamız için sen de imzalı izin verdin.
Le consentement que vous avez signé concernait aussi votre maison.
Sen bana "sen yalnızsın, ben yalnızım" ı verdin.
Tu m'as dit "Je suis seul, tu est seul".
Karşılığında sen ne verdin?
Oui? Et qu'est ce que tu lui as donné en échange?
Sen bana kendi t-shirtini verdin.
Toi, donne moi ton t-shirt
Tüm ekibi bayılttı ve sen onun gitmesine izin verdin.
Il a fait tomber toute notre équipe, et tu l'as laissé partir.
Ve biz de tesadüfen gerçekleşen olaylardan anlam çıkarttığımız için sen de bir daha o kadar vurdumduymaz olmamaya karar verdin.
Et comme on cherche toujours à donner un sens à tout, tu as décidé de ne plus être négligent.
Tek bir çekmece kıyafetin bir çekmece fazla geldiğine karar verdin fakat ona söyleyecek cesaretin yok, bu yüzden sen de gerçekten ayrılmak yerine, duygusal olarak ayrılıyorsun.
Vous lui avez laissé un tiroir, mais c'était déjà trop, et vous n'avez pas le cran de lui dire. Alors vous fuyez affectivement au lieu de fuir à toutes jambes.
Sen bana gömleğimi geri verdin, ben ise aldığımı vermedim. O yüzden.
Tu m'avais rendu ma chemise et je n'avais pas rendu la tienne.
Sen sad - - Sen sadece kendininkine bir isim verdin.
Tu as simplement donné un nom à la tienne.
- Sen de bana söz verdin.
- J'avais ta parole.
- ama sen Darby'ye izin verdin. - Ben kimseye izin vermedim!
- J'ai rien laissé faire!
Ona sen rüşvet verdin.
Vous avez détruit sa vie.
Sen kararını verdin.
T'as pris ta décision.
Sen kararını verdin.
C'est toi qui as appelé.
Çocuk ve Aile Hizmetlerine sen haber verdin.
Elle était censée me tuer.
Ve sen, neye, onu kurtarabileceğine mi karar verdin?
Et tu as décidé, quoi? Que tu allais le sauver?
Sen durumu fark edince adamın işini bitirmeye karar verdin!
Quand vous avez découvert ce qu'il savait, vous avez décidé de prendre les choses en main.
Sen ise onlara kendi şarkılarından birini verdin.
Vous avez chanté une de vos chansons.
Sen... Yalan söyleyebilmesi için ilaç mı verdin?
Vous l'avez droguée pour qu'elle mente?
Denize tek başına gitmesine sen izin verdin!
Tu l'as laissé seul au bord de l'eau!
Sen gerçekten ona değer verdin, öyle mi?
Vous aviez vraiment des sentiments pour lui.
Kararını verdin sen, Saygı duyuyoruz.
Tu as pris ta décision et on la respecte.
Sen de kendini uyuşturuculara, alkole, pornoya kokain çekmeye adam satmaya kavgalara alemlere ve karanlığa verdin.
Tu t'es rabattu sur les drogues, l'alcool, la pornographie, le trafic de cocaïne avec O.J., la traite des blanches, les combats de chiens suivis d'orgies. T'as connu l'enfer.
Şey, sen arama emrini verdin, Pope bildirimi yaptı.
Tu t'es servi du mandat, Pope a fait la notification.
verdin mi 17
verdin 23
sen ve ben 703
sen varsın 46
sen var ya 26
sen ve ben mi 22
sen ve sen 59
sen ve o 27
sen ve 22
verdin 23
sen ve ben 703
sen varsın 46
sen var ya 26
sen ve ben mi 22
sen ve sen 59
sen ve o 27
sen ve 22