English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Seçim sizin

Seçim sizin tradutor Francês

184 parallel translation
Seçim sizin.
Faites votre choix.
Tamam, kızlar seçim sizin ya eve dönersiniz ya da cezaevine!
Vous avez le choix, les filles : rentrer chez vous ou aller en prison.
Seçim sizin. Senin yaşında birinin sarhoş olmak için böyle bir yeri seçmesi çok garip.
Pour quelqu'un qui devrait en savoir long, drôle d'endroit pour te soûler.
Seçim sizin.
Le choix vous appartient :
Seçim sizin.
Le choix vous appartient.
Evet beyler, seçim sizin.
Eh bien, messieurs, vous avez le choix.
Seçim sizin.
Servez-vous.
Froeger ailesi, meydan okuyan siz olduğunuza göre ilk seçim sizin.
Famille Froeger, étant les challengers, à vous de choisir.
Seçim sizin.
A vous de choisir.
Seçim sizin.
Vous choisissez.
Seçim sizin.
Le choix t'appartient :
Seçim sizin.
A vous!
Seçim sizin ama hemen yapın.
Choisissez, mais maintenant.
Seçim sizin.
Tu as le choix.
Ya istasyonu teslim et ya da ben zorla alacağım. seçim sizin.
Si vous voulez reconquérir cette station, vous êtes libre d'essayer.
Seçim sizin.
C'est à vous de choisir.
Seçim sizin.
A vous de choisir :
Seçim sizin.
À vous de voir.
Seçim sizin.
À vous de choisir.
Seçim sizin.
C'est votre problème.
Seçim sizin.
A toi de voir.
Seçim sizin.
Vous choisissez quoi?
Seçim sizin Bay ve Bayan Kent.
C'est à vous de choisir.
Seçim sizin hanımlar. Başkalarının sizden beklediği şeylere uyarsınız ya da... Biliyorum.
A vous de choisir... entre vous conformer à ce qu'on attend de vous... ou être...
Seçim sizin.
Choisissez.
Seçim sizin.
Le choix est entre vos mains.
Hala harika şeyler yapabilirsiniz. Ya da polis telsizini dinlersiniz. Seçim sizin.
Vous pouvez mettre à profit votre talent... ou continuer d'espionner la fréquence radio de la police.
Ben büyüyü hazırlayacağım. Seçim sizin.
Je vais préparer le sort.
İster gönüllü verirsiniz ister mahkeme kararıyla seçim sizin.
Volontairement ou sur mandat, à vous de voir.
Hepsinden sonra, bu seçim oyunu sizin hatanız, benim değil.
Mais c'est la faute de votre élection.
Sizin yollarınız açık ve geniş - seçim yapmak zorundasınız!
Toutes les voies vous sont ouvertes! Vous n'avez qu'à choisir!
Ben sizin tarifinizdeki o akıllı kadın değilim. Yalnızlık benim için hâlâ en iyi seçim.
Et n'ayant pas la sagesse dont vous parliez, la solitude m'a paru le meilleur parti.
Eğer kabul ederseniz sizin göreviniz Bay Briggs, seçimdeki tezgahı bozup halkın oylarının seçim sonuçlarına dürüst şekilde yansımasını sağlamak.
M. Briggs, votre mission, si vous l'acceptez, sera d'assurer une élection démocratique qui reflète le vote du peuple.
Seçim sizin.
Hé les filles, votre tour.
Seçim hakkı sizin. Ortada çok para var.
Vous êtes libre, mais c'est une grosse somme.
Seçim zamanı geldi... muhtemelen sizin reform çalışmalarınız için oy verebilirler... fakat bu sadece bir reflekstir.
Aux élections, s'ils votent pour la réforme des Prisons... c'est par pur réflexe.
Sizin seçim hakkınız yok.
Venez. Vous n'avez pas le choix.
Seçim sizin.
- Energie.
Benim, eğer sizin tarih kitaplarınızda yazandan farklı bir seçim yaparsam, geçmişinizin düzeltilemeyecek bir şekilde değişeceğine, inanmamı istiyorsunuz.
Vous voulez me faire croire que si je fais un choix autre que celui qui apparaît dans vos livres d'histoire, votre passé sera irrévocablement changé.
Seçim sizin.
Au choix.
Seçim sizin.
Choisis.
Diğer taraftan ben oy vermemiş olan ben oy vermemiş olan ben hatta aslında seçim günü evinden bile ayrılmamış olan ben hiçbir şekilde bu insanların yaptıklarından sorumlu değilim ve benimle hiçbir alakası olmayan sizin yarattığınız bela hakkında canımın istediği kadar şikayet edebilirim.
Moi, d'un autre coté, qui n'a pas voté, qui n'a pas voté, qui en réalité n'est même pas sorti de chez lui le jour de l'élection je ne suis en rien responsable de ce que ces gens ont fait et j'ai tout le droit de me plaindre aussi fort que je le voudrais à propos du bordel que vous créez.
- Mark, bu daha iyiyse... - Seçim sizin.
- Mark, s'il vaut mieux...
- Bu sizin yaptığınız bir seçim miydi?
C'était un choix.
Güzel. O zaman benim adamla sizin ucube arasında seçim yapma şansı olacak.
Elle aura le choix entre mon mec et votre taré
Yani bence oyunculuk kariyeri, sizin için doğru bir seçim değil.
[UNCUT] A mon avis, le métier d'acteur n'est pas un bon choix pour vous.
Ve, genç bayan..... bunu kaybetmeye hazırım, böylece... sen ve senin gibiler benimle savaşabilsin benim temsil ettiğim ve sizin savunduklarınız arasında seçim yapabilsin.
Et je dirai même plus : aujourd'hui comme hier, je suis prêt à tout perdre dans le seul but que vous puissiez me combattre. Choisir entre ce que je représente et ce que vous défendez.
Ama eğer onlarla sizin aranızda seçim yapmak zorunda kalırsam...
Mais si on doit faire un choix entre nous et eux...
Başkan Yardımcısı sizin seçim kampanyanızda zafer kazanmanız için finansal destek buldu.
Le vice-président a contribué à financer votre victoire.
O dedi ki ; bir anlaşma varmış savcılıkla ve... ve hakimlerle F.R.A.T sunduğu davalar hakkında, buna göre... el konulan nakit para "Daha iyi Edison" vakfına aktarılıyormuş, sizin için, bir nevi seçim fonu olarak.
Il a dit que le procureur et les juges s'étaient mis d'accord concernant les poursuites dans l'affaire liée à l'U.S. Que du liquide pris à des suspects a fini dans Edison, Ville Propre en tant que fonds occulte pour financer ta campagne.
Sizin kararınız, onun seçim aşamasına kalıp kalmayacağını belirleyecek. "
La décision que vous prendrez décidera si Julio Quintana continue ou non le processus de sélection. "

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]