English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Silahı al

Silahı al tradutor Francês

1,724 parallel translation
O silahı alın ve ateş edin dedim.
Prenez cette arme et tirez.
Ya o silahı alır beni vurursun ya da odana çekilir ve son 30 yıldır tanıdığım bir adam gibi davranmaya başlayana kadar orada kalırsın.
tue-moi, si tu veux. Ou reste cloîtré dans tes quartiers tant que tu n'es pas redevenu l'homme que j'ai connu.
Silahı al.
Ramasse le flingue.
Bu silahı alıp, şu bölmeye koyacağım.
Je vais prendre cette arme et je vais la mettre dans cette ouverture.
Silahı al ve beynini dağıt.
Alors prends ce flingue et descends-le.
Er Kurugi, bu silahı al ve teröristi öldür.
Soldat Kururugi, exécute ce terroriste.
Silahı al!
Prenez l'arme!
Lanet olası silahı al!
Son foutu flingue!
Mazour, silahı al!
Mazour, reprends le fusil!
Silahımı alıp kaçtı,...
Il s'est enfui, il a pris mon arme...
Ba'al'ın gerçekten ortaya çıkarabileceğini mi, şu silahın nerede olduğunu?
Vous pensez vraiment que Ba'al a un moyen de trouver l'emplacement de cette arme?
Masa başı göreve alınacaksın. Silahın ve rozetin olmayacak.
Tu seras assigné à un bureau, Pas de flingue, pas de plaque.
Anlayamadığım, neden bir silah alıp diğer öğrencileri vurmaya başlamış?
Des problème de discipline... Enfin, pourquoi prendre un flingue et tuer d'autres gamins?
Yani silahı Merlin'den alıp saklanmaya gitmiş.
Donc, elle a pris l'arme à Merlin et l'a cachée.
Silahımı al Nicole.
Prenez mon arme, Nicole.
Merlin yükseldiği zaman elde ettiği bütün bilgiyi alıkoydu, güçleri de dahil, yükselmiş varlıkları yok edebilecek bir silah yaratmakta kullandığı bilgi ve güçleri.
Merlin a gardé tout le savoir qu'il avait acquis en s'élevant ainsi que de nombreux pouvoirs, savoir et pouvoirs qu'il a utilisés pour créer une arme capable d'exterminer des êtres élevés.
Silahın olağan şarjörü 5 mermi alır.
Mais je peux te dire qu'un magasin normal de 308 comporte 5 munitions.
Kristal tablasını çıkarıyorsunuz, Çoğalıcı silahından kristali alıyorsunuz, sağdan üçüncüye yerleştiriyorsunuz.
Vous faites sortir le tiroir des cristaux, vous prenez le cristal du FAR, vous le mettez dans le 3ème emplacement en partant de la droite.
... ama sana verecek silahım yok. Bunu al.
Mais je n'ai pas d'arme à vous donner.
Kayıp yüzük bölümü. İnanıyorum ki, onbeş yaşındayken Kuzey Afrikada silah altına alındım.
J'ai été recruté en Afrique du Nord à 15 ans.
- Silahı bırak. Cannoli'yi al.
- Laisse le flingue, prends les cannoli.
Buraya gel. Al şunu. - Silah!
Alors prends ça.
Merkez, zaten benim çalışma şeklime takmış durumda. Bir dahaki sefere eline silah alıp, olay yerine benimle birlikte gelsinler o zaman.
Si le QG n'est pas content, qu'ils viennent sur le terrain.
Silahı bırak. Güvenlikçinin silahını alıp onu ayaklığa kelepçeliyor.
Il désarme le vigile et le menotte à la table.
Philoctetes, Truva savaşında silah altına alınan bir okçuydu.
Philoctetes était un archer, recruté pendant la Guerre de Troie.
Tosh, silah odasında ne varsa al.
Tosh, prends tout ce que tu peux dans à l'armurerie.
Silahın, sersemletmeye alındı mı?
Votre arme est réglée sur, paralysie?
Doğru mu anlıyorum? Arabanda kelepçeli bir mahkumla giderken, hernasılsa birden... üzerinden uzanıyor ve silahını alıyor.
Donc, pour être sûr que j'ai bien compris, vous étiez au volant, seul avec un prisonnier menoté, et il a réussi à passer votre thorax et attraper votre arme.
Fakat silah kullanmak Mustafa gibi biri için alışkanlık, değil mi?
C'est naturel pour Mustafa, d'utiliser une arme, hein?
Silahımı ve rozetimi al, ben de normal bir vatandaşım.
Retire moi mon flingue et ma plaque, je suis comme tout le monde.
Eline daha önce silah almamış bir adam var, bir ahıra nişan alıyor ve ateş ediyor.
Un type qui n'a jamais tenu d'arme à feu auparavant, il vise le centre d'une cible, et tire.
Bir geyik silahını alıyor ve kendini vuruyor, daha sonra arabanın üstüne kendini bağlıyor. onu eve götürüp, yemen lazım.
Si un chevreuil prend ton fusil, se tire dessus, et grimpe sur la galerie de ta voiture, tu es en droit de l'emmener chez toi et de le manger.
Çıkarken silah deposundan silahlarınızı alın.
Passez à l'armurerie en sortant.
İnsanları uzaydan hedef alıp suikast yapabilecek bir lazer silah mesela.
Un genre de canon laser qui pourrait tuer les gens depuis l'espace, par exemple.
- Böylece cinayet silahını tespit eder, mümkünse ateş eden kişinin izini yaptığı silah alışverişinden bulabiliriz.
Nous pourrons identifier l'arme du crime, et peut-être le relier au tireur grâce à un armurier. A quoi pense-tu, Mac?
Minh'in 38'liği, Nevada silah mağazasından geçen ay satın alınan üç taneden bir tanesi. Satın alan kişi, sahte kimlik kullanmış.
Le.38 de Minh faisait partie d'un lot de 3 acheté dans un magasin du Nevada, le mois dernier.
Bir karaborsacı, bir alıcıyı silah mağazasına gönderiyor. Sahte kimlikle, tabi ki.
Alors un vendeur au marché noir, envoie un acheteur dans un magasin d'armes,
Ve alıcı yasal olarak birkaç tane silah satın alıyor...
Voilà, et ici, avec une fausse identité. Et l'acheteur se procure les armes légalement...
Britanya'nın en yeni silahı Knightmare Frame'lere karşı koyamayan Japonya, yenildi ve özgürlüğü, hakları, onuru ve de ismi elinden alındı.
Face à la nouvelle arme de Britannia, les Knightmare Frames, le Japon ne tint pas un mois, et perdit sa liberté, ses traditions, ses droits, sa fierté... et son nom.
al silahını.
Tiens ton pistolet.
Bana silah fırlattı, neden ifadem alınmıyor?
Il a lancé le flingue sur moi, pourquoi ne prenez-vous ma déposition?
- Silahını al!
- Prends son flingue!
Çabuk, silahını alın.
Allez, prends son fusil, là.
Bana bak, sana yüzük aldıysa ben de silah alırım.
Papa...
Çift hayat yaşayan 50 milyon dolarlık bir silah olduğunu gözönüne alırsak biraz geri kafalı değil misin?
Tu trouves pas cette indignation un peu hypocrite compte tenu du fait que t'es une arme à 50 M $ - vivant une double vie?
Polisin silahını elinden alıp, adamı arabasının bagajında birkaç saat gezintiye de çıkarmıştım.
J'ai aussi réussi à le désarmer et je l'ai promené dans le coffre de sa voiture pendant quelques heures.
Saat parasının bizim payımızla birkaç silah alıp, size katılmamıza ne dersiniz?
Vous accepteriez d'acheter 2 flingues de plus avec nos parts du butin et qu'on vous accompagne?
O adamı herhangi biride tutabilir ve boğuşarak silahını alıp bir çok kişinin ölmesini engelleyebilirdi.
N'importe qui aurait pu tacler ce type et le désarmer... pour éviter une tuerie.
Az önce nişanlını sokaktaki bir adamdan silah satın alırken gördüm.
Je viens de voir votre fiancé acheter une arme à un type dans la rue.
Silahımı alıyorum.
Je sors le fusil.
Gerek yoktu. Silah kaçakçısının kokusunu alırım. Onlar da benden.
Pas besoin.Je sais reconnaître un trafiquant d'armes.Je suis experte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]