Siz değilsiniz tradutor Francês
1,501 parallel translation
Evin tek J. Lo'ları siz değilsiniz.
Hé, vous savez que vous n'êtes pas les seules J-Lo de la maison.
Buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler, ama aradığımız siz değilsiniz.
Merci d'être passés, mais vous n'êtes vraiment pas ce que nous cherchons.
Burada konaklayan ilk kişi siz değilsiniz.
Vous n'êtes pas le premier à dormir ici.
Sorun siz değilsiniz.
"C'est Shell le problème, pas vous"
Sorumlusu siz değilsiniz.
Vous n'êtes pas responsable
İstedikleri siz değilsiniz.
Ce n'est pas vous qu'ils veulent!
Alınmayın ama, yatmaya giderken CNN izleyip, kalktığında MTV kuşağından birisi olarak uyanan siz değilsiniz.
Général, sans vous offenser, vous n'êtes pas celui qui va se coucher en regardant CNN et se lève en faisant partie de la génération MTV.
Tüm saygımla, Jonas Quinn, merak ettiğim siz değilsiniz, aradığınız şey.
Ce qui m'intrigue, c'est plutôt ce que vous cherchez.
- Çocuklar, sevmediğim siz değilsiniz.
- Je vous aime bien tous les deux.
Burada oturan tek bir fahişe var ve o kesinlikle siz değilsiniz.
Il n'y a qu'une putain, ici et ce n'est vraiment pas vous.
Artık yetkili siz değilsiniz General!
Général Fromm, vous n'avez plus d'ordres à donner.
Siz bizim guruptan değilsiniz?
- Vous n'êtes pas de notre groupe?
Bay Turner, siz bir asker değilsiniz denizci de değilsiniz.
M. Turner, vous n'êtes pas un militaire, vous n'êtes pas un marin.
Dinleyin, normal çocuklar biraz gevşemek için deli olurlardı, Ama siz öyle değilsiniz. Çünkü normal değilsiniz.
Maintenant écoutez, des enfants normaux auraient été heureux de rien faire, mais pas vous, car vous n'êtes pas ordinaires.
Siz kardeş değilsiniz.
Vous n'êtes pas frères, vous...
İkinizin arasında yaş farkı var. Öyleyse siz okul arkadaşı değilsiniz?
Il y a une grande différence d'âge entre vous deux.
Siz değilsiniz sanki!
Je ne vous aime pas!
Ama siz onların işine dahil değilsiniz.
Mais ça ne vous concerne pas. Ne vous inquiétez pas.
- Şovumuz. Siz bir şey yapmak zorunda değilsiniz.
Nous trois?
Siz aynasız değilsiniz, değil mi?
Vous n'êtes pas des poulets, hein?
Bu özel bir parti ve siz davetli değilsiniz.
C'est une réception privée. - ll vaudrait mieux partir.
Siz de bunun için burada değilsiniz.
Mais ce n'est pas pour ça que je suis ici, vous non plus.
Siz de fena değilsiniz.
Vous vous débrouillez bien aussi.
Ve siz de onlar kadar bile iyi değilsiniz.
Et vous êtes loin d'être aussi bons.
Siz süper kahraman değilsiniz!
Vous n'êtes pas des super héros.
- Siz niye namazda değilsiniz?
Vous ne priez pas?
Kürtaja karşı olanlar sadece siz Katolikler değilsiniz.
Il n'y a pas que les Catholiques qui sont contre l'avortement.
- Siz havayolları pilotu değilsiniz.
- Vous n'êtes pas pilotes aériens.
Siz çocuklar ne hakkında konuştuğunuzun bile farkında değilsiniz!
Vous ne savez pas de quoi vous parlez.
Size söyledim, siz polis falan değilsiniz, ne fark eder ki?
Je vous le dirai pas. Quelle importance, d'abord?
Siz onların umurlarında bile değilsiniz.
Ils se fichent pas mal de vous.
Üzgünüm. Siz katılamazsınız. Özürlü değilsiniz.
Je suis bête, vous pouvez pas, vous êtes valides.
üzgünüm, Bayan Druse siz bir doktor değilsiniz.
Je suis désolée, Mme. Druse, vous n'êtes pas docteur.
Siz Amelia gibi değilsiniz Bayan Crawley.
Vous n'êtes pas comme Amelia, Mme Crawley.
Siz bu değilsiniz.
Ça ne dit pas qui vous êtes.
- Size söylüyorum. Siz gerçek değilsiniz!
Vous n'êtes pas réels!
Ve siz umurumda değilsiniz.
Et je me fous de ce qui vous arrive, à toi et Cynthia.
Burası orman değil. Ve siz özel birim suikastçıları da değilsiniz!
C'est pas la jungle, ici, et vous n'êtes pas des tueurs des Forces Spéciales.
Bay Charles siz tedavi ettiğim ilk eroin bağımlısı ünlü kişi değilsiniz.
M. Charles, de nombreux drogués célèbres se sont succédés. Drogués?
İpotek onu üzerine ve siz evli değilsiniz.
Le crédit est à son nom et vous n'êtes pas mariés.
Sen çok karamsarsın, ve siz çok karamsar değilsiniz.
Tu es trop sombre, vous pas assez.
- Bay Stand, siz listede değilsiniz.
Davy, voyons...
Gölgeden başka bir şey değilsiniz siz!
Vous n'êtes que l'ombre de ce que vous étiez.
Ama siz o... çocukları, henüz... Gladius'la dövüşmeye layık değilsiniz.
Mais vous n'êtes pas encore dignes de vous battre avec un gladius.
Siz Spud ve Cherri değilsiniz!
C'est pas vous. Vous êtes trop maigres!
Siz yalancı değilsiniz. Kaçıksınız.
Vous n'êtes pas des menteurs, vous êtes... des dingues!
- Siz başarılı bir yalancı değilsiniz, Bay Weyland.
- Vous n'êtes pas un bon menteur, M. Weyland.
Siz buraya ait değilsiniz, sikte çalışmanız lazım!
Vous devriez être dans un cirque, pas ici!
Ama sanırım siz buna talip değilsiniz.
Mais vous ne la voulez pas ainsi.
Siz benim insanlarım değilsiniz, sadece bir avuç fanatiksiniz.
Vous n'êtes pas mon peuple. Vous êtes des fanatiques.
Yani... siz gerçekten onun arkadaşı değilsiniz.
Alors... tu n'es pas vraiment amie avec elle.
değilsiniz 26
siz de 205
siz devam edin 102
siz de kimsiniz 130
siz de gelin 26
siz de mi 32
siz doktor musunuz 18
siz dr 34
siz delisiniz 52
siz de öyle 62
siz de 205
siz devam edin 102
siz de kimsiniz 130
siz de gelin 26
siz de mi 32
siz doktor musunuz 18
siz dr 34
siz delisiniz 52
siz de öyle 62