English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ T ] / Tanık sizin

Tanık sizin tradutor Francês

216 parallel translation
- Tanık sizin, Bay Robie.
- À vous le témoin.
- Tanık sizin.
- À vous le témoin.
- Tanık sizin.
- Votre témoin.
Tanık sizin Bay Bannister.
Il est à vous, M. Bannister.
Tanık sizin Bay Bannister.
Le témoin est à vous, M. Bannister.
Teşekkür ederim senatör. Tanık sizin.
Merci, monsieur le député.
Tanık sizin efendim.
À vous, Colonel.
Fotoğraflar incelemeleri için savunma makamına da sunulmuştur. Kanıt olarak kabul edilmelerini talep ederiz. Tanık sizin.
Les photographies sont á la disposition de la défense, et je demande qu'elles soient admises comme indice.
- Tanık sizin.
- Le témoin est á vous.
Tanık sizin.
Je vous laisse le témoin.
Tanık sizin.
Le témoin est á vous.
Tanık sizin Bay Biegler.
A vous.
Tanık sizin.
A vous.
Tanık sizin Bay Dancer.
Le témoin est á vous.
Tanık sizin.
A vous la parole.
Tanık sizin Bay Biegler.
A vous la parole.
Tanık sizin, bayım.
Le témoin est à vous.
- Hepsi bu, Bayan Beecher. - Tanık sizin, Teğmen Cantrell.
Le témoin est à vous, lieutenant Cantrell.
Tanık sizin, Bay Cantrell.
Le témoin est à vous, M. Cantrell.
Tanık sizin.
À vous, maître.
Tanık sizin Bayan Barnes.
Le témoin est á vous, Me Barnes.
Tanık sizin Bay Krasny.
Le témoin est á vous, M. Krasny.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç. Tanık sizin.
Plus de questions Votre Honneur, le témoin est à vous.
Tanık sizin, Bay Dodd.
Votre témoin, M. Dodd.
Dün gece, sizin hastama, onun da size olan ilgisine tanık oldum.
J'ai vu votre attirance pour ma patiente et son attirance pour vous.
Sizin de reddedemeyeceğiniz bir tanık getireceğim kendiniz, efendim.
En ce cas, je n'en citerai qu'un. Irréfutable! Vous-même!
O halde, cinayetle suçlanan bu adam, Bayan Hooper sizin de gözünüzle görüp tanıklık ettiğiniz üzere o Cumartesi öğleden sonra ve akşamında evde bulunan Frederick Garrett'ir, değil mi?
Cet homme, accusé de meurtre, est le même Frederick Garrett que vous jurez avoir vu chez lui ce jour-là?
Belki beni hatırlıyorsunuzdur. Bir duruşmada sizin için tanıklık yapmıştım.
J'étais témoin dans l'affaire du testament Borden.
Tanık sizin.
Le témoin est à vous.
Ta ki sizin küçük kızınızla tanışana kadar...
Jusqu'à ce que je rencontre votre fille.
- Tanık sizin.
- Le témoin est à vous.
Tanık sizin. Birkaç sorum olacak.
Quelques questions.
Sizin yüzünüz de çok tanıdık geliyor Bay Gubbins.
Votre visage m'est aussi familier, M. Gubbins.
Var sayılır, hele sizin gibi birkaç arkadaşı tanıklık ederse...
Des chances sérieuses. Avec des témoins de haute moralité comme vous.
Bu, sizin de bildiğiniz gibi, 225. maddenin 2. bendinde açıkça belirtilmiştir. Bu suçlamayı en fazla "kazara adam öldürme" şeklinde tanımlayabiliriz, çünkü cinayet olmadığı çok açık.
En vertu de l'article 225, paragraphe 2, l'accusé peut donc être qualifié de meurtrier, mais en aucun cas d'assassin, monsieur le procureur.
Tanık sizin, Atticus.
Le témoin est à vous, Atticus.
Sizin kadar şanslı olmayan tanıdıklarınızı kıskandırın!
Faites baver vos copines!
Kendimi sizin kızınız olarak tanıttım.
Ce n'est pas grave.
Ölüm bize çok tanıdık gelir. Sizin kadar korkmayız.
Nous sommes habitués à la mort, contrairement à vous.
Kocamın her zamanki dileği sizin, en yakın arkadaşının oğlunun bir gün kızımızla tanışmasıydı.
- Ce fut toujours le voeu de mon mari que vous, le fils de son plus cher ami, rencontriez un jour notre fille.
İnanır mısınız, biraderlerim ve tek dostlarım sizin sadık anlatıcınız kundaktaki savunmasız bir bebek gibi birden nerede olduğunu fark etti ve neden "evin" ona tanıdık geldiğini anladı.
Et le croirez-vous, ô mes frères et seuls amis? Voilà votre fidèle narrateur... porté sans défense, comme un poupon... et pigeant soudain où il était... et pourquoi "Home" lui avait paru familier.
Sizin gibi genç yiğitler derhal tanıştırılmalı zaten tanışmıştık!
Vous allez pouvoir faire connaissance.
Sizin gibi tanınmış bir kılıç ustası böyle yaparsa, diğerleri ne yapardı acaba?
Si le premier venu, sous prétexte de quelque talent, se conduit de la sorte, que deviendrait ce monde?
Orada sizin üstün hünerlerinize tanık oldum, Usta Ogami.
Là, j'étais témoin de vos grandes compétences, Maître Ogami.
Sizin gibi bir beyefendi nasıl önlükler, kuşaklar takar tanımadığı insanlarla el sıkışır, anlayamıyorum.
Je n'ai jamais compris que des gentlemen, comme vous... s'affublent de tabliers et serrent la main à de parfaits inconnus!
Sanırım tarih sizin için biraz tanıdık.
Je suppose que vous connaissez cette date.
Dört uzmanı tanık olarak dinledik. Buradaki herkesin duyduğu gibi söz konusu olan reklam... sizin izninizle yayınlanmış ve üstünde hiçbir değişiklik yapılmamış.
Nous avons entendu le témoignage de quatre experts, ici dans ce tribunal, pour le fait que la publicité en question a été autorisée par vous et n'a pas été modifiée d'aucune façon.
Yanında sizin tanıyacağınızı bildiğim kıyafetlerinden getirdim. Bu herkes için tatmin edici olacak.
On a apporté un accessoire lui appartenant que vous identifierez très facilement.
Sizin tanıdığınız birisi... benim hesabıma 400 dolarlık yemek yazdırmış.
Quelqu'un que vous connaissez a facturé un dîner de 400 $ sur mon compte.
Bir kez daha düşününce Trent, sizin bu ahlaki sorumluluğunuza tanık olmaktan onur duyacağız.
De quoi s'agit-il? Une étoile de Bynar est devenue supernova et ils ont mal calculé.
Cinayet mahalline gittim, sizin tanık ifadenizi dinledim.
Je suis allé sur les lieux du crime, j'ai entendu votre témoignage.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]