Tüm istediğim tradutor Francês
870 parallel translation
Biliyorum. Ama, Profesör, tüm istediğim Mina'yı bunların hepsinden uzaklaştırmak.
Je sais mais, professeur, je ne souhaite qu'éloigner Mina de tout ça.
Hayattan tüm istediğim bunlardı ve hepsine sahibim.
Je ne demande rien de plus.
Tüm istediğim bu.
Je n'en demande pas plus.
Tüm istediğim fazladan dört gün.
Je vous demande juste quatre jours.
Tüm istediğim iyi bir iş, iyi bir gelecek ve benimle karıma yetecek büyüklükte bir ev.
Tout ce que je veux, c'est un bon boulot et une maison pour ma femme et moi.
Tüm istediğim Geiger'ın Sternwoodlarla ne alıp, veremediğini öğrenmek.
Ce que je veux savoir, c'est ce que Geiger avait sur les Sternwood.
Tüm istediğim, iyi zamanlar.
M'amuser, voilà ce que je veux.
Tüm istediğim onun yaşaması ki savaş eşit olsun.
Je demande juste qu'elle vive pour que le combat soit juste.
Tüm istediğim bu.
Je ne demande rien de plus.
Majesteleri, sayenizde dans edebildiğimi kanıtlama şansı edindim. Tüm istediğim de buydu.
Sire, grâce à vous j'ai montré que je savais danser, c'est tout ce que je voulais.
- Tüm istediğim, kızını kullanarak ona yaklaşmaktı.
- Qu'elle m'aide à l'approcher.
Sadece bir adamın ödemesini sağla, tüm istediğim bu.
Qu'un homme paie, c'est tout ce que je demande.
- Tüm istediğim adil bir dava.
- Je veux un procès juste.
Şimdiyse, herşeye rağmen bana dönüyorsunuz ve suçu üzerime atıyorsunuz. Tüm istediğim çocukları kurtarmak, yoketmek değil. - Bunu bilmiyor musunuz?
Et malgré tout, c'est moi que vous blâmez, alors que je ne cherche qu'à sauver ces enfants!
- Tatlım, benim tüm istediğim... Ben itiraf ediyorum bebek yüzlü, platin bebek gibi sırıtan genç birisi ve senin için onun kancaları gibisine de sahip değilim.
Tu lui as parlé de nous?
- Tüm istediğim şu Lektor.
- Je ne pense qu'au Lektor.
- Tüm istediğim...
- Je veux...
Tüm istediğim kolumu çıkarmadan tasmayla yürümeyi öğrenmesi.
En fait, c'est déjà trop. Je veux juste qu'il marche à la laisse sans me déboîter l'épaule.
Şu mavi kurdelayı almaya yetecek kadar Dr... tüm istediğim bu.
Juste le temps de gagner le ruban bleu.
Tüm istediğim paramı alana kadar beni rahat bırakmanız.
Je veux juste que vous me laissiez le temps de récupérer l'argent.
15 seneden sonra, Tüm istediğim bir yıl daha kalman.
- Après 15 ans, - un an de plus, c'est tout ce que je demande.
- Tüm istediğim bir yedi dakika daha.
- Il faut que je tienne encore 7 minutes.
"Tüm istediğim koca bir gemi" yi bilir miydin?
Vous connaissez "J'aimerais tant avoir un grand vaisseau"?
Tüm istediğim koca bir gemi Uzaktan bakılacak bir yıldız
J'aimerais tant avoir un grand vaisseau et une étoile pour me guider.
Tüm istediğim viski içmek. Sorun nedir?
Tout ce que je veux, c'est un whisky.
Tüm bilmek istediğim buydu. Pardon, arkadaşlar.
C'est tout ce que je voulais savoir.
- Tüm görmek istediğim buydu.
- C'est ce que je voulais voir.
Tüm bilmek istediğim buydu.
Je vous remercie.
Tüm bilmek istediğim buydu.
Voilà ce que je voulais savoir.
Teşekkürler. Tüm raporlar elime geçti ama sormak istediğim birkaç sorum daha vardı.
Je peux vous poser quelques questions
Anlıyorum. Pekala, tüm bilmek istediğim buydu.
Je vois.
Tüm bilmek istediğim buydu. Çok teşekkür ederim.
C'est tout ce que je voulais savoir.
- Tüm duymak istediğim buydu.
- C'est juste ce que j'attendais.
Buna cevap veremem ama bir an önce bilmek istediğim, tüm bu olanların nasıl başladığı ve ne zaman biteceği.
Je ne sais pas tout. Je sais un peu. J'ai pas arrêté d'y penser.
- Tüm yolu istiyor. Demek istediğim, bir erkeğin yapabileceği çok şey var... ve toplumda bu gayet normal.
Il y a plein de choses qu'un homme peut se permettre.
Tüm bilmek istedigim, emin olup olmadigin.
Je veux juste savoir si tu en es sure.
Ayrıca tüm yönetim kurulu üyelerine, onları acilen konferans odasında görmek istediğim bilgisini verin.
Et réunissez le conseil d'administration en séance extraordinaire.
Tüm bir günü hep yapmayı istediğim şeyleri yaparak geçirdiniz.
Vous avez passé la journée à faire des choses que je voulais faire.
Demek istediğim, tüm bunlara alışmak çok kolay.
Ce que je veux dire, c'est que c'est facile de s'y habituer.
Yapmak istediğim tüm şey... bunu vermek.
Lisez-le.
Motorları durdur ama tam istediğim anda elindeki tüm gücü bana vermeye hazır ol.
Arrêtez les moteurs, mais soyez prêts à donner la puissance maximale.
Sana tüm söylemek istediğim bu.
Voilà ce que je voulais dire.
Sana tüm söylemek istediğim bu.
Voilà ce que je voulais te dire.
Tüm istediğim bu.
C'est tout ce que je demande.
Tüm bu işaretler bana ne açıklamak istediğim hakkında hiçbir fikir vermiyor, sonsuzluk... büyüklük...
Aucun de ces signes... ne peut rendre ce que je veux exprimer. La grandeur infinie...
Size tüm söylemek istediğim buydu efendim.
C'est tout ce que je voulais dire.
- Tüm bilmek istediğim bir şey.
- Une seule chose. - Quoi?
Tüm bilmek istediğim gerizekalı embesilin nerede olduğu.
Où est passé cet imbécile?
- Opal Ann, tüm söylemek istediğim...
- Opal Ann, je voulais dire...
Adamlar adına vali yardımcısına ve size ifade etmek istediğim şey, müdür bey, ve öğretmene, ve diğer seçkin konuklara... ve oradaki tüm yasalara sadık insanlara... bütün bunların biz buradkiler için ne çok şey ifade ettiği.
Au nom de tous, j'aimerais dire au gouverneur, et au directeur, ainsi qu'au professeur et aux autres invites, et a tous les citoyens respectueux de la loi, ce que tout cela signifie pour nous, en prison.
Şey, az önce tüm kapıları açtık, artık konser bedava da ondan. Biletli gelenler için para harcadınız... demek istediğim bu insanlar paranızı geriye ödeyecek mi?
Parce que ça a été un festival gratuit payé par les commanditaires ou par ceux à qui nous avons emprunté.