Istediğim bu değil tradutor Francês
907 parallel translation
Ama Drina, benim istediğim bu değil.
Drina, ce n'est pas ce que je veux.
Bay Marshall'a anlatmak istediğim bu değil, Birdie.
Ce n'est pas ce que je raconte a M. Marshall, Birdie.
Senden duymak istediğim bu değil.
Ce n'est pas ce que je voulais entendre.
Benim tek istediğim bu değil! Onu mutlu edip etmeyeceğini öğrenmek istiyorum.
Je ne le crois pas.
Demek istediğim bu değil. Neden erkeğimi dövdüğümü etrafa yayıyorsun?
Tu as dit que je battais mon homme.
- Demek istediğim bu değil.
Je veux dire :
Demek istediğim bu değil!
Je parle d'autre chose!
Demek istediğim bu değil.
Je ne parlais pas de ce genre d'amour.
Senden istediğim bu değil.
C'est pas ca! Mais si!
Demek istediğim bu değil... Dün akşamki gibi gene bu hikayeleri yiyeceğiz... Ben...
Si on mangeait les boulettes de riz d'hier?
Benim istediğim bu değil. Sanırım bunu o istiyor.
Ce n'est pas ce que je veux, mais ce qu'elle veut.
Hayır, ancak söylemek istediğim bu değil.
Pensez-vous.
Söylemek istediğim bu değil. Birinci sınıf orospudur.
J'essaie de vous dire... qu'elle est une vache de première classe.
- Demek istediğim bu değil.
- Ce n'est pas ce que je veux dire.
- Senden istediğim bu değil.
- Ce n'est pas ce que je te demande.
Benim istediğim bu değil.
La Tondeuse, je veux pas faire ça!
Demek istediğim bu değil ahbap.
C'est pas ce que je voulais dire.
Bu yapmak istediğim türden bir iş değil.
Ce travail ne m'intéresse pas.
İstediğim bu değil.
Ce n'est pas ce que je veux.
Evet. Seninle konuşmak istediğim konu bu değil.
Oui, mais je ne viens pas pour ça.
Benim istediğim yol bu değil.
Je ne veux pas que ça se passe comme ça.
Hayır. İstediğim bu değil.
Non, ce n'est pas ce que je veux.
Demek istediğim, Tracy sıradan bir kadın değil bu öğlen sonrası, ona söylediklerin için sana gücendim.
Tracy n ´ est pas une femme ordinaire. Je n ´ ai pas apprécié ce que tu lui as dit cet après-midi.
Benim istediğim McCanles'ların Bu ülkeye birşey vermesi ülkeden sadece alması değil.
J'aimerais qu'un McCanles, pour une fois, donne quelque chose à cet État
Tek istediğim şey işi bırakmak. Hepsi bu. Başka bir şey değil.
Je veux seulement m'en aller.
Bu postaneden tek istediğim teslimattır, lafazanlık değil.
Tout ce que j'attends de ce bureau, c'est de livrer sans discuter.
Bu olduğum ben değil, olmak istediğim ben.
Ce n'est pas du tout moi. Mais c'est ce que j'aimerais être.
Beyefendi, bu benim istediğim biftek değil.
Ça, c'est du steak!
Fakat bu seninle konuşmak istediğim şey değil.
Mais laissons ça...
Daha önce anlatmak istediğim bu.Gerçekten bencil olmak değil.
Je voulais dire que j'étais pas vraiment égoïste.
İstediğim bu değil.Ben seni severken sen gidip öleceksin
Tu n'as pas besoin de te faire tuer pour que je continue à t'aimer!
Işıklar! Ama bu karışıklık... ben'im. Olmak istediğim değil, olan ben'im.
Mais cette confusion, c'est moi... je n'aime pas, mais c'est moi.
Benim sığırım, onların değil. İstediğim fiyata satabilirim. Lanet hükümet bu konuda hâlâ bir şey yapamıyor.
Je les vends le prix que je veux, ce n'est pas encore interdit.
İstediğim bu değil, sakın öyle düşünme.
Je ne cherche pas a me marier, vous le savez.
Demek istediğim, bu portakal çalmak gibi bir şey değil, ya da kitapçıyı tekmelemek değil.
Je veux dire, ce n'est pas comme de piquer des oranges... ou de dévaliser une librairie ou de piller un coffre-fort.
İstediğim bu değil. Nerede bu 118. sokak?
Où est cette foutue 118e rue?
Hayır Victor, istediğim bu değil.
Non, ce n'est pas ce que je voulais.
Bu yapmak istediğim şey değil!
Je ne veux plus.
Hayattan ne istediğimi biliyorsun. İstediğim şeyler bu kasabada değil.
Tu sais ce que j'attends de la vie, et ce n'est pas dans cette ville.
Hayır, demek istediğim tam olarak bu değil.
Ce n'est pas exactement ce que je voulais dire.
- Bu değil aslında söylemek istediğim.
- Je ne vois vraiment pas... - Bien.
"Yalnızca bu akşam" değil, dostlarımla çıkmak istediğim her akşam... kim olursa olsun, insan ırkının herhangi bir üyesiyle.
C'est à chaque fois que je veux sortir avec mes amis, ou avec n'importe quel humain.
Şimdi, senin de bildiğin gibi, yaptığım iş senin için değerli. İşte istediğim miktar bu kadar, bir kuruş bile yukarısı değil.
Donnez-moi le prix auquel vous estimez mon travail.
Demek istediğim, bu iş biraz tehlikeli değil mi?
N'est-ce pas un peu dangereux?
Benim demek istediğim bu değil.
Là n'est pas la question.
Belki de demek istediğim bu. Umrumda değil.
Peut-être est-ce la question.
- Bu okuldaki en iyi piyanistim. Tek istediğim orkestrada çalmak ama o izin vermiyor. - Bu doğru değil.
Je suis le meilleur pianiste et il ne me veut pas dans son orchestre.
İstediğim Hindistan bu değil.
Je ne veux pas de cette Inde-là.
Söylemek istediğim şey bu değil. Başka bir şey olduğunu düşünüyorum.
je pense qu'il y a autre chose.
Benim istediğim şey bu değil.
Je ne vais pas rester pour ça.
Duymak istediğim cevap bu değil.
Tout ça n'a pas d'importance.
istediğim bu 49
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66