Tıpkı tradutor Francês
18,226 parallel translation
- Tıpkı o adam gibisin.
- Comme deux gouttes d'eau.
Ve de şarkı söylediğini Tuhaf olurdu tıpkı
Et aussi chanter, ça ferait bizarre Genre
Bu bankanın müdürü olarak size bunu şahsen garanti ediyorum tıpkı buradaki örümcek arkadaşım gibi yolumuza giren tüm böcekleri yok edeceğim.
Je vous affirme mon engagement personnel en tant que président de cette banque. Qu'à la façon de notre petite araignée, je vais dévorer toute bestiole qui entrave nos progrès.
Sahile gideceğiz ve tıpkı o bira reklamlarındaki gibi bir hamakta yatacağız.
On va aller à la plage et dormir dans un hamac. Comme dans une pub de bière.
- Evet, evet. Tıpkı söylediğin gibi.
Oui, oui, exactement comme tu l'a dis...
Tıpkı kız kardeşin gibi.
Tout comme ta soeur...
Tıpkı geri kalanımız gibi yetersizliğim seviyesinde başarısız oldum.
J'ai échoué à la mesure de mon incompétence. Comme nous tous.
Tıpkı bir çift eşek taşağı gibi.
Brutos et Craignos ( argot )
Ben de tıpkı sizin gibi işimi yapmaya çalışan biriyim.
Je suis juste un mec qui essaie de faire son boulot, comme toi et les tiens
Bozuk görünmez bir gemi kayanın yanında duruyor ve tıpkı kaya gibi görünüyor. Tabii, tam olarak nereye bakacağınızı bilmiyorsanız.
Un vaisseau furtif en panne abrité dans un astéroïde pareil aux autres à moins de savoir où exactement chercher?
Tıpkı reaktöre yaptıkları gibi.
Comme pour le réacteur.
Ne zaman birbirimize yardım etsek hayatta kalıyoruz. Tıpkı Marslılarla olan mücadelemiz gibi, değil mi?
Quand on s'entraide, on survit, comme contre les Mickies, d'accord?
Tıpkı oradaki diğer Kuşaklılar gibi!
Comme tous les autres Ceinturiens, ouais mon gars!
Doğduğu günden beri, onunla o kadar iyi anlaşıyorduk ki tıpkı ikiz çocuklar gibiydik.
Depuis sa naissance, on a toujours su communiquer. On savait ce que pensait l'autre, comme des jumeaux.
Gözlerini kapattığın zaman düşünceler görüntülere dönüşür tıpkı bir rüya gibidir ancak bu sefer kontrol sendedir.
Voir et penser, c'est la même chose, quand on a les yeux fermés. C'est comme un rêve, mais on choisit ce qui arrive.
- Hayır, tıpkı diğer herkes gibi.
Bien sûr que non, il n'a contacté personne.
Ve tıpkı benim gibi tüm sırlarını Şişko Perez'e anlatmak zorunda şimdi.
Et c'est elle qui doit dire ses secrets au gros Perez, maintenant.
Tıpkı benim yaptığım gibi.
Tout comme moi.
Tıpkı Chrissy'nin karınca çiftliğindeki gibi, bazen karıncalar ölür.
C'est comme cette ferme à fourmis, tu vois. Parfois, elles meurent et...
Tıpkı konuştuklarımız gibi.
comme on en a déjà parlé.
- Tıpkı çöp gibisin değil mi?
- Tu es comme une poubelle, non?
Bu tıpkı azalan verim ilkesi gibidir.
C'est comme la loi des rendements qui s'usent.
Peki ya sadece ucunu, tıpkı başındaki gibi -
Et si je mettais juste le bout, genre, que le début...
Yalnız oturuyor. Tıpkı her gün de olduğu gibi. Pencereden dışarı bakıyor ve kendi düşüncelerinde kayboluyor.
Elle s'assoit, seule, comme tous les jours, et regarde par la fenêtre, perdue dans ses pensées.
O da tıpkı senin gibi yalnız.
Elle est juste aussi seule que toi.
Tıpkı en iyi arkadaşımın benim yanımda osuruğunu tutması gibi. Benden sakladığı başka neler var?
Du genre, si mon meilleur ami retient ses pets à cause de moi... qu'est-ce qu'il me cache encore?
Tıpkısı.
Lui-m? me.
Diğer insanlara yardım etmen gerekir tıpkı diğer kahramanlar gibi.
Tu devrais aider les autres, comme tes copains en ville.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Comme au bon vieux temps.
Tıpkı şuradaki çocuklar gibi.
Comme ces gamins qui jouent, là-bas.
Tıpkı Jamaika'daki gibi.
Comme en Jamaïque, tu vois?
Tıpkı birilerinin, yerleri süpürüp bulaşık yıkamıyor olsaydı yapacağı gibi.
Comme le pourrait un autre au lieu de balayer et faire la plonge.
Tıpkı diğer St. Nick basket sahası efsaneleri gibi.
Comme toutes les autres légendes de St. Nick.
Bu iş sadece onun yücelmesine yarıyor, tıpkı vaktiyle sana olduğu gibi.
Ça ne sert qu'à glorifier son nom, comme le tien jadis.
Çünkü yılansın tıpkı Cottonmouth gibi.
Parce que tu es une vipère, comme Cottonmouth.
Tedbir elden gitti, tıpkı Cage gibi.
La prudence est en fuite, comme lui.
Tıpkı uçağının kuyruğu gibi tabelanın da öne çıkmasını istiyordu.
Il voulait un panneau qui se voie, comme la queue de son avion.
Bunu hissedebiliyordun tıpkı kapının altından gelen esinti gibi.
On la sentait comme un courant d'air frais sous la porte.
Tıpkı sana ringde öğrettiğim gibi.
C'est comme je te l'ai appris sur le ring.
Tıpkı şarkıdaki gibi kırmızı bir Corvette çalmıştık sırf keyfine gezmek için.
On a volé une Corvette rouge, comme dans la chanson. Juste pour faire un tour et s'amuser.
Sen de adamın ağzına bakıyorsun, tıpkı benim gibi.
Tu es dans sa poche, comme moi.
Hatta o parayla merkezde bir kulüp daha açabilirdi tıpkı büyükannemizin hep söylediği gibi.
Même pour ouvrir un autre club en ville, comme en parlait notre grand-mère.
Onu da tıpkı seni kullandığı gibi kullandı.
Elle l'a utilisé, tout comme elle vous utilise.
- Evet! - Tıpkı eski günlerdeki gibi!
- Comme au bon vieux temps.
Tıpkı herkesin olduğu
{ \ 1cH00ffff } Tu vois? Comme tout le monde.
Tıpkı babamın sözleri gibi geldi.
{ \ 1cH00ffff } C'est lui tout craché. { \ 1cH00ffff } Exact
Tıpkı at gibi uyutur. Kokain ya da meth gibi etkisini azaltacak şeylerle almazsan yani.
Oui, sauf mélangé à de la coke ou de la meth, pour atténuer l'effet, si je puis dire.
Tıpkı Julius Caesar gibiydim.
Ça s'est passé comme avec Jules César.
Tıpkı uykuda olmak gibi, sadece bu biraz daha derin.
C'est comme si tu dormais très profondément.
Tıpkı diğer erkekler gibi o da bir yalancı ve yine diğerleri gibi...
C'est un menteur, comme tous les hommes.
Bazen burada yokmuşsun gibi davranıyorsun Tıpkı bu sabahki gibi.
{ \ 1cH00ffff } Parfois, tu n'es pas là. Comme ce matin.