Tıpkı sizin gibi tradutor Francês
298 parallel translation
Sonra tıpkı sizin gibi buraya gelirler. Ve kendilerini hapse atmamız için ısrar ederler.
ils viennent ici, comme vous, et demandent qu'on Ies arrête.
Linda Mills de yastıksız uyuyor, tıpkı sizin gibi.
Linda Mills dort sans oreiller comme vous.
Tıpkı sizin gibi geri dönebilirim.
Je devrais peut-être faire demi-tour.
Tıpkı sizin gibi onlar da şafak sökerken tutuklanacaklar.
Ils ont aussi été arrêtés à l'aube.
Biz Fransız'ız, tıpkı sizin gibi.
On est français, comme vous.
Evet, Hakim Bey... Ve O da tıpkı sizin gibi kendisinin kim olduğunu... iyi biliyor, tıpkı aklı başında biri gibi.
S'il est celui qu'il croit être... il est aussi sain d'esprit que vous.
Tıpkı sizin gibi.
Tout comme vous.
Tıpkı sizin gibi.
Comme vous.
Tıpkı sizin gibi. Eğer hastalanırsanız.
Ce garçon, il vous remet sur pied si vous êtes souffrant.
Herhangi biriniz, iki buçuk hafta boyunca, tek başına kendinizinkinden başka bir insan sesi duymayacağınız bir buçuk metrekarelik bir kutuya kapatıIsanız hayal gücünüzün de tıpkı sizin gibi kontrolden çıkma olasıIığı oldukça yüksek olurdu.
N'importe lequel d'entre vous, enfermé dans un mètre carré pendant 20 jours, seul, coupé du monde, verrait son imagination partir en vrille.
Affedersiniz, bayan. Dünyada en son yapmayı isteyeceğim şey genç ve güzel bir kadını korkutmaktır. Tıpkı sizin gibi.
Pardonnez-moi Mlle, il n'était pas dans mes intentions d'effrayer une jeune et fraîche beauté... comme vous.
Tıpkı sizin gibi. - Evet. Gayet iyi yapıyorum.
Ben voyons!
Bay Clayton, Size dürüst olsam iyi olur. Ben de bu çetrefil durumu aklımdan çıkaramıyorum, tıpkı sizin gibi. Benimle birlikte gelecek olursanız, çok müteşekkir olurdum, efendim.
M. Clayton, je vais être franc avec vous, je n'arrive pas à m'ôter cette histoire de la tête, comme vous, et j'aimerais que vous m'accompagniez en voiture.
"Ben, senyor... " hiçbir genellemedekilerden biri değilim. " Tıpkı sizin gibi, ben de eşsiz biriyim.
" Moi, Senior, je ne suis rien de rien comme vous, je suis unique.
O adamlar da koğuşun üyesi, tıpkı sizin gibi.
Ces hommes font partie du pavillon, tout comme vous.
Tıpkı sizin gibi burada yaşarlardı.
Ils logeaient ici, comme vous...
- Gelip bizi rahatsız eden herifler yüzünden, tıpkı sizin gibi!
- Des mecs qui viennent faire chier.
Tıpkı sizin gibi onları da bir üst dereceye gönderdik.
Comme vous, ils ont atteint le sommet.
Tıpkı sizin gibi, o da yalan söyler.
Il ment, lui aussi. Comme vous.
Onlar da tıpkı sizin gibi hayatta kalanlar.
Ce sont des survivants, comme vous.
Harcanabilir birisiydi, tıpkı sizin gibi.
Il se remplace, comme vous.
Hayes Kalesi'nden gelecek olan arabayı bekliyordum tıpkı sizin gibi günlerdir.
J'ai attendu ce chariot en provenance de Fort Hayes tout comme vous, chaque misérable jour.
Zenciler de tıpkı sizin gibi sürekli birbirlerini öldürmeye çalışırlar!
Toujours des menaces de mort! Tu parlais de le crever!
Bay Hutz, büyüyünce, tıpkı sizin gibi bir avukat olmak istiyorum.
M. Hutz, quand je serai grand, je veux être avocat comme vous.
Ama oradaydı. Tıpkı sizin gibi gerçek halde. Bize oyun oynuyor olmalı öyleyse.
aussi présente que vous l'êtes elle doit nous jouer un tour.
Belki de bu bir talihtir, ki sizin küçük sırrınız sadece bir adamın ellerinde... tıpkı benim gibi.
Mais quelle chance que votre petit secret... soit tombé dans mes mains.
Tıpkı sizin ülkenizde de söylendiği gibi, "Para konuşur."
- "L'argent dicte sa loi."
Bu paraya, savaşın dışında kalan bir ülke el koyuyor. Tıpkı sizin ülkeniz gibi.
Cet argent est confisqué par un gouvernement pacifique, comme le vôtre.
Kızım da tıpkı benim gibi sizin sınıfınızda olacak.
Le hasard fait bien les choses. Ma fille est votre élève.
Bir nedenden ötürü, sizi yok etmesi gerektiğini hissediyor, tıpkı sizin de onu yok etmek istediğiniz gibi.
Pour une raison qui m'échappe, il se sent obligé de vous détruire comme vous de le détruire, lui.
6000 asır önce, bu galaksiyi kolonileştiriyorduk, tıpkı sizin yıldız gemilerinizin şimdi bu boşluğu keşfe başlaması gibi.
Il y a 6000 siècles, nos vaisseaux colonisaient cette galaxie, tout comme vous commencez l'exploration de cette étendue.
Kıstırıldık, Kaptan. Tıpkı şu an sizin kıstırıldığınız gibi.
Nous sommes coincés, capitaine, tout comme vous, maintenant.
Sizin de tıpkı şu kaktüs gibi dikenleriniz var.
Vous piquez autant que votre cactus!
Sizinle sorunum yok, tıpkı sizin de benimle olmadığı gibi.
Je n'ai rien contre vous, pas plus que vous contre moi.
Tıpkı Willy Wonka'nın şekerci olmak için doğduğu gibi ve sizin de birer Wonkacı olmak için doğduğunuz gibi.
Comme Willy Wonka est né confiseur... pour vous, ses Wonkereurs.
Bazan ben de tıpkı sizin cin içtiğiniz gibi ot çektim.
Il m'arrive de fumer un joint comme il vous arrive de boire un gin.
Sonra kendi durumumu düşündüm, sosyal durumumu... tıpkı sizin yaptığınız gibi, ve oynadım!
Quand je pense à mon standing... Je vous imite tous les deux, mais je joue seulement!
Onu özleyeceğim, tıpkı sizin de özleyeceğinizi bildiğim gibi.
Il me manquera. Tout comme à vous.
Tıpkı sizin benim gibi.
Comme vous ou moi.
Onlar tıpkı sizin gibi.
Pour vous aussi ce sera comme ça!
Hiç sapmadan sizin alanınızdan maksimum derecede faydalanmak isterler... tıpkı, tahminimce Margaret'i en iyi şekilde tanımladığı gibi.
Ils visent invariablement la zone de vulnérabilité maximale. Cette expression décrit assez bien Margaret.
- Bize... yani... tıpkı sizin gibi yasalara saygılı... dürüst beyaz insanların... örgütü olan...
Nous, le Parti National-Socialiste Américain défenseur de la Race Blanche!
Tıpkı sizin sevdiğiniz gibi.
Moi aussi, je l'aime. Autant que vous.
Bakın Albay, hayattaysa, korkmuş ve açtır. Tıpkı sizin ve benim gibi, bir ihtilaf çıkmamasını istiyordur.
S'il est vivant, il a peur, il a faim, et souhaite éviter les ennuis autant que vous et moi.
Yaralanabilir, ölebilir, çürüyebilir, tıpkı sizin ve benim gibi, general.
Il peut souffrir, mourir, se décomposer comme vous et moi.
Tıpkı şu İspanyol avukat gibi sizin de mi dilinizi kestiler?
On vous a coupé la langue, comme à cet avocat?
Ben para kazanmak için çiziyorum. Tıpkı sizin şarkı söyleme sebebiniz gibi.
Pour de l'argent, comme vous avec vos chansons.
Bir tek şey bilmek istiyorum : Sizin orada her şey bu kadar mükemmelse neden sizde de tıpkı bizde olduğu gibi eroin ve kokain sorunu var?
Mais alors, si c'est le paradis chez toi... pourquoi l'héro et la coke, comme ici, hein?
Tıpkı sizin dağıldığınız gibi.
comme vous deux vous l'avez été.
"Whistling Pines." Kostümüm tıpkı sizin That Marvellous Mrs. Markham'deki kostümünüz gibi.
"Whistling Pines". J'ai le costume de... " That Marvelous Mrs.
Essex, tıpkı sizin mekiğiniz gibi elektromanyetik fırtınaya yakalandı.
L'Essex a été pris dans un orage électromagnétique tout comme votre navette.
sizin gibi 99
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157
tıpkı senin gibi 132
tıpkı sana benziyor 22
tıpkı eskisi gibi 17
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157
tıpkı senin gibi 132
tıpkı sana benziyor 22
tıpkı eskisi gibi 17