Utan tradutor Francês
4,306 parallel translation
Bilirsin, varlık sahibi olmak utanılacak bir şey değildir.
La richesse, ça n'a rien de honteux.
Ama çok utanıyor.
Mais il y a beaucoup de honte.
Bir şeyleri saklı tutmakta utanılacak bir şey yok.
Il n'y a aucune honte à cacher certaines choses.
Ölçme işlemi esnasında Milkha utanıyor gibi görünüyordu... Düğün elbisesini diktiren yeni bir gelin gibi.
Lors des mesures Milkha semblait timide Comme une nouvelle mariée pour qui la robe de mariée est cousue.
Kadın utanır ve der ki :
Elle rougit et lui dit :
Çünkü o utanıyor.
C'est la timidité.
Bundan da ciddi şekilde utanıyor ve elbette bu da kızı soyutlamada işe yarıyor.
Elle en a honte et cela l'isole encore plus.
Çok utanıyorum.
J'ai tellement honte.
Bu utanılacak bir şey değil.
Il n'y a pas à avoir honte.
Ben kendi körlüğümden utanıyorum
J'ai été aveugle, et j'en ai honte.
Babam olduğunu söylemeye utanıyor musun?
As-tu honte de dire que tu es mon père?
Çok utanıyorum. Çok üzgünüm.
C'est gênant, désolée.
Belki bir W.A.S.P. olduğum içindir, ama utanıyorum işte.
C'est peut-être parce que je suis W.A.S.P. ( White anglo saxon protestant ), mais ça me gêne un peu.
Herşey açıktır ve herşey açık olduğu için, utanılacak birşey olmaz.
Tout est à la vue de tous, et parce que c'est à la vue de tous, il n'y a rien dont tu dois avoir honte.
Böylesine yalancı bir adama güvenebildiğim içim....... kendimden utanıyorum.
Je suis consterné de faire confiance à un homme si fourbe.
Çok utanıyorum.
Si embarrassant.
Çok utanıyordum.
Je trouvais ça embarrassant.
- Neden bundan utanıyorsun?
Pourquoi as-tu honte de ça?
Bunda utanılacak bir şey yok.
Je n'en ai pas honte.
Şu anda kendimden utanıyorum.
J'ai honte.
Utanılacak bir şey yok.
Ne dites pas cela.
Neden böyle bir pisliğin içine battığını bana söylemedin? - Kendinden utan! Evleneceğini bana duyurmamak için mi?
Pourquoi je dois être ici juste au milieu de cette merde, sans savoir que tu vas te marier?
Utan vallahi! Başarılı bir zenciye çamur atmak sana yakışmıyor.
Tu devais avoir honte de harceler un homme noir prospère.
Akıl hastalığı utanılacak bir şey değil.
La maladie mentale n'a rien de honteux.
Bak, Jimmy babamızı yeni kaybettik ve ona bir torunu olduğunu söyleyemeyecek kadar utanıyordun.
Ecoute, Jimmy, papa vient de mourir, et tu étais trop gêné pour lui dire qu'il avait une petite-fille.
Benimle görüldüğün için utanıyor musun yoksa?
Ça vous gêne qu'on vous voit avec moi?
Görsen utanırdın.
Je te ferais honte.
Bak, o... O benim babam ve ben çok utanıyorum.
c'est mon père, donc je suis vraiment gêné.
Ortaya çıkarmandan korktuğum utanılacak bir sırrım yok benim.
Je n'ai pas de cadavres dans mon placard que tu puisses sortir et montrer.
Ben... çok utanıyorum.
Je... suis si gênée.
Belki orta yaş bunalımına falan girmiştir ve birkaç hostesle birlikte Bora Bora'da gününü gün ediyordur ve evini arayıp iyi olduğunu söylemeye utanıyordur.
Peut-être, qu'il a eu une crise de la quarantaine et qu'il est avec une hôtesse de l'air à Bora Bora, et il a trop honte pour appeler et dire qu'il va bien.
Ben utanıyorum...
Heu, je suis honteux de...
Karına, bir trafik polisiyle konuşurken senin ismini söylemekte utanılacak bir şey olmadığını söyle lütfen.
Je veux que tu dises à ta femme que dire ton nom lors d'une discussion avec un policier d'état n'est en rien honteux.
Ağlamaktan utanılmaz.
Il n'y a pas de honte à pleurer.
Kendinden utan.
Tu devrais avoir honte de toi.
Bunun konusunu daha önce açmadım. Çünkü utanıyordum.
Je n'en ai pas parlé plus tôt parce que j'étais embarrassé.
Bunda utanılacak bir şey yok.
Il n'y a pas à avoir honte.
Kyle için çok utanıyorum, kalbimi kırdığı için bunu ona yaptım.
Quelle honte à propos de Kyle. Ça m'a brisé le coeur de devoir lui faire ça, mais je devais donner l'exemple.
Haydi göz gezdirelim. Annelerinin ne yaptığını söylemekten utanıyorum.
J'ai honte de leur dire ce que leur maman fait pour vivre.
İnsanların düşeneceklerinden mi utanıyorsun?
Etes-vous gêné de ce que les gens peuvent penser?
Sizce köpek balıkları onları suyun üstünden görebildiğimizi bilseler utanırlar mıydı?
Est-ce que vous pensez que les requins seraient embarrassés si ils savaient qu'on peut tous voir leurs ailerons dépassant de l'eau?
Utanılası bir şey...
C'est une honte...
Yoksa evden çıkamayacak kadar utanıyor muydu?
Ou il a trop honte pour sortir.
Ne zamandan beri seksten utanıyorsun sen?
Depuis quand t'as peur du sexe?
Çok utanıyorum.
Je suis si gênée.
Tanrım. Çok utanıyorum.
Mon Dieu, je me sens si humiliée.
Neye karar verirsen ver, yaptığın utanılacak bir şey olmayacak.
Peu importe ce que tu décides, il n'y a pas de honte à avoir.
Şimdi çok utanıyorum. Şöyle bir söz vardı :
Maintenant j'ai terriblement honte.
Aman Tanrım. Bazı şeylerden utanıyorum, çok utanıyorum.
J'ai tellement honte de certaines choses.
Şimdi utanıyorsun.
Maintenant tu es timide.
Vücudumdan bu kadar utanıyorsam içindeki ruhumu ortaya dökmem mi benden bekleniyor?
Leurs âmes, pas leurs chairs.
utanıyorum 93
utandım 32
utanç 18
utangaç 30
utanç verici 151
utanmaz 41
utanmıyorum 17
utanmayın 31
utanma 116
utandın mı 19
utandım 32
utanç 18
utangaç 30
utanç verici 151
utanmaz 41
utanmıyorum 17
utanmayın 31
utanma 116
utandın mı 19