Uçun tradutor Francês
186 parallel translation
Uçun hadi! Uçun!
Prenez votre envol!
Öyle bir durumda benzin bitene kadar uçun, paraşütle atlayıp uçaklarınızı yok edin.
Dans ce cas, vous devez continuer jusqu'à la panne d'essence, éjectez-vous et détruisez vos avions.
Hornet'ten kalktıktan yarım saat sonra motor arızası yaşarsanız gemiye geri uçun ve suya inin.
En cas de problème moins de 30 mn après le décollage, faites demi-tour et amerrissez.
12 : 00 yönünde uçun.
tir antiaérien devant.
" Dünyanın sonuna uçun kötü talihliler.
" Allez au bout du monde, malheureux.
Uçun, benim kuş dostlarım.
Volez, mes amis ailés.
Bear Kanyon boyunca uçun. Güneydeki büyük kanyon.
Allez reconnaître le Canyon de l'Ours, le grand Canyon au sud.
Menoptra'ya ışıkların deltasına uçun.
Volez, Menoptra, vers le delta de lumières.
Bu yüzden beyler azami yükseklikte uçun ve iyi sürün.
Donc, Messieurs, volez à la hauteur maximum et faites-en bon usage.
Siz ikiniz baylar, uçaklarınıza binin ve Haleiwa üzerinde uçun.
Prenez vos avions et rendez-vous à Haleiwa.
Öyleyse uçun kardeşlerim dünyaya bir bakın
" Alors, volez, les frères, allez voir le monde
Beni yalnız bırakmanızı istiyorum. İkinizde hemen, uçun.
Foutez-moi la paix.
Çıldırın ve uçun!
Déchaînez-vous et foncez!
Beni yakından takip edin, 15 metre üstünden uçun.
Suivez-moi de près, survolez-le à 15 mètres.
- En son bildirilen pozisyona uçun.
- volez en direction de Ieur derniere position.
Pan Universe ile tekrar uçun.
A bientôt sur Pan Universe!
Kristal yarasaları, uçun!
Volez, chauve-souris du Cristal!
Uçun.
Volez.
Uçun!
Volez!
Uçun!
Hé, vous autres!
Uçun, gidin buradan. Evet.
Et tout là-haut!
Jack, Maggie, mutlu bir birşey düşünün ve benim gibi uçun.
Jack, Maggie, il suffit d'avoir une pensée agréable... et vous volerez comme moi.
"Tüm ülkede benimle eğlenerek uçun"
Tout le monde à bord, on va bien s'amuser.
Yüksekten uçun...
volez haut.
Bizimle uçun.
Volez avec nous.
Yüksekten uçun benimle uçun, mutlu uçun.
Volez haut. volez avec moi et vous serez heureux.
Uçun! Uçun!
Voley, voley!
Uçun bakalım.
Filez devant!
Uçun güzellerim.
Volez, mes jolis. Volez!
Uçun, güzellerim.
Volez, mes jolis. Volez!
Hey, çocuklar! Uçun, hadi!
Allez, allez, allez!
Uçun güzellerim! Uçun, uçun!
Envolez-vous, mes jolis!
Bulun onu hemen bana Evet, hızla uçun gidin ona
Trouvez-Ia-moi, Où qu'elle puisse être.
Haydi kanatlar, uçun.
Allez mes ailes, volez!
Zig zak çizerek uçun!
Manoeuvre d'évitement.
İsterseniz daha ucuz bir sınıfta uçun.
Vous voulez essayer une autre classe?
Uçun bana, melekler! Lütfen gelin!
Volez jusqu'à moi, mes anges!
Lütfen uçun bana, melekler!
Je vous en prie, volez jusqu'à moi!
Üstlerine doğru... uçun.
Que ton vol soit... direct.
Uçun!
Vite!
Uçun!
Envol!
Anlasana işin ucun da kim bilir neler vardı? Para ödülü? - Sözleşme?
Il y a peut-être un contrat à la clef, une récompense.
Vakalarımda bir ucun gizemli olmasına alışkınım, fakat her iki ucun böyle olması çok karmaşık.
J'ai l'habitude d'un peu de mystère d'un côté de mes enquêtes, mais le fait d'en avoir des deux côtés risque d'être trop confus.
Eğer yanılıyorsam düzelt ama.. .. sanırım göğüs ucun görünmüş.
Parce que... je n'en suis pas sûr - corrige-moi si je me trompe - mais je crois apercevoir...
Evet, göğüs ucun görünüyor.
On voit ton mamelon.
Şey gibi bilemiyorum, senin üçüncü bir meme ucun olduğu gibi.
C'est du même registre... qu'avoir un troisième téton!
Üçüncü bir meme ucun mu var?
T'as un troisième téton?
Ve onun gibi fazladan bir tane göğüs ucun.
Et Krusty a un troisième téton.
Senin ip ucun bile yok ne haltler olduğunun değil mi, Şerif?
Vous n'avez pas la moindre idée de ce qui se passe ici, shérif?
" En ufak heyecan yok, bir heyecan kırıntısı bile.
"A ucun enthousiasme, " pas l'ombre d'un frisson.
En güney ucun.
C'est l'extrémité de ton pied.