English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zamanlama

Zamanlama tradutor Francês

2,141 parallel translation
Zamanlama berbat.
Ça tombe mal.
Dinleyin, şu an pek de iyi zamanlama değil.
Écoutez... Maintenant ça va être difficile.
Hiç iyi bir zamanlama değil.
Maman, pas maintenant.
Sadece zamanlama pek uygun değilmiş... Çünkü biz Indy 500'ü izlemeye giderken tanışmıştık. ve, hmm herneyse...
C'est juste une question de mauvais timing, car, on s'est rencontrés sur le circuit d'Indianapolis, et, euh, bref...
Lider yunus diğerleri sıralanmadan önce mükemmel bir zamanlama ile tekrar tekrar daire çiziyor.
Inlassablement, le dauphin dominant forme des cercles de vase et le reste du groupe se met en place dans une chorégraphie synchronisée.
Güzel zamanlama!
Parfait timing!
Evet, güzel - Güzel zamanlama.
Tu as raison.
Eğer kuşlar ve fareler bana bir balo kıyafeti yapacak olsalardı şu an çok iyi bir zamanlama olurdu.
Si une bonne fée devait venir m'offrir une robe pour le bal, ce serait le bon moment.
İyi zamanlama, Scotty.
Joli timing, Scotty.
Zamanlama sistemi başlatılıyor.
Envoi du timing de la gâchette.
Kötü zamanlama.
Mauvais timing. Mets ça là.
- Zamanlama. Zamanlama mükemmel.
Le moment est bien choisi.
Kusursuz zamanlama Lestrade.
Vous tombez à pic, Lestrade.
Asıl faktör ortaya koyduğunuz zamanlama.
Le facteur principal est le calendrier que vous avez exposé.
Ne kötü bir zamanlama.
Quel mauvais timing.
Ayrıca o kapıyı açmandaki zamanlama var ya, muhteşemdi.
Votre timing pour la porte était sublime.
Harika zamanlama.
Excellent timing.
Kötü zamanlama. Yetenek avcısıylayım.
C'est pas le bon moment, je suis avec un promoteur, ça pourrait être gros.
- Hayır, zamanlama asla mükemmel olmayacak.
Non, non, cela ne sera jamais le bon moment.
Otomatik silahlar, keskin zamanlama.
Armes automatiques, timing précis.
Evet, O da gelmek istedi, ama bilirsin, kötü zamanlama.
Oui, il voulait vraiment venir. Mais c'est mal tombé.
- Biliyorum kötü bir zamanlama, ama...
Ça tombe mal, je sais...
İşin cinâyet oluşunu bir yana bırak zamanlama son derece merak verici.
Et non seulement parce qu'il s'agit d'un homicide, mais que le jour choisi est vraiment curieux.
İyi zamanlama.
Tu arrives à pic.
Kötü el. Kötü zamanlama.
Mauvaise main, mauvais moment.
Zamanlama. Her şey bundan ibaret.
Choisir le bon moment, tout est là.
Mükemmel zamanlama.
C'est le moment parfait!
Zamanlama hissi.
le sens de l'opportunité.
Zamanlama harika.
C'est le bon moment.
Mükemmel zamanlama, neden biliyor musun?
Le moment est idéal. Tu sais pourquoi?
Hep zenginliğe hazırdım ama zamanlama hep yanlıştı.
J'aurai pu être déjà riche Chaque fois que la chance venait frapper...
Güzel zamanlama çok iyi.
C'est bien. C'est un très bon moment.
Daha iyi bir zamanlama olamazdı.
Voyez vous-même! Vous arrivez à temps pour m'aider!
Mükemmel zamanlama.
Timing parfait.
Peki ya zamanlama? Gelecek hafta başlayalım. Yılın bu zamanında yapılması iyi olur.
Si on démarre la semaine prochaine, ce sera fini cette année.
Ve zamanlama.
Et le timing.
Üzgünüm. Kötü zamanlama.
Mauvaise coïncidence.
Harika zamanlama.
Timing parfait.
Evet, aslında bu benim için çok iyi bir zamanlama olabilir.
Oui, c'était le bon moment pour moi.
- Kötü bir zamanlama mı?
- Mauvais moment, non?
Kötü zamanlama mı?
Mauvais moment?
Evet, kötü zamanlama gerçekten.
Oui. Je vais rater mon avion...
- Nets için ne mükemmel bir zamanlama. - Nets!
- Quel timing parfait pour les Nets.
Ama iyi zamanlama. Tam prova yemeğinde.
Le moment était bien choisi.
Çok iyi zamanlama.
- Excellent timing.
Zamanlama gerçekten her şey demektir.
Le moment est mal choisi.
İkincisi, zamanlama.
Deux : le temps.
Yani harika. Sadece zamanlama kötü.
C'est juste que ça tombe mal.
Zamanlama artık farklı.
- Les choses ont changé.
Hey, güzel zamanlama. Adama ihtiyacımız var.
Tu tombes bien, on a besoin de monde.
Birincisi, zamanlama.
Un : le temps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]