Zamanımız var tradutor Francês
1,971 parallel translation
Dokuz saatten az zamanımız var.
Il nous reste 9 heures.
Ama ikimiz de genciz daha zamanımız var.
Mais on est jeunes, on a le temps.
Henüz 12. Dışarı çıkmak için zamanımız var.
On n'a plus beaucoup de temps.
Ne kadar zamanımız var?
- On a combien de temps?
Lassie, bu soruları cevaplamaya zamanımız var mı gerçekten?
J'ai le temps de répondre?
Hala zamanımız var. Belki de- -
On a encore du temps, peut-être qu'il y a quelque chose...
Güzel. Bunu üzerimizden atmak için zamanımız var demektir.
Alors ça nous donne le temps de laisser évoluer la situation.
Ben Beyaz Saray'a bildiğimiz her şeyi söylemeden önce 3 saatten az bir zamanımız var.
J'ai moins de 3 h, avant de dire à la Maison Blanche ce qu'on sait.
Biraz zamanımız var.
Taxi! - Un peu. - D'accord.
7 : 00'ye kadar zamanımız var, gidip sadece çocuk isimleri ve eşyaları hakkında tartışalım mı?
On n'a que jusqu'à 7h, alors on va se contenter de se disputer à propos de noms et de berceaux, OK?
"Çok zamanımız var." ve ne oldu gör- -.
"Encore un an. On a tout le temps".
Çok zamanımız var.
On a tout le temps.
Dünya kadar zamanımız var, yani...
Nous avons tout le temps du monde. Alors...
Yakalamak için bol zamanımız var. İlk ışıkta yola çıkacağız.
On a le temps de le rattraper, on partira à l'aube.
Ne kadar zamanımız var?
- Il en reste combien?
Bu işi doğru yapmak için zamanımız var. Hadi doğrusunu yapalım.
On a le temps de faire ça bien.
Şey, bizim zamanımız var.
Bon, on a le temps.
Ne kadar zamanımız var?
Combien de temps avons-nous?
- Ne kadar zamanımız var?
- Combien de temps a-t-on?
- Ne kadar zamanımız var?
- On a combien de temps?
Bir sonrakine kadar ne kadar zamanımız var?
Combien de temps avant le prochain?
Halen biraz zamanımız var...
Nous avons encore un peu de temps avant...
Hayır, zamanımız var.
Non, on a le temps.
Biraz zamanımız var.
On a un peu de temps.
- Bunun için zamanımız var. - Hayır yok!
Ça peut attendre.
Yeterli değil ama özel hayatım hakkında yorum yapman için biraz zamanımız var.
C'est mauvais, mais on a le temps de parler de ma vie privée.
- Ne kadar zamanımız var?
- Combien de temps?
Daha çok zamanımız var.
On a tout le temps.
Tamam, teneffüsten önce bir rapor için daha zamanımız var.
On a le temps pour un dernier exposé avant la récré.
Paniğe kapılmayın, çok zamanımız var, kapı kapanmadan önce çok zamanımız var.
N'ayez pas peur, vous avez le temps, bien le temps, avant que les portes ne se ferment.
Hâlâ biraz zamanımız var.
On a encore du temps.
Ne kadar zamanımız var?
Est-ce qu'on a beaucoup de temps devant nous?
Bu çok ciddi olmadan önce ne kadar zamanımız var?
Combien de temps avant qu'elle... avant que ça s'aggrave?
Sana açıklamam gereken çok şey var baba, Ama şu an zamanımız yok, seni buradan çıkarmalıyız.
J'ai beaucoup à t'expliquer mais je n'ai pas le temps.
Zamanınız var mı?
Avez-vous du temps?
Her zaman kahve yapacak birine ihtiyacımız var.
On a toujours besoin de café.
Sizin için başka sorularım var, daha fazla zamanınız olunca.
Quand vous serez plus libre, j'aurai d'autres questions.
Her zaman yanımdaydınız ve hep üstesinden geldiniz ki hayatımda bunları söyleyebileceğim çok az insan var.
Vous étiez là pour moi et vous... m'avez toujours aidé. Autant dire qu'il y a peu de personnes dans ma vie dont je puisse en dire autant.
Ama yapmak istediğin zaman sana yardım etmek isteyen insanlar var. Yalnız değilsin.
Mais quand vous pourrez, vous aurez des gens pour vous aider.
60 saniyeden az zamanımız var.
On a moins de 60 secondes.
Makasınız var mı? İntikam zamanı geldi.
On doit retourner une faveur.
Hala zamanımız var.
- Je dois aller me soulager.
Her zaman çok paraya ihtiyacımız var.
On a toujours besoin de plus d'argent.
Daha da kötüsü zamanımız doldu, ve bir randevum var.
Et pire encore, la séance est finie, et j'ai un rendez-vous.
hayır, hayır olduğun zaman bile.... hala 9 ayımız var.
Non, non, parce que quand tu le seras nous aurons encore 9 mois
Durum şu ki, iki silahlı adamın Brenan Hefner'ı öldürdüğünü gören bir görgü tanığımız var. Bobby Munson'ın pozitif olarak kimliği belirlendi. Ve seninkinin belirlenmesi de hukuki olarak biraz zaman alacak ama eninde sonunda belirlenecek.
On a un témoin oculaire qui a vu deux hommes abattre Brenan Hefner. mais ça viendra.
Biraz daha zaman ihtiyacımız var.
Écoute, on a juste besoin d'un peu plus de temps.
Ne zaman acıdığını söylemesi için ona ihtiyacımız var.
Il faut qu'elle nous dise quand elle a mal.
Fazla zamanım yok ; silaha ve zırha ihtiyacım var.
Il y a urgence. Il me faut armes, - armure, etc.
Kim bilir türümüz ve Dünya'mız o zaman hala var olacak mı?
Qui sait si notre espèce, notre planète serait encore vivantes pour le recevoir?
O kararı vermem için çok fazla zamanım var ve ne sen ne de annem bunu hızlandıramayacaksınız.
J'ai encore du temps, je suis pas obligée de bousculer les choses, et c'est pas toi qui vas me mettre la pression, ni ma mère.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanın var mı 17
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43