Çene tradutor Francês
1,406 parallel translation
Senden bahsediyordum koca çene.
Je parlais de toi, face de calculatrice!
Siz ikiniz çene çalarken çocuk son saniyede çok kolay bir turnikeyi kaçırdı.
Pendant que vous jactiez, votre fils a raté un lay-up facile.
Harici incelemeye göre ölüm sebebi üst çene kemiğine alınmış küçük üç halkalı şekil içeren ölümcül darbe gibi gözüküyor.
D'après l'examen externe, la mort a été provoquée par un coup à la mâchoire, sur laquelle on peut voir trois petits cercles.
- Çene çalmayı bırak Marie.
J'ai fait des sandwiches. Assez de bla-bla-bla.
Çene taşşaklı çocuk Taşşak çeneli çocuk.
et... "menton couillu".
İşte buradasın çene taşşaklı çocuk.
Content de te voir, Couillo-mentonite.
Yüzbaşı gelecek misiniz? Yoksa çene mi çalacaksınız?
Vous venez, Capitaine, ou vous restez là à jacasser?
Bütün gece burada oturup seninle çene çalamam güzelim.
Je peux pas rester assis ici toute la soirée.
Sırf çene, başka şey yok.
Tout dans la gueule, rien dans le froc.
- Hayır, ütüyü sen yap ben bütün günümü ön tarafta müşterilerle çene çalarak geçireceğim.
- Non. Toi, tu repasses. Moi, je bavasserai toute la journée avec les clients.
Çene yapmak para kazandırmıyor.
Vous ne servez à rien, à baver ici.
Pekala. Çene yukarı ufak kardeşim.
Allez, courage, petite soeur.
Çene kıran sakızlarımız, şeker kamışlarımız meyankökü, karamel, bal gevrekleri juju çekirdekleri, lolipop, sütlü çikolatamız var.
- Des bonbons à sucer. - Ouais. Des boules de gomme, des sucres d'orge, de la réglisse, du caramel, des bonbons au miel.
Bu koca çene de nereden çıktı?
D'ou sort cette grande gueule?
Çene aşağıda, kafayı kaldır.
On relâche le menton.
Güzel bir çene ha?
- Un joli menton?
dışarıda ateş yaktık. biraz çene çalıyoruz.
Y'a un feu de camp dehors, on pourra finir notre discussion.
Hayır, kahve hazırlıyorum, Sara'yla tatlı yapıyorum.. -.. ve İtalya Bankası'yla çene çalıyorum.
Non, je fais le café, je prépare des gâteaux avec Sara et je bavarde avec le bureau d'études de la Banque d'ltalie.
- Düşük çene.
- Grande gueule non plus.
Polisle çene çalmamı yasaklayan kural yok.
Il n'y a aucune règle qui m'interdise de bouffer avec un ami flic.
Ne çene ama!
Il braille!
Çene mi çalıyoruz, yemek mi yiyoruz?
On baille ou on mange?
Evet, seninle çene çalmayı çok isterdim Spike ama sadede gelsem iyi olacak.
On cherche à comprendre. - Je peux le faire seul. - Riley.
Burun, çene, yanaklar, gözler.
Nez, menton, pommettes, yeux.
Yılan kızdırılınca, çene kasları zehri pompa gibi iter.
Lorsqu'il est agacé, sa mâchoire pousse sur la toxine comme un piston.
Yanıklar üst çene bölgesi ve kolun uzak uçlarıyla sınırlı.
Les brûlures sont confinées au-dessus du maxillaire facial et à l'extrêmité des bras.
Çene çalmayı bırakın.
Arrêtez de glander et finissez-en.
İkinizin de duruğ çene çalmak için baya vaktiniz oluyor.
Vous n'avez rien de mieux à faire que de papoter?
Tahminim bilirsin ki buraya çene çalmaya gelmedim.
Bon. Je suis pas juste venu discuter le bout de gras.
12 yaşında kırık 1 kaburga. 9 yaşında beyin sarsıntısı ve kırık bir çene.
Une côte cassée à 12 ans... un traumatisme crânien...
Çene çaldık. Ve eğer beni derhal eve götürmeyecek olursan o küçük hanım, kız kardeşinin masanın altında seninle dilini de kullanarak öpüştüğünü görecek.
On a nouer des contacts, on a discuter gaiement, et à moins que tu ne me ramènes tout de suite à la maison, je veux dire maintenant, je pense que cette petite demoiselle ne sera plus si intéréssée que ça
Merhaba çene.
Bonjour menton! Tu es de retour.
Çene kırığı için estetik cerrahını mı, kafa ve boyun uzmanını mı bulmalıyım?
Pour une fracture de la mâchoire, c'est Chir-plastique ou ORL?
Müthiş bir şey çıkacağa benziyor. İyi bir çene yapısı var.
Il a un bon menton imposant.
Çene hizanızla mı oynayacaksınız?
Vous modifierez votre mâchoire?
Gözler, çene.
Les yeux, le menton.
Özellikle çene hattındaki iş güzel.
Un beau travail au niveau de la mâchoire.
Ayrıca yeni bir çene istiyor.
Il aimerait aussi une nouvelle mâchoire.
Benle ilgili çene çalan tipler görmek istemiyorum.
Je veux pas qu'on me bâche.
Çene çalmayı bırak da ısın.
Les échauffements sont terminés.
Evet öldüm, ama bu çene çalamayacağım anlamına gelmiyor.
Je le suis, mais ça ne m'empêche pas de continuer à papoter.
Sen ne dersen, Bay Dün Çene Kıllarım Vardı Ama Bugün Birden Yok Oldu.
C'est ça, M. Je-m'épile-les-poils-du-torse.
- Kulaklar, Çaylak, çene değil.
- Tes oreilles. Pas ta bouche.
Neden çene çalıyorsunuz?
Les pipelettes!
Zannımca çene kanseri.
je crois.
Ben istasyondaki çocukla çene çalarken,
Alors, pendant que je papotais avec le gars de la station,
- Ne yapıyorsun? Bizimle çene çalarak?
Tu fais quoi, tu nous défies?
Episode 1, taşşağa benzeyen bir bölüm. Evet. Hatta Butters'ın kıllı çene taşşağına.
Casse-couilles au menton de Butters!
- Sırf çene, başka şey yok.
Tout en gueule et rien dans le froc.
Çene çalmayi bırakın ve işinize bakın.
Arrête de parler et va travailler.
O bundan vazgeçene kadar en azından çene çalıyormuş gibi yapabilir miyiz?
Ok. Salut, je m'appelle Pacey Witter.