Çok var tradutor Francês
43,496 parallel translation
S.H.I.E.L.D. çevreyi kontrol altına almak için hazırlık yapıyor ama buna daha çok var.
Le S.H.I.E.L.D. envoie des troupes pour contrôler le périmètre, mais ça prendra des heures.
Çok komik bir eşin var. Her zaman şunu söylerim :
Vanessa, vous devez rire tous les jours avec un mari si drôle.
Bu uzay olayında çok iş var.
C'est beaucoup de travail ce truc de l'espace.
Kullanılabilecek bir çok strateji var.
Il y a de nombreuses stratégies qui peuvent être réalisées.
Mars hakkında öğrenecek çok şey var.
Il y a tellement à apprendre sur Mars.
Orada çok miktarda yeraltı buzu var, bu bizim için eşi bulunmaz bir fırsat.
Il y a une énorme quantité de glace souterraine là dons c'est une opportunité unique pour nous.
Mars'ta çok toz var.
Il y a plein de poussière sur Mars.
Yapacak çok şey var.
Nous avons beaucoup à faire.
Biliyor musun, içinde daha var. Düşündüğünden çok ortak.
Tu as plus en commun avec lui que tu penses.
Çok güvenlik var Bir tahıl deposu için.
Il y a beaucoup de sécurité pour un silo.
Sadece var Çok çalışmak için.
J'ai juste tellement de choses à réviser encore.
Evet, arayı kapatmamız gereken çok şey var.
On a beaucoup à se dire.
Çok sivri şey var. Bu çok havalı.
C'est trop cool.
Mahkemeyi bekleyen üç kez ceza almış pek çok sanık var.
De nombreux prévenus attendent leur jugement.
CORY BOOKER ABD SENATÖRÜ... topluca hapsetme uygulamamız ve çok yüksek bir tutuklu nüfusumuz var ve sistem, beyaz olmayanlara karşı büyük ölçüde önyargılı.
SÉNATEUR AMÉRICAIN qui touche et qui frappe notre communauté la plus vulnérable. Les personnes de couleur sont de loin les plus touchées.
Ortada çok fazla para ve lobiye maruz kalıp bunu destekleyen çok fazla kanun koyucu var.
Il y a trop d'argent en jeu, trop de législateurs soumis aux lobbies.
Çok fazla şey için çok fazla insanı hapsetmenin çok fazla yolu var.
Il y a trop de lois qui envoient trop de gens en prison.
Çok fazla insan var.
Il y a trop de monde.
Çok alakası var çünkü böyle bir davada ilk aranan şart budur.
C'est totalement lié, dans ce type d'affaire, c'est le facteur déterminant de notre intervention.
Mike sana söylemeye hazır olduğum çok fazla şey var.
Il y a plein de choses que je suis prêt à te dire.
Çok kötü bir geçmişimiz var Sayın Hakim.
Nous avons un lourd passif, Mme le Juge.
Bir geçmişimiz var ama ben bu davada ondan çok daha uzun süredir bulunuyorum.
Nous avons un passif, mais je suis au fait de ce dossier depuis bien plus longtemps que lui.
- Ettiler. O zaman şampanyadan çok daha iyi bir şeyim var...
Alors j'ai quelque chose de bien mieux que du champagne...
Kod 3, çok sayıda kurban var.
Code 3 pour plusieurs victimes à terre.
Bu gece binada çok sansli insanlar var hissedebilirsiniz.
Certains joueurs sont aux anges, ce soir et ça se voit.
Twitter'da 3 milyondan fazla takipçimiz var Facebook'ta final için neredeyse 5 milyon beğeniye ulaştık... Entertainment Weekly dergisine bir çok kez kapak olduk ülke genelinde 100'lerce fan sitemiz var.
On a des millions d'abonnés sur Twitter, des millions de likes pour le final, plein de unes d'Entertainment Weekly, des centaines de sites de fan en ligne et des salons partout dans le pays.
Yeni sezonda olmayı kabul etme nedenlerinize dair birçok tahmin var. Kendimi savunmadan adımı kötüye kullanmalarına... izin vermeyeceğim. Çok basit.
Il y a beaucoup de spéculations sur les raisons de votre acceptation à faire la seconde saison.
Sözleşmede herkesin imzaladığı çok sağlam bir feragatname var.
On est inattaquables niveau responsabilité sur tous les contrats.
Dışarıda bizi bekleyen çok şey var.
Il y a tellement de choses qui nous attend.
İzinsiz yolcukları ne kadar çok sevdiğini biliyorum ama kriz durumunda burada olmana ihtiyacım var ve şu an bir kriz -
Je sais que vous aimez entreprendre des voyages non autorisés, mais j'avais besoin de vous ici en cas de crise, et il y a une crise...
İnsan öldürmek gibi çok kötü bir alışkınlığın var.
Eh bien, une vraiment mauvaise habitude de tuer les gens.
İkinci teste başlamak için çok eksiğimiz var.
Comment? - On est à des mois d'un test bêta.
Çok fazla basın var.
Il y a beaucoup de journalistes.
Durun... Çok isterdim, ama benim de bir işim var, o yüzden lütfen ismimi yazmayı bırakın.
J'aimerais beaucoup, mais, j'ai un travail aussi, alors n'inscrivez pas mon nom.
Çok fazla var!
Il y en a un sacré paquet!
Çok şey var konuşup, tartışmamız gereken. Katılan herkes için çok heyecan verici.
Plein de choses passionnantes m'attendent, moi et toute l'équipe.
Doğrusu şu ki bu sorun ve ona katkı yapan şeyler hakkında daha çok şey öğrendikçe, aslında sorunla alakalı bilmediğim ne kadar çok şey olduğunun farkına varıyorum.
En vérité, plus j'en apprends sur le problème et sur les causes qui l'ont provoqué, plus je me rends compte de mon ignorance. Je ne sais rien du tout sur la question.
Hindistan'ın pek çok kömür rezervi var.
L'Inde a d'immenses réservoirs de charbon.
Çok temel bir şey var ama : Karbona bir bedel biçilmezse...
Mais il est fondamental de taxer le carbone.
Bence insanların toplumsal sorumluluklarına hitap etmek oldukça zor çünkü herkesin karmaşık hayatları ve düşünmeleri gereken pek çok şey var.
C'est très difficile de faire appel à la responsabilité sociale des gens.
Ne oldu peki? Dünyanın en büyük iki ekonomisi, en çok salım yapan iki ülkesi, birlikte böyle bir demeç verdi. Bu, daha önce var olmayan bir ivme yarattı.
Quand les deux plus grandes économies mondiales et les deux plus gros pollueurs mondiaux prennent ce genre d'engagement, cela crée une dynamique qui n'existait pas avant.
Bunun çok basit bir açıklaması var.
Il y a une explication simple à ça.
Şu an çok mutsuz. Çünkü senin uçağın var ve kullanan kişi o değil.
Il n'est pas content que vous ayez votre propre jet, et qu'il ne puisse pas le piloter.
Oralarda çok arkadaşım var.
J'ai beaucoup d'amis dans le coin.
- Hayatında çok fazla erkek var.
Trop d'admirateurs!
Yani, çok güzel bir sesin var.
Tu as une très belle voix.
Ginny, şu an elinde çok büyük bir şans var.
Tu as un mégaphone énorme en ce moment.
Çok çılgınca bir fikrim var, aptallar.
J'ai une idée assez radicale, idiots.
Endişelenecek çok daha önemli şeyler var.
Il y a des problèmes plus importants.
Italya'da çok fazla tarih var.
L'Italie est une terre d'histoire.
Lütfen, çok fazla kamera var.
Il y a trop de caméras.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19