Alın onu tradutor Português
2,070 parallel translation
O zaman alın onu.
Então tragam-no.
Alın onu!
Pegue nele.
Umarım bir gün onu geri alırsın.
Só espero que um dia, a consigas recuperar.
Yarın yetişebileceğimizi sanmıyorum sakıncası yoksa onu sen alır mısın? - Ben alabilirim.
Creio que não conseguimos vir amanhã, importas-te de a ir buscar?
Sadece onu alın başımdan!
Mas tirem-no daqui!
Roger hemen bu işe atladı, biliyorsunuz onu, ve daha da derinler kazdı ve bankanın alım-satımlarını kopyalayan kör hesaplar keşfetti.
Também foi uma surpresa para ele, por motivos óbvios. E ele descobriu outras contas que copiavam as transações do banco.
Onun ifadesini alın. Bir saat içinde onu masamda istiyorum.
Quero a declaração dela no meu escritório daqui uma hora.
Tanrım, lütfen onu cennetine al ve oğlun İsa'nın sevgisini, onun kurtuluşu eyle.
Senhor, por favor deixai-o entrar no Vosso reino, e deixai que o amor do Vosso filho seja a sua salvação.
Hepinizden söz vermesini istiyorum. Eğer telefonumu açmaya kalkarsam, onu benden alıp doğruca okyanusa atacaksınız.
Preciso que me prometam que, mesmo se eu tentar ligar meu telefone, vocês o arrancarão de minha mão e o jogarão no oceano.
Kablo onu boğarak canını alıyor.
Os golpes, por onde o sangue da vida, escorreu do seu corpo.
Onu hak etmek zorundasın. Şimdilik, başkasından alırsın.
Isto tens que ganhar... para o momento que tens que compartilhar.
Nasıl diyorsunuz, böyle bir şeyi alırsın fakat onu...
Como se diz quando você toma algo, mas você quer...?
Stingwell'in onu yer yarılıp içine girse bile bulacağını bildiği halde Penny'yi de alıp ortadan kayboldu.
Sabendo que o Stingwell a ia perseguir até aos confins da Terra, pegou na Penny e desapareceram.
Her erkeğin rüyasını yaşıyorum. Neyi istersem, onu alıyorum.
Eu realizo o sonho de todos os homens, eu faço o que eu desejo.
Birilerinin onu alıp götürmesine hazır mısın?
Está disposta a deixar que venha cá alguém e que a leve?
Onu hep alışveriş merkezinde görüyorum. Hep o mağazada, bakınıp duruyor.
Fica no novo shopping, naquela loja, sempre a parecer...
Halil Bey'den o dev pembe elması alıp, sonra onu yüzüstü bıraktığı yılın ertesi yıl doğmuştu kız.
Sim, ela teve-a no ano seguinte... ao que ganhou o enorme diamante cor-de-rosa... do Khalil Bey, e o arruinou.
Ben senin randevu kaçırdıysanız, Japon onu alırsınız.
Mato-os se perder essa reunião! Os japoneses estão interessados.
Ne verirsen onu alırsın.
"Cá se faz, cá se paga".
Onu işe alın ve ardınıza bile bakmayın.
Aceite-a sem pestanejar.
Her gün daha da batıyorlar. Onu sen alır mıydın?
Parecem-se cada vez mais lixadas a cada dia que passa.
Onu teslim alır mısın?
Irá confessá-lo?
Çünkü sizi onu, tam o kutuları birleştirdiği ve bir Mord-Sith'in Agiel'iyle vurulduğu anda teslim alırsanız sizin henüz doğmadığınız bir zamana dönüp babanızı öldürebilecek ve o zaman siz, Efendi, hiç doğmayacaksınız.
Porque se o fizerdes no momento em que ele junta as caixas e depois atingisse-Ihe o Agiel de uma Mord-Sith, ele vai voltar para um tempo antes de terdes nascido e matará o vosso pai. E depois vós, Mestre, nunca existirá.
Onu teslim alıp, Mord-Sith'in sihrini katmasını engelleyebilirseniz Tarikat Gücü'ne sahip olan adama hükmedebilirsiniz.
Se o confessardes, mas prevenirdes que a Mord-Sith adicione a sua magia à dele, então controlará o homem que controla Orden.
Mesajını al Addy. Onu bu hafta ararım.
Passa-lhe outra mensagem, Addy, eu falo com ela esta semana.
Yargıç, onu alır, inceler ek bilgi ister beş veya altı ay daha cevap alamazsın.
O pedido vai ser estudado pelo juiz, ele vai pedir informações suplementares, vai demorar uns cinco ou seis meses até teres uma resposta.
Eğer bir öğretmen Eric'in nereye gittiğini sorarsa, ona üç yetişkinin onu oyun alanından alıp parmağını bir şeylere sokmaması için ders vermeye götürdüğünü söyle.
Se os professores perguntarem onde foi o Eric, diz-lhes que três adultos o levaram do parque para lhe dar uma lição sobre meter os dedos nas coisas.
Rasta saçlı herifin sırt çantamı alıp da kaçtığı zamanı hatırlıyor musun? Onu takip etmiş ve sokağın ortasında bir anda Jason Statham'cılık oynamıştın.
Lembras-te quando o homem com rastas fugiu com a minha mochila e tu foste atrás dele?
Bu alt kültür, toplumun her kavramını alır ve onu tersine döndürür.
- Esta subcultura pega em todas as noções - de comunidade e vira-as ao contrário.
Onu tanık korumaya alın.
Ponha-o sob protecção policial, agora.
Onlara söyleyeceğim şey hastanın tedavisinde elinden gelen her şeyi yaptın ve eğer herhangi bir şekilde tehlikede olduğunu hissetsen onu tekrar uçmaktan alıkoymak için her şeyi yapardın.
- O que lhes vou dizer é que fizeste todo o possível para ajudares este paciente e que se achasses que ele corria perigo, terias feito tudo para o impedires de voltar a voar.
- Ne düşünürsen onu alırsın.
- Incerto, como a forma que falas.
- Geri çekilin, hanımefendi. Susan, konsolda bir kartvizit var, onu alıp, avukatımı arar mısın lütfen?
Susan, está um cartão de visita na cómoda com o número de um advogado.
- Onu da alın!
Corram! - Apanha!
Onu çıkarıp karantinaya alın.
Tirem-na daí e coloquem-na em quarentena.
İster peşinden gidip aranızı düzeltmeye çalışırsın istersen de onu boşverip işini geri alırsın.
Bem, tu podes ir atrás dela e tentar resolver as coisas... Ou podes deixá-la e recuperar o teu emprego.
Sana rahatlatıcı bir yalan önersem, onu alır başıma kakarsın.
Se eu te oferecer uma mentira reconfortante, tu dás-me com ela na cabeça.
Onu almayın, lütfen, o benim kızım, beni alın.
Não a leve, por favor, ela é a minha filha. Leve-me no lugar dela!
- Onu da ata alın.
- Ponham-no no cavalo.
Erkeği boğuyor, sonra da cesetten kurtuluyor. Kadını yanına alıp, zorla alıkoyup, ona işkence edip ; nihayetinde, onu da öldürüyor.
Ele estrangula o homem, depois livra-se do corpo, leva a mulher, mantém-na refém, tortura-a, e eventualmente, mata-a também.
Aptalın teki 60'lı yılların bilimkurgu dizisini alıp... onu daha gerçekçi bir hale getiriyor, uzay gemisini saymazsan tabii. Diğer aptallar da buna o kadar sinirleniyorlar ki, onu bu yüzden döve döve öldürüyorlar?
Um totó qualquer pega numa porcaria de série de ficção-científica dos anos 60 e transforma-a em algo um pouco mais realista, menos a nave espacial, claro, e os outros totós ficam fulos o suficiente que lhe dão porrada e o matam por causa disso?
Marge'ın ev sahibi ben olsaydım, boruları tamir ederdim ve çiçeklerle duş alırdım ve onu güneydeki denizlere romantik bir kaçışla götürürdüm ve asla geri dönmezdim. Evet.
Se fosse o senhorio da Marge, tratava dos canos, levava-lhe flores, levava-a numa escapadela romântica pelos Mares do Sul e nunca mais regressava.
Sanırım, yarın onu alışverişe götüreceğim.
Bem, acho que vou levá-lo ao Centro comercial amanhã.
Parasını alıp, doğrasınlar diye onu dokuzlara bıraktık.
Que agarrámos no dinheiro e o deixámos para trás a ser massacrado pelos Niners.
Neden sadece peynir alıp, oyun tahtasının üzerine koyup, onu yemiyoruz?
Porque é que não pedimos para tirarem o queijo e colocarem pastéis?
Eline bir süpürge alıp aşağı atabilirdin. Onun yerine saatlerce orada durup Zabar'dan alınmış Jarlsberg peyniriyle kandırıp onu ayakkabı kutusuna sokmaya çalıştın.
E ele correu para a varanda, e podias ter pegado numa vassoura e tê-lo varrido, mas em vez disso, ficaste horas a tentar atraí-lo para uma caixa de sapatos, com queijo Jarlsberg da Zabar's.
Sarah, etrafı toparlar, Justin'in çamaşırlarını halleder ve 2 civarında onu okuldan alırdı.
A Sara faz a limpeza, trata da roupa do Justin e vai buscá-lo à escola por volta das 14 : 00.
Bay Harris'in vekili olarak atandım. Kalan sorularınızı yanıtlamaması için onu alıyorum.
Fui contratado para representar o Sr. Harris e digo que ele não responde a mais perguntas.
Onu alıp adanın burnundan dolaşarak Orkide'ye daha çabuk gidebiliriz.
Vamos nele, damos a volta à ilha e demoramos metade do tempo.
Önce şu noktayı kontrol edersem, daha önce onu... * ama şunu hatırlayın yaz aylarını suyun her hangi bir bölgesini yerel iklime göre dikkate alın
Verifique o ponto de água antes de o voltar a escorvar. Lembre-se que os meses de Verão afectam os aquíferos da região consoante o clima.
Sen de birikimi evden alırsın....... ve onu ikinci bir ev almakta kullanırsın.
Retira uma parte da sua casa, e usa-a para comprar outra casa.
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bilmiyorum 36
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
önüne bak 138
onu seviyor musun 173
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104
onun da 23
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
önüne bak 138
onu seviyor musun 173
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104
onun da 23