Ama orada tradutor Português
5,272 parallel translation
Ama orada kliniğe hasta gelmesini sağlamazsan para kazandırmazsan, kimse seni ciddiye almıyor.
Lá, se não levares os pacientes, não levas dinheiro, e então, és um Zé Ninguém.
Kaybolduğu gece, abim aileme sinemada olduğunu söyledi ama orada değildi.
Na noite que ela foi dada como desaparecida, meu irmão disse a meus pais que tinha ido ao cinema, mas não foi.
Ama orada insanlar var ve tamamıyla farklı şeyler görüyorlar.
Mas existem pessoas que olham e vêem outra coisa.
- T... Gündüz mesaisi geliyor, burada çok adam var ama orada işimi yapacak kimse yok.
Tens outro turno a chegar, há várias pessoas, para te ajudar.
Ama orada oturup bana hangi belirtileri gösterip göstermediğimi söylüyorsun.
Mas sentas-te aí e dizes-me quais são os meus sinais?
Ama orada bir yerdeler. 449 00 : 18 : 18,019 - - 00 : 18 : 20,788 Bir teknoloji firması bu ilkel aygıtı kullanıyor.
Mas existem.
Ama orada yalnız değildim.
Mas não estava sozinho lá em baixo.
Kaybolduğu gece, abim aileme sinemada olduğunu söyledi ama orada değildi.
Na noite em que ela desapareceu, o meu irmão disse aos meus pais que foi ao cinema. Mas não foi.
Ben Sunset Park, yaşamak ama bana orada kuşlar oluşturmanıza izin vermez.
Eu vivo em Sunset Park, mas não deixam-me criar aves lá.
Ama sen orada 9 canını bıraktın.
Gastaste lá nove vidas.
" Orada her an ölebilirim ama adamım!
" Eu podia morrer aqui, mas meu!
- Ama hala orada duruyor.
- mas ainda está lá.
Orada pek fazla yemek yapıyormuş gibi gelmedi bana ama.
Não me parece que ele cozinhe muito ali.
... "ve sağdaki garip şeyden sağa dön" ama o garip şeyi tarif edemezsiniz çünkü orada garip şey olduğunu bilirsiniz, yani kafanızda her zaman vardır.
Mas não consegues descrevê-la, porque só a conheces como coisa estanha, na tua cabeça. Conheceste sempre.
Dişimde bir şey var sanmıştım ama sonra bakayım dedim. Aynaya böyle bakınca pantolonumu tezgaha çarptım, sanırım orada biraz su vardı.
Eu pensei que tinha alguma coisa no dente, mas quando fui ver, eu vi assim no espelho, mas as minhas calças atingiram a bancada e devia haver água ali.
- Orada çalışmanın ne kadar güzel olduğunu bana söyleyeceğini biliyordum. Ama konuya buradan başlamak isteyeceğini düşünmüyordum.
- Sabia que me dirias quão fabuloso é trabalhar lá, mas não pensei que começasses por aí.
Orada inkar etmiyorum bazı kötü kan oldu Teğmen Welch ve kendim arasında, ama...
Não vou negar que há uma rixa entre mim e o tenente Welch, mas isso não influenciou neste acidente.
- Kyle orada kaldı ama.
O Kyle ficou.
Orada ne oldu öyle? Matty, çok üzgünüm ama daha önce başım belaya girmişti ve işleri tekrar batırırsam babam beni New York'a geri yollar ve annem...
- Matty, desculpa, mas já me meti em sarilhos antes e, se volto a fazer asneira, o meu pai manda-me de volta para Nova Iorque e a minha mãe...
Orada ne yaptığını bilmiyoruz ama öğreneceğiz.
Não sabemos o que é que ele fazia por lá, mas iremos descobrir.
Ofisini aradım ama artık orada çalışmıyormuşsun.
Eu liguei para o seu escritório, mas você já lá não trabalha.
Hayır, hâlâ orada ama siyah olmuş. Noel sabahı çikolatalarından.
Ainda lá está, só que sujo dos chocolates da manhã de Natal.
Ama Ferris çarkının orada bayılmakla ya da burada çamurda yatarak olmaz o iş.
Não podes fazer isso desmaiado atrás da roda gigante ou a choramingar aqui.
Ama eve vardığım andan burada uyandığım ana kadar hiçbir şey hatırlamıyorum. Orada olduğunu kabul ediyorsun yani?
Mas desde que entrei na casa e acordei aqui, não me lembro de nada.
Onu orada ben bırakmadım ama bana ulaştırdığınız için teşekkürler.
- Eu não deixei isto ali. Mas agradeço que me tenham devolvido.
Kaçmama yardım etti ama o hâlâ orada.
Ajudou-me a sair, mas ainda lá está.
Ve orada savaş varken sen burada dadı gibi kaldın.
E foste aqui deixado como uma ama-seca, enquanto é travada a guerra.
Ama adamlarımız orada bir çıkmaz sokağa sıkıştılar.
Mas os nossos homens entraram num beco sem saída.
Ama ondan ne elde edeceğimizi bilmiyorum. Bugün orada havalar nasıldı?
Sim, mas não sei o que trará.
Yarına sunumun olduğunu biliyorum ve gerçekten orada olmak istiyorum. Ama bir randevum var ve ertelemeyi...
Então, sei que tens a tua apresentação amanhã e gostava imenso de lá estar, mas tenho uma consulta e tentei...
Ama beni eve geri götürdü ve orada ne bulduğunu bilmek ister misin?
"Mas levou-me de volta a casa, " e sabes o que encontrei quando lá cheguei?
Gitmiyordum ama artık gidiyorum, çünkü sen orada olacaksın.
Sim.
Korkunç. Hepimiz orada Topher'a yardım etmek istiyoruz ama buradayız.
- Sei que é horrível, e todos gostávamos de ajudar o Topher, mas estamos aqui.
Orada triyaj yapmaya çalışıyorlar ama yardım istiyorlar.
Estão a ver as Urgências, mas querem ajuda. Já ajudámos muito.
Orada olmak istiyorum ama buradayım, bıraktım.
Permaneço pronto e cheio de vontade para ir ajudar, mas não vou, fico aqui feito desistente.
Angie'nin dairesine gittim ama yumurta orada değildi.
- Fui a casa da Angie e o ovo desapareceu.
Bakıyorum, ama o orada değil.
Viro-me, mas ele nunca está lá.
Walker kendi kuyusunu kazdı ama Joan orada sanki onu koruyor gibiydin yapmaman gerekirken hem de.
A Walker fez a sua própria cama, mas a Joan parecia que estava ali a protegê-la quando não precisava.
Başlamadılar ama Eric Woodall orada işe başladığında yapacaklar.
Não o fazem, mas vão fazê-lo quando o Eric Woodall começar a trabalhar lá na próxima semana.
Orada uyutmayı teklif etti ama ben izin veremedim.
Ofereceu-se para a abater logo ali, mas não consegui deixá-lo.
Orada büyümedim ama kış zamanlardı Barahona'ya inerdik.
Não fui criado lá mas no inverno, costumávamos ir até Barahona.
Bu konuyu tartışmıştık, demek istediğini anlıyorum, ama benimle orada buluşmalısın.
Já tivemos essa discussão e eu percebo o seu ponto de vista, mas tem de se encontrar comigo lá.
Orada ne haltlar karıştırıyorsun bilmiyorum ama anahtarım var.
Precisas de abrir a porta. Não sei que raios estás a fazer ou o que andas a tomar, mas eu tenho a chave.
Gençken orada yaşamıyordu ama.
Mas o Derek vive num apartamento. Não quando ele era adolescente.
Ama güney duvarının orada molozlar bulduk.
Certo, mas achámos cascalho na parte sul.
Orada kıçına tekmeyi basmaya hazırdım. Ama burada yapmaktan da mutlu olurum. Bu, gün boyunca söylediğin tek akıllıca sözdü.
Estava pronto para dar-te uma sova lá atrás, mas estou feliz em fazer isso aqui.
Hayır. Orada olduğumu unuttular. Ama gözeneklerim harbiden açıldı.
- Não, esqueceram-se de mim, mas abriu bem os meus poros.
Yapma ama, sen hâlâ orada mısın?
Ainda estás nisso?
Orada yaralandım. Çok şey hatırlamıyorum, sadece bölük pörçük parçalar ama...
Não me lembro de muita coisa, apenas de fragmentos, mas...
Başlamadılar ama başlayacaklar. Eric Woodall haftaya orada işe başladığında.
Não o fazem, mas vão começar quando o Eric Woodall for para lá trabalhar.
Orada hala hayatta mısın, onu bile bilmiyorum. Ama çok iyiydin.
Nem sei se ainda estás viva mas portaste-te bem!
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
oradadır 18
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada ne yapıyorsun 161
orada neler oluyor 224
orada bekleyin 25
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada olurum 25
oradadır 18
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada ne yapıyorsun 161
orada neler oluyor 224
orada bekleyin 25
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada kal 348
orada mısınız 104
oradan uzak dur 20
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
oradan çık 18
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122
orada kal 348
orada mısınız 104
oradan uzak dur 20
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
oradan çık 18
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122