Ayak tradutor Português
10,898 parallel translation
"Scarlett Johansson baş, omuzlar, dizler ve ayak parmakları."
"Scarlett Johansson, cabeça, ombros, joelhos e dedos."
- Ayak sesleri gitgide yaklaşıyor.
Estes passos estão a aproximar-se.
Bay Six, .. ayak altında dolaşmayı bırak.
Sr. Seis, falemos a sério.
Zombi-koca ayak gibi bir çeşit kıyamet sonrası dedikodusudur diyordum.
Um rumor pós-apocalíptico, tipo um Pé-Grande zombie.
Onları kurtarmaya çalışın tabii ama size ayak uyduramazlarsa yolunuza devam edin.
- Tentem salvá-los, mas se eles não aguentarem, vocês continuam.
Size ayak uyduramazsak bizi bırakıp gitmenizi söylemesini.
Que deviam deixar-nos para trás, se não os acompanhássemos.
Sadece ayak uyduramazsan bildiririm.
Sé te vou denunciar se não acompanhares o meu ritmo.
Duyduğu her sirende, her ayak sesinde peşinde birileri olduğunu düşünüyordu.
Cada sirene que ouvia, cada passo, era uma prova que ela estava a ser caçada.
Ayak uydurmaya çalış canım.
Tenta acompanhar, amor.
Evet bazen ayak uydurması zorlaşıyor.
Sim, por vezes, é difícil de acompanhar.
Mıymıntı şifrenizin ayak uydurmasını sağlıyorum.
Estou a ajudar o teu código lento a acompanhar-me.
Sokağın ortasında üzerinde pijamalarla yalın ayak dolaşan bir kız vardı.
- Ligue para o meu escritório. Vestida com um pijama e descalça, e que entrou nesse hotel. Apareceu uma miúda no meio na rua.
Sokakta neden yalın ayak dolaşıyordun?
Estás bem? Por que andas descalça na rua?
Sokağa bu yüzden yalın ayak çıkmış olabilir mi?
Talvez por isso ela tenha saído a correr descalça?
Orada bulduğumuz ayak izleri 35 numara.
Estas são imagens de lá. Isto é tamanho 35.
Ayak numarası hemen hemen aynı olmalı.
O tamanho corresponde muito bem.
Ayak izleri bir şey gördüğü anlamına gelmez ancak söz konusu zamanda...
As pegadas não dizem nada se ela viu alguma coisa... mas com o tempo, depois...
İş arkadaşlarım ayak izlerinin kime ait olabileceğini bilmiyorlar bile yani henüz.
Os meus colegas não sabem mesmo de quem possam ser estas pegadas. Ainda...
Saat 5'te ayak sesleri duydum.
Ouvi barulho por volta das cinco.
Bu aya ilk ayak bastığımız gün.
Isto é a aterragem na lua
Bana ayak uydur. Hisset.
Sente a música.
Sonunda bize ayak uydurmana sevindim. Başka şansım yok.
- Fico feliz por chegares a essa conclusão.
Oyununa ayak uyduracağım.
Está bem. Vou jogar o teu jogo.
Storybrooke'a döndüğümüzden beri buraya ayak uyduramıyorum sanki.
Desde que voltámos para Storybrooke, sinto que ainda... não me adaptei.
Bizim davanın ayak işini sen mi yapıyorsun?
Estás a fazer o trabalho pesado do caso?
Evet ama bu ayak da değil.
Sim, mas isto não é um pé.
Dört ayak üzerinde yürüyor.
Ele anda nas 4 pernas.
Boone, kendi ayak takımı milis gücünün ordu karşısında hiç şansı olmadığını biliyordu.
Boone sabia que a sua milícia não tinha hipótese contra as forças conjuntas.
Bu ayak izlerinin genişliğini, derinliğini ve aralarındaki mesafeyi de işe katarsanız bu ejderha... Ağır.
Se levar em consideração a largura e a profundidade das pegadas e a distância entre elas, calculo que este dragão é...
Bu ayak izleri çok taze.
Estas pegadas são frescas.
Bir düşünsene Derin Karanlık'a ayak basan ilk Berkli ben olacağım.
Pensa só... serei o primeiro de Berk a pisar na Dark Deep.
Fakat unutma, ilk ayak basacak kişi benim.
Mas serei o primeiro a pisar nela.
O zaman ayak bileklerinde ki kesikler nasıl bu kadar hızlı iyileşti, ha?
Então, como é que os cortes no teu tornozelo sararam tão depressa?
Bize ayak uydurup coşkunuzu tavan yaptırın. Ateşli.
Vamos nos divertir!
El ve ayak bileklerinde bağlanmaya bağlı morluklar var.
Hematomas e marcas de retenção nos pulsos e tornozelos.
Ve Donna, güven bana. Bakir ayak parmağını çamuruma soktuğun an sen, sen olmayacaksın artık.
Quando mergulhares os teus pés na profundeza da minha lama, nunca mais serás a mesma.
Peter kendi ayak işlerini yapar. Her zaman.
O Peter faz o seu próprio trabalho.
İşimiz bitince seni ayak bileklerinden tutup pis bir çöpmüşsün gibi kaldıracağım. Olmaz!
Quando acabarmos, vou agarrar-te pelos tornozelos e levantar-te como um saco do lixo nojento.
Burada dönen dolaba ayak uyduramıyorum artık!
Não consigo acompanhar este estratagema.
Cleveland, o Toronto Raptors şapkası ne ayak?
Desculpa, Cleveland, mas que diabo é esse boné dos Toronto Raptors?
O kartlar ne ayak?
SENTE DOR Para o que servem esses cartões?
Bu hastalığa yakalananlar için gemiden inip karaya ayak basmaktan başka bir tedavi yok.
Não, a cura para ela e para todos os que sofrem é sair deste maldito navio e ir para terra firme.
Savage'a ayak uydurmamız için onun güçlerini kullanmasına ihtiyacımız var.
Precisamos do poder dela contra o Savage e que ela o use de forma confiável.
Bu arada, koyda ayak işlerini hallettiğin için teşekkürler.
A propósito, obrigado por limpar a baía.
Oscar ayak işlerini yapmak için gitti.
O Oscar anda há dias a satisfazer-te as vontades.
Her ayak sesi duyduğunda kafasını çevirip beni görmeyi bekledi.
Com cada transeunte que passava, ele virava-se à espera de me ver a mim.
Sadece iki çift ayak sesi duyuyorum.
Só ouço uma pessoa a dar passos.
Elena için en iyisini yapacağım bir başıma onu kalbimde taşıyacağım ayak altında değil.
Vou ser o homem que honra a Elena completamente sozinho mantendo-a no meu coração - em vez de na minha cave.
Ayak uydurmak için biraz zamana ihtiyacı var sadece.
Ela só precisa de um tempinho para se adaptar.
Ve defalarca benim ayak saplama. Bunu zombi duş beyin çocuk oyuncak farkında mısın , Senin teknenin içinde banyo, evinde yaşıyor Senin Froot döngüler yeme.
Você sabe que o garoto zumbi vive na sua casa, usa seu chuveiro, comendo seus froot loops.
- O sesler ayak sesi değil.
Isto não são passos.