Açıklama tradutor Português
4,625 parallel translation
Melekler mantıklı bir açıklama girişiminin eseriydi.
Anjos eram uma tentativa razoável de construir uma explicação lógica.
- Üzgünüm. - Açıklama yapman gerekmez.
Não tens que te explicar.
Özür dilerim, bu çılgın seyahat için sana açıklama yapmadım, ama gerçek şu ki, ben de sebebini bilmiyordum.
Desculpa não te ter dado uma explicação para esta viagem tresloucada. Mas a verdade é que eu mesmo não sabia como a justificar.
Göründüğü gibi değil, açıklama...
Não é o que parece!
Evet, bir açıklama yapmanızı isterim.
"Prostituta" Sim. Adoraria uma explicação.
Bir açıklama yapmama izin verecek misin?
Vais deixar-me explicar?
Açıklama olmaksızın tüm hayatı altüst olan küçük bir çocuktun.
E tu eras pequenito e a tua vida alterou-se subitamente sem explicação.
Yakında, açıklama yapmam için arayacaklar.
Estou para receber um telefonema a pedir explicações.
En azından Kree İmparatorluğu'ndan onun eylemlerini kınayan bir açıklama.
No mínimo, uma declaração do Império Kree, a afirmar que condena as acções dele!
- Her açıklama abartı olur.
Bem, qualquer explicação é forçada.
- Biz yalvarana kadar kararını açıklama.
Espera até nós começarmos a implorar antes de anunciares.
Hediyem için açıklama gerekiyor.
Mas a minha precisa duma expicação.
- İzin ver, her şeyi açıklayayım. - Hayır, tatlım açıklama. - Ortada birçok yanlış anlaşılma var.
Por favor, deixa-me explicar-te todos estes mal-entendidos.
Açıklama yapmana gerek yok.
Não preciso que me expliques nada disto. Não tem importância.
Sana açıklama yapmak istemiyorum.
Não quero continuar a explicar isto.
Açıklama yapmaya filan mı çalışıyorsun?
Está a tentar transparecer alguma coisa?
Yani bak, bu saat bir açıklama yapıyor.
Repare neste relógio aqui.
Mantıklı açıklama.
A explicação racional.
Açıklama. Derhal.
Explicações.
Bu şeyler insanları ürküttü ve ufak bir açıklama yapsak çok iyi olur.
Essa coisa deixou as pessoas assustadas. Algum tipo de explicação não faria mal.
Bir açıklama yapmadan öyle aceleyle gittiğim için özür dilerim.
Lamento ter partido sem dar uma explicação.
Ben her şey netleştiğinde sana açıklama yapacağım.
Irei explicar tudo para ti, quando isto se tornar claro.
Yapma, bana bir açıklama yapmak zorunda değilsin.
Não tens de te justificar.
Bu yapacağım açıklama benim güzel, fedakâr eşimin çocuk beklemesiyle ilgiliydi.
Tive conhecimento de que a minha adorável e dedicada esposa está à espera de bebé!
Kameralar yedek jeneratörlere bağlıydı, ama hayvanat bahçesi avukatları görüntüler için yazılı bir açıklama bekliyorlar.
Câmeras estavam na a filmar, Mas os advogados para o zoológico quer um pedido por escrito para a obter as filmagens.
Herhangi bir açıklama?
Alguma descrição?
- Sadece bir açıklama bekliyorum.
Só queria um esclarecimento.
En azından bana bir açıklama borçlusun Roger.
Deves-me uma explicação, Roger, no mínimo.
Yaptığım hiçbir şeyi açıklama gereği duymadan yaşamak.
Apenas viver sem descrever tudo o que faço?
Üzgünüm bunu açıklama iznim yok.
Temo bem que não tenha liberdade para discutir isso.
Tanrıya izin vermeyen bir aşamaya gelerek kendinizi oldukca zor inanılmaz bir cevap bulmaya itersiniz. Bir şeylerin nasıl başladığına alternatif açıklama aradığınızda kendinizi bu konumda bulursunuz.
E não acreditando em Deus, teriam de fazer um enorme esforço, para encontrar uma explicação, para... como as coisas vieram a ser.
ama Hawking evrenin kendi kendisini yaratmasını öne sürdüğünde kendi kendisini yaratmak zorunda olduğu için bunu yapmıştır der, ve bu cümleyi nasıl ve neden yaratılmıştır diye bir açıklama olarak bize sunar.
Mas Hawking afirma que o universo se criou sozinho, porque precisava de se criar a si mesmo e apresenta a explicação de como e porque ele foi criado.
- Açıklama istemiyor musun?
Não queres uma explicação?
Bu güzel bir açıklama oldu.
Isso é que é uma afirmação.
Olayın nasıl meydana geldiği konusunda güvenlik birimlerinden henüz bir açıklama gelmedi. Bir Doğu Ulusu Kraliçenin emri :
A Polícia de Segurança Pública e a Protecção Civil estão já a investigar o caso.
Bu kişinin öldürüldüğüne inanıyoruz fakat henüz bu kişinin kimliğini açıklama veya cinayetin ayrıntılarını açıklama durumunda değiliz.
Essa pessoa terá sido assassinada. Ainda não estamos em condições de revelar a identidade da vítima ou mais detalhes sobre o crime.
Üstlerimiz halka açık, gündem getiren bir açıklama istiyor.
Os nossos superiores querem uma demonstração de disciplina.
Açıklama yapmana gerek yok.
Não precisas de explicar.
- Hep evet derim çünkü ne zaman hayır desen insanlar bir açıklama bekler.
Eu aceito sempre. Porque sempre que recuso, as pessoas querem uma explicação.
Ancak, yetkililerden henüz resmî bir açıklama yapılmamıştır ama, Yerel Polis Kuvvetlerinin arama-kurtarma çalışması yaptığı sanılmaktadır.
As autoridades no entanto ainda não estão permitidas a dar declarações mas acredita-se que a Polícia Internacional já se encontra na busca e resgate.
Yerel Poli kuvvetlerinin başı olan Juan Alvarez'den bir açıklama istedik ancak, kendisi herhangi bir açıklama yapmaya yanaşmadı.
Quando quisemos falar com Juan Alvarez, chefe da Polícia Nacional, ele não quis dar declarações.
Sen çıldıyorsun, ben açıklama yapıyorum, sende mutlu olduğun bir yer yaratıyorsun.
Tu passas-te, eu explico tudo, e tu fazes um lugar feliz.
Bir açıklama hak ettiğini düşünüyorsun ama bu seni ilgilendirmiyor.
Achas que mereces uma explicação, mas não é da tua conta.
Melodramınızı herkes kadar takdir ediyorum ancak bir açıklama olayı aydınlatabilir.
Aprecio um melodrama como qualquer um, mas, uma explicação talvez ajude a clarificar as coisas.
Açıklama için zamanım yok.
Não tenho tempo para explicações.
Polis bir açıklama yapmadı ama Walgreens'in müdürü araç gasp etme olduğunu söylüyor. Kurban da dükkân sahibiymiş.
Não, o LAPD não disse nada, mas um gerente do Walgreens disse que foi um roubo de automóvel e a vítima é o dono.
Ve şu sıralarda polis, olayla ilgili bir açıklama yapmaya hazırlanıyor. Arkadaşımız Joel Beatty orada bunun için beklemede.
Recebemos a informação de que a polícia se prepara para emitir uma declaração, em directo do local do crime, onde se encontra o Joel Beatty.
- Polis 60 saniye içinde olayla ilgili bir açıklama yapacak.
Atenção, pessoal. O porta-voz da polícia -... vai falar daqui a 60 segundos.
Açıklama yapmaksızın bunu feshedemezsiniz.
Não podem revogá-la sem qualquer explicação.
- Gordon, açıklama yapmana gerek yok.
- Não tens de te explicar.
Binbaşı insanlara tehlike hakkında bir açıklama yaptı, ama esasında...
Há poucos minutos, o presidente da câmara fez uma declaração... a pedir as pessoas para evitarem quase todos mas principalmente...