Ağlamak tradutor Português
789 parallel translation
Ağlamak yok, hayatım.
Näo chores, rapariga.
Bir de kalkmış şaka yapıyorum. Oysa ağlamak istiyorum.
Estou a tentar ter graça quando só tenho vontade de chorar.
Öleli 20 dakika oldu ve ağlamak, sızlamak 20 yıl sonra bile onu şu andakinden daha ölü yapmaz.
Está morto há 20 minutos, e o choro e os lamentos não o farão ficar mais morto daqui a 20 anos.
O'Doul gülmek, sonra ağlamak. Zengin olacak, değil mi?
O'Doull vai rir, depois chorar.
Çok soğukkanlıydı.Ağlamak bir yana, gözünü bile kırpmadı.
Nenhuma lágrima. Nem sequer um pestanejo.
"Ağlamak ve gülmek, aşk, arzu ve nefret..."
"Não são longos, os soluços e os sorrisos"...
Ağlamak istemiştim ama gözlerimden yaş akmayacaktı.
Eu queria chorar, mas as lágrimas não vinham.
Planda ağlamak yoktu.
Nunca planeei chorar.
- İstiyorsun, ağladın ve ağlamak üzeresin.
Estiveste a chorar e agora estás prestes a começar a chorar.
Ağlamak istemiyorum.
Não quero chorar.
İnsanın içinden cenazelerde gülmek, düğünlerde ise ağlamak gelir.
Há a tendência de rir nos funerais e de chorar nos casamentos.
Uzman bir ikram servisi yapan kişi, 15 dakika içinde evinizden hicap duymanızı sağlayabilir. Ellie ağlamak üzereydi.
Um bom profissional... pode fazê-lo envergonhar-se da sua casa em 15 minutos.
Evet oldu. Birlikte harika günlerimiz oldu ama evlilik hep gülmek değildir. Bazen seninle ağlamak da istedim.
Claro que passámos bons momentos juntos mas um casamento não é só alegria.
Bazen azıcık ağlamak iyi gelir.
Sabes, às vezes é bom chorar um pouco.
Ağlamak son derece normaldir.
Chorar é uma coisa normal.
Dosyanın içine ağlamak mı?
Chorar com um processo? Parece uma canção do Top Mais.
Komut ile ağlamak gülmek?
Rir e chorar quando mandam?
- Ağlamak için bir sebep yok!
Não tens motivos para isso.
Parlak yıldızımızın sönmesi hepimizi derinden üzdü, ama ağlamak da derdimize deva olmaz.
Todos nós temos razões de chorar o empalidecer de nossa estrela brilhante, Mas ninguém chorando cura suas mágoas.
Neden ağlamak yerine bu ihtiyarla konuşmayı denemiyorsun?
Por que não fala com este velho em vez de corar?
Bu şekilde ağlamak onun tek zevki.
Tem prazer em vê-la chorar e gritar?
Ama ben başka insanların acıları yüzünden daha fazla ağlamak istemiyorum.
Mas eu... não quero mais chorar pela dor dos outros.
Ağlamak, doğurmak ve komşuları hakkında dedikodu yapmak.
Chorar, engravidar e ficar fofocando dos vizinhos.
Oh, o kadar genç ve o kadar nazik bir ölü için ağlamak ne ayıp.
Ora, toda a cidade de Lincoln está de luto.
Bazıları ağlamak isteyecek.
Bom, alguns vão querer gritar.
- Benim adım Madeleine Walace. Bir deyim vardır : "Madeleine gibi ağlamak", değil mi?
Chamo-me Madeleine Walace ; não se diz "chorar como uma madalena"?
- İçimden ağlamak geliyor.
- Estou chorando por dentro.
İçinden ağlamak geliyor mu, Jerry?
Apetece-te chorar, Jerry?
Benim içimden ağlamak geliyor.
A mim apetece-me.
Ağlamak üzeresin.
Está a ponto de chorar.
Ağlamak istiyorum.
Dá-me vontade de chorar.
Bu kadar ağlamak yeter.
Você já chorou o suficiente.
Özür dilerim, ağlamak istemiyorum.
Desculpa, não quero chorar.
Ağlamak istediğim zaman ağlarım!
Choro quando quiser chorar!
Sıklıkla ağlamak istemem değil mi, Lid?
Eu não choro com frequência, pois não, Lid?
- Şimdi, dua etmek, ağlamak filan gibi şeyler yok, değil mi?
- Näo vais pôr-te a rezar e chorar, nem nada disso?
Gerçekten ağlamak istiyorsan, köftene bir bak.
Se queres chorar de verdade, olha o bolo de carne.
- Ağlamak, ağlamak - su ziyanı.
Prantos, prantos... um desperdício de água.
Hesabıma ağlamak düştü.
Não se arrependa pelo que fez.
Tam da bu utanç verici anlaşmazlığa son vermeye karar vermiştim, hesabıma ağlamak düştü.
Justo agora... que decidi dar um fim a este indigno litígio com seu pai... aqui estou chorando.
Sana bakıyorum ve ağlamak istiyorum. Çünkü yoruldum.
Estou a olhar para ti... tenho vontade de chorar porque estou cansada.
Ağlamak istiyorum.
Sò me apetece chorar.
Her an için gözyaşlarına boğulabilirim. Oysa ağlamak istemiyorum. Çünkü bu her şeyi daha da kötü yapacak.
Estou à beira das lágrimas e chorar só piora as coisas.
Burada dalgın dalgın dolaşıp, ağlamak, seni özlemek istemiyorum.
Não quero andar a sonhar contigo, a definhar e a chorar!
Kaçıp bir yere saklanmak ve iyice ağlamak istiyorum.
Quero esconder-me algures e chorar.
Çocuklar... Fazla ağlamıyordu. Çünkü sanırım ağlamak için çok yorgun ve korkmuştular.
Nem as crianças choravam, porque estavam demasiado cansadas e assustadas.
Ağlamak çok gereksiz.
Não preciso chorar.
- Sonra, biz ağlamak zorunda kaldık..
- Então temos de a fazer chorar.
Şu an neredeyse ağlamak üzereyim.
Estou quase a chorar neste momento.
Ağlamak mı?
Chora?
Ağlamak için çok geç.
Não chores.
ağlamak istiyorum 20
ağlama 668
ağlamayacağım 22
ağlama artık 44
ağlamayı kes 61
ağlamayı bırak 20
ağlamayın 45
ağlamaya başladı 16
ağlamıyorum 59
ağlama 668
ağlamayacağım 22
ağlama artık 44
ağlamayı kes 61
ağlamayı bırak 20
ağlamayın 45
ağlamaya başladı 16
ağlamıyorum 59