Banka tradutor Português
6,775 parallel translation
Banka kasaları olduğunu varsayıyorum.
Assumes que sejam cofres?
- Eğer banka kasasında bir ton nakdin varsa olursun.
Tu fazes se ganhares, muito dinheiro.
Banka soyguncusu takımı oynamamızı mı istiyorsun?
Queres que sejamos um gang de bancos?
Banka işi yolumuzdan çekildiğinde kafamı toplayabileceğimi düşünüyorum.
Ouve, quando acabar este trabalho do banco, acho que vou ser capaz de limpar a minha cabeça.
Banka mülküne zarar verdin, masum rehineleri riske attın.
Destruíste a propriedade do banco, colocaste reféns inocentes em risco.
- Banka kasalarını kendi adına aldığın için.
Colocas o teu próprio nome, nos cofres.
Banka soyguncunuz nerede?
Onde está o teu ladrão de bancos?
- Banka işinde bana yardım edebilecek bir adamın olduğunu söylemiştin.
Disseste que tinhas alguém que te ajudava com este trabalho do banco.
- Mickey çok banka soydu.
- Ele já assaltou muitos bancos.
Galaksideki en güvenli banka.
É o banco mais seguro da galáxia.
Banka güvenliği!
Segurança do banco!
Kimsiniz? Ben Bayan Delphox, Banka Güvenliği Müdürüyüm.
Sou a Sra. Delphox, Chefe de Segurança do banco.
Hacker'ım ben, ayrıca banka soyguncusu.
Sou pirata informático e ladrão de bancos.
Banka soyguncusu olmak için güzel bir gün.
Hoje é bom conhecer um ladrão de bancos.
Birinci sorum, TARDIS ile banka soymak kolaydır.
Primeira pergunta : roubar bancos é fácil com a TARDIS.
- Banka katı kilitleniyor.
Andar do banco a fechar.
Banka katı kilitleniyor.
Andar do banco a fechar.
Banka katında yakalanan adam hedef değildi, demek?
Então, o homem que capturámos no andar do banco não era o alvo.
Galaksideki en büyük banka.
Este é o maior banco da galáxia.
- Hayır, hafızamı kaybettim ve bir banka soyuyorum, neden iyi olayım?
Tenho amnésia e roubei um banco. Como posso estar bem?
Girilmez banka.
O banco impenetrável.
Bu hem bir banka soygunu hem de zaman yolculuğu soygunu.
Isto não é apenas um golpe a um banco. É um golpe de viagem no tempo.
Banka artık açık.
O banco está aberto.
- Banka soymamız gerek.
Vamos. - Precisamos de roubar um banco.
Görev bir banka soygunu değildi. Asla olmadı.
Isto não era um golpe contra o banco, nunca o foi.
Başka bir banka soygununda yardıma ihtiyacınız olursa...
Se precisar de ajuda com outro golpe a um banco...
Banka falan soyma.
Não vás roubar bancos!
Bildiğin banka soymak!
Roubar um banco inteiro.
İnternet olmazsa buradan Scottsdale'e kadar banka sistemi olsun, acil servis olsun her şey etkilenir.
A queda da Internet daqui até Scottsdale afecta tudo, desde bancos a Serviços de Emergência.
Bu da bir saçmalık çünkü hiçbir banka durduk yere 4,500 dolar vermez.
O que é ridículo, porque nenhum fiador de fianças vai garantir os outros 4,500 dólares.
Ticaretten Sorumlu Sekreter Yardımcısı, CIA'in El Paso'daki bir banka operasyonuyla ilgili Buckley'ye bir e-posta atmış.
O Secretário do Comércio enviou um e-mail ao Buckley a perguntar pela operação bancária da CIA em El Paso.
Çevrim içi geçmişini, e-maili, banka hesaplarını, profesyonel yazışmalarını kontrol etmişsindir.
Verificou o seu histórico online, e-mail, contas de banco, correspondência profissional.
Bir doktor, bir banka müdürü ve bir mühendis.
Um médico, um escrivão, um engenheiro.
Babamın banka ekstrelerini nasıl tutmam gerekiyor?
Por quanto tempo devo guardar os extractos do meu pai?
Central Şehri'nde 40 banka var. Hepsi de polislerin 60 saniye içinde gidebileceği yerlerde.
Existem 40 bancos em Central City, cada um ao alcance da resposta policial em 60 segundos.
Banka ile hallet, tamam mı?
Resolva isso com o banco, está bem?
Çünkü arabamı çektirdin ve banka hesabıma ulaşamıyorum artık.
Por que mandaste rebocar o meu carro, e não consigo mais entrar na minha conta do banco.
Şu an banka hesabında ne kadar var?
Quanto tens na tua conta do banco agora?
Banka hesabı ya da e-posta asla kullanamazsınız.
Nunca mais poderão usar contas bancárias ou email.
- Durum ne? - Banka çevresindeki tüm alarmları etkisiz hâle getirdim.
Qual é a situação?
- Barry, Cunningham ve Sampere caddesinde banka soygunu var. - Tamamdır.
Barry, há um assalto num banco entre a Cunningham e a Sampere.
Tabii ya, banka arıyor.
Quem? O banco!
- Bu nedenle burada 1.3 milyonluk banka çeki var.
Então, aqui tem um cheque ao portador, no valor de 1,3 milhões de dólares. Aceita-o.
Mesela, Banka kasası kapısı?
Tipo, digamos... a porta do cofre de um banco?
Şu anda eski banka hesaplarına erişemiyor olsan bile işler düzeliyor gibi görünüyor.
Enquanto não pode aceder às suas contas bancárias antigas... As coisas estão a melhorar.
Şarap dükkanı burada banka, postahane ve süpermarket anlamına geliyor. Hepsi bir kelimede.
Neste local, a "bodega" é o banco, correio, e supermercado, tudo junto.
Çiftliği sattığın zaman, banka her şeyini alacak...
- Ao vender o rancho...
Banka falan soyma derken?
Não roubo bancos... e?
Banka soymak!
Roubar um banco.
Bu bir iş, Louis, tamam mı? - Banka soyduğum yok.
- É um emprego.
İlki banka.
Primeiro, o banco.