Bankacı tradutor Português
1,149 parallel translation
Bankacı olmanı isteyen ailendi.
Foi a sua família que o pressionou para ser banqueiro,
Ailen, seni bankacılığa zorluyordu.
Ia contar-nos como os seus pais o pressionaram a ser banqueiro.
Ama hiçbir zaman bir bankacı olamadınız, değil mi Bay Kramer?
Mas o senhor nunca veio a ser banqueiro, pois não, Mr. Kramer? Porquê?
Bankacalık! Bankacılık! İşler yürümüyordu.
- Lembra-se ou não se lembra?
- Bankacı!
- Que banqueiro?
Bankacısın!
O banqueiro!
Bankacılıkla ilgili hiçbir şey söylemedin.
Nunca disseste nada sobre ser banqueiro.
Bankacı, akıl hastası, performans sanatçısı.
Banqueiro, artista de actuação lunático.
Ben başkan Bernay ile birlikteyim. Bankacı kardeşlerin genç olanı.
Estou aqui com o Presidente Bernay, o mais novo dos dois irmãos Bernay.
Bankacılık gibi, sadece biraz daha güvenli.
É digno de cavalheiros.
Bankacılar bütün parayı kontrol ettiğinden beri.. Ortaya çıkan ilk doğru dürüst takım onun ki Louis De Fountaine...
Já que os banqueiros controlam todo o dinheiro, acho que seria mais apropriado se o Louis De Fontaine... apresentasse primeiro a sua equipa.
- Yatırım bankacısı.
É um banqueiro de investimentos.
Bankacılıkta bir numaradır. - Gerçek değil.
Um gigante na indústria bancaria.
Bu bankacılar, öfkeli bir Wall Street adamı tarafından mı öldürüldü?
Que algum tipo de Wall Street irado matou os dois banqueiros?
Yani bu enayi bankacılar, mafyanın... 5 milyon dolarını batırmış mı diyorsun?
Estás me a dizer que esses banqueiros palermas... perderam 5 milhões de dólares do dinheiro da máfia?
Sen şu karısını öldüren kurnaz bankacısın.
Você é aquele banqueiro esperto que matou a esposa.
Babası büyük bir bankacıymış.
O pai era um grande banqueiro.
Bayanları, bankacı arkadaşla uzun süre baş başa bırakmayı sevmiyorum.
Não quero deixá-las sozinhas com aquele sujeito.
Amerikan iş dünyası, borsa ve bankacılık skandallarıyla..... büyük bir değişim yaşadı.
Sr. Gordon, o mundo dos negócios mudou radicalmente na sequência dos escândalos na Bolsa e no crédito e poupanças.
As'ın bankacısı Charlie Clark vasıtasıyla yasal işlere biraz para yatırdım.
Investi algum em transacções legais com o Charlie Clark, o banqueiro do Ace.
Bankacı Charlie'yle senin evde buluşmalıyım, tamam mı?
( Tenho de falar já com o Charlie o Banqueiro em tua casa, certo?
İnanılmaz geniş ve karmaşık dünya bankacılığı sayesinde ki, bizim CIA de bu avantajı kullanır,
Graças ão incrivél, vásto e complicavél mundo bancário... Que a vóssa cia usa para tirár vantagens!
Arkadaşımın arkadaşının bankacı bir arkadaşı var.
Há um amigo de um amigo que conhece um banqueiro.
Burada yazdığına göre, insanların 5000 yıl öncesine kadar bırak bankacılığı spekülatif yatırımcılık veya birleşik küresel ekonomiyi paraları bile yokmuş.
Diz aqui que os humanos nem sequer tinham moeda até há 5 000 anos atrás, quanto mais banca, investimentos especulativos ou uma economia global unificada.
Şu bankacılarla uğraştığı için üstünde çok fazla baskı var.
Ele tem estado debaixo de muita pressão a negociar com esses banqueiros
Birazdan bankacı olacağız.
Daqui a umas horas vamos ao banco.
Neyse, babam bankacıydı.
- Meu pai era banqueiro. Ele morreu há um ano.
Bankacının kızı mı? K.çıma anlat!
Filha de banqueiro, o cacete!
Ne? Bankacıları sever miyim?
Se eu gosto de banqueiros?
İade evraklarıyla uğraşırken Alman yatırım bankacıları birliğiyle bir iş görüşmesi yaptım. "Kutsal Diyar" fikrine kesinlikle hayran oldular.
E, enquanto tratava da extradição deste imbecil, falei com alguns bancos investidores alemães, que adoraram, deliraram, com o projeto da Terra Santa.
Doktor ya da bankacı kadar zeki değil... Ama onda farklı birşeyler var.
Ele não é inteligente como um médico, um advogado ou um banqueiro, mas tem outra coisa.
Uzmanlık alanınız hangi tür bankacılık, Bay Bond?
Especializou-se em que operações bancárias, ao certo?
Bankacılıkla ilgili en sevdiğim şey seyahat olanaklarıdır.
O que prefiro neste negócio são as oportunidades de viajar.
Ben bankacıyım. Tamamen ipotek altındayım.
Estou hipotecado até ao pescoço.
Yatırım uzmanları, bankacılar, politikacılar, entelektüeller için.
Para corretores, banqueiros, políticos, intelectuais...
Bir gece cesaretimi toplayıp onunla konuştum. Walt Whitman'dan bahsettik. Muhtemelen bir bankacı olup, hepsinin adı Trotter olan 4 çocuk yapmıştır.
Deve trabalhar num banco de investimento, ter quatro filhos chamados Trotter e nunca mais deve ter falado de poesia.
Şuna bir bak, Birde buna hızlı bankacılık diyorlar, ve hala bekliyoruz.
Olhem só. Chama a isto banca on-line e ainda temos que esperar.
Roy Lee, bankacılıktan emekli oldu ve şimdi otomobil satıyor.
Roy Lee é negociante de automóveis e banqueiro reformado.
Bir İsviçre bankacısına güvenemezseniz dünyanın hali nasıl olur? Bon.
O que será do mundo, se não pudermos confiar num banqueiro suíço?
Bir İsviçre bankacısı için ne kadar zor olabileceğini biliyoruz.
E sabe muito bem como isso pode ser difícil para um banqueiro suíço.
İyi bir bankacı olarak şu andaki durumumuza baktığımızda sayıların lehinize olmadığını söyleyebilirim.
Tendo em conta a presente situação, e estritamente como banqueiro, Diria que os números não jogam muito a seu favor.
Kağıt uçakları uçurtmak, bankacılarla oturmaktan daha eğlenceli.
É mais divertido atirar aviões de papel do que falar com banqueiros.
- Bankacıydılar.
- Eram banqueiros.
Şerife mi bankacıya mı?
Pelo xerife ou pela banqueira?
Babası bankacı.
O papá é um banqueiro.
İşadamları ve bankacılar, ayakkabılarına kusmuşsunuz gibi oluyorlardı eğer ki sıradan insanlar için bilgisayarlar hakkında ilgilerini çekmeye çalışırsanız.
Essas pessoas pensavam que nós iriamos vomitar nos sapatos deles... se tentassemos interessá-los em computadores para gente comum.
Her şey çılgınca değişiyor olsa bile girişimciler, bankacılar, hepsi bazı şeyler hep aynı kalıyordu, özellikle de Steve.
As coisas mudavam, havia investidores e banqueiros... mas outras não mudavam, especialmente Steve.
Bugün tehlikeli bir soygun 31 yaşındaki bankacı Arvid Blixen'in silahlı soyguncunun kafasına tenis raketiyle vurması sonucu engellenmiş oldu.
"O brutal assalto ao Banco teve um desfecho inesperado, quando um funcionário de 31 anos deu com a sua raquete de squash na cabeça do assaltante."
- Evet. Henning Bredal... şu bankacı kadın. - Hass * ktir.
Sim, o Enninger Brida, ou melhor, a sra. Brida assumiu-se.
- Ne bankacısı?
O banqueiro!
- Hayatta görebileceğin en titiz bankacılık ve telefon kayıtları ve... bu.
E... isto.