Başaramayacak tradutor Português
268 parallel translation
Korkarım başaramayacak.
Acho que não serve.
Nasıl olsa başaramayacak.
Ele não vai conseguir.
Onu başaramayacak bir şansı var mı?
Há alguma chance de não conseguirem?
Ama bunu başaramayacak.
Mas isso sempre lhes fugirá.
Bugüne kadar hiç kimse beni yenmeyi başarmadı.Bundan sonrada başaramayacak.
Derroto feras do meu tamanho e bebo até me fartar.
Başaramayacak.
Não vai demorar.
Asla başaramayacak.
Ele nunca o terá.
Şuna bak, asla başaramayacak!
Olha para ele.
Gunthorpe takibe devam ediyor. Gunthorpe'ın ayaklar sağlam, ama asla başaramayacak.
O Gunthorpe não vai conseguir.
Asla başaramayacak. Haydi, Smith.
Vamos, Smith.
Başaramayacak.
Ele nunca conseguirá.
Hiç kimse almayı başaramayacak.
Ninguém vai ser capaz de o roubar.
Allahım, asla başaramayacak.
Não vamos conseguir.
Başaramayacak, iddiasına var mısın?
Aposto uma bebida que ele não se safa.
Asla başaramayacak.
Não vai conseguir.
Asla başaramayacak.
Não se safa.
Kimse bizi değiştiremeyecek, Lincoln, "büyük azad edici" bunu hiçbir zaman,... başaramayacak.
Nunca ninguém nos fará mudar, nem mesmo este Lincoln, o nosso emancipador.
Başaramayacak.
Não vai funcionar.
Ben de başaramayacak diyorum.
E estou a dizer-lhe que não.
Bu bölük bunu başaramayacak olursa başaracak birini bulurum.
Dê alento a este batalhão, senão, arranjo quem o faça!
Adamlar başaramayacak.
Os homens não aguentam!
Asla başaramayacak.
Não vai conseguir sair do terreno.
- Asla başaramayacak.
- Ele não vai conseguir.
- Başaramayacak.
- Ele não vai se safar.
- Başaramayacak.
- Ele não vai conseguir!
Asla başaramayacak.
Ele não vai sobreviver.
Asla başaramayacak.
Ele nunca irá conseguir.
Başaramayacak!
Ele não consegue.
Profile başaramayacak.
O Profile não vai conseguir regressar.
Başaramayacak, tasması patlayacak.
Ele não vai conseguir. O colar vai explodir.
Aslağa başaramayacak biliyorsun.
Ele nunca vai conseguir.
Başaramayacak. - Piliç.
- Ele não vai.
Allice başaramayacak!
A Alice não vai vencer!
Asla başaramayacak.
Ele jamais irá conseguir.
- Neden uğraşalım ki? Nasıl olsa başaramayacak.
Ele não vai sobreviver.
Başaramayacak, baba.
Ela não vai conseguir, pai.
Başaramayacak.
Ele não se vai safar.
Asla başaramayacak.
Nunca irá conseguir.
Başaramayacak.
Ele não consegue.
"Bu çocuk başaramayacak" diyen bakışı.
O que diz : "Este não vai conseguir."
Henri asla başaramayacak.
Ele não fará isso.
Kesecek ve eti yakacaklar, hiç kimse kanamayı durdurmayı başaramayacak. - Ne güzel bir şey.
E o cadáver embalsamado dele será mais interessante do que Midas já foi.
Başaramayacak.
Ele não irá resistir.
- Bunu başaramayacak.
- Ela não se vai safar.
O başaramayacak- -
Ela não vai conseguir...
Şayet kısa zamanda onu revire götüremezsek başaramayacak.
Se não o levar para uma enfermaria em breve, ele não se safará.
Bunu başaramayacak, bir şeyler yap!
Não vai conseguir, faz alguma coisa!
Bu adam hiçbir şey başaramayacak.
Nunca será alguém. Não será, acredita em mim.
Foley kaçmayı başaramayacak.
O Foley não vai conseguir.
Çok uzun. Bunu başaramayacak.
Muito tempo... ela não conseguirá.
Başaramayacak!
A nave não aguenta!
başaramayacaksın 18
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaracak 37
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaracak 37