Bilmiyorsunuz tradutor Português
1,680 parallel translation
Fazla bir şey bilmiyorsunuz, değil mi?
Vocês não sabem muita coisa.
Burada neler döndüğünü bilmiyorsunuz. Albie sağ yanımda oturuyor ve o...
O Albie está mesmo ao meu lado e ele...
Sorunun ne olduğunu bile bilmiyorsunuz.
Mas, os senhores nem sequer sabem o que é que se passa com ele.
- Ne kadar güvenli olduğunu bilmiyorsunuz.
Vocês não entendem como é seguro...
Ama onun aslında nasıl biri olduğunu bilmiyorsunuz.
Mas sabes o que ele realmente é.
Ne soracağımı bilmiyorsunuz.
Não sabe o que eu vou pedir.
- Şüpheleriniz var ama bilmiyorsunuz.
- Suspeita, mas, não sabe.
- İşinizde çok iyisiniz, Dr. Brennan. Ama muharebe hakkındaki ilk şeyi bilmiyorsunuz.
A senhora é uma boa profissional, mas ignora o que é o combate.
Sizler bunu yapmayı pek bilmiyorsunuz, o yüzden ben de emrettim.
Isto é uma coisa que vocês não sabem como fazer, - Então fiz disto uma ordem.
- Şüpheleniyorsunuz, ama kesin olarak bilmiyorsunuz.
- Suspeita, mas, não sabe.
Ya biliyorsunuz, ya da bilmiyorsunuz.
Ou sabem ou não sabem.
- Onun neler yaptığını bilmiyorsunuz!
Não me toque! - Levem-na para o hangar, por favor.
Durun biraz... Siz beyler ne hakkında konuştuğunuzu bile bilmiyorsunuz.
Vocês não fazem ideia do que estão a falar.
Bilmiyorsunuz, konuşuyorsunuz tabii.
Não sabes. Claro que ias dizer isso.
- Ah, bu filmi bilmiyorsunuz.
- Ah, você não conhece a cena, certo.
- Neye benzediğini bilmiyorsunuz.
- Tu não sabes como é.
Her zaman olduğu gibi, nelerin risk altında olduğunu bilmiyorsunuz.
Como de costume, não fazes ideia do que é que está em jogo.
Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsunuz.
Vocês não sabem nada sobre mim.
Sonraki bölümde ne olacağını bilmiyorsunuz.
Não sabes o que vai acontecer no próximo episódio.
Ne kadar berbat bir halde olduğunu bilmiyorsunuz.
Não fazem ideia do quanto ela era miserável.
Kiminle uğraştığınızı bilmiyorsunuz!
Vocês não sabem com quem se meteram!
Simdi, siz cocuklar oyle birseyi nasil yapacaginizi bilmiyorsunuz.
Vocês sabem que não conseguem preparem algo assim, juntos.
Daha torunlarınızın nasıl göründüğünü bile bilmiyorsunuz. ayrıca onların mutluluğu fare kıçı kadar bile umurunuzda değil, ve bu sizi ne yapar?
Vocês nem conhecem as vossas netas, e nem se devem de estar a importar com o bem-estar delas.
Gönül yarasıyla nasıl başa çıkılacağını bilmiyorsunuz.
Não sabem lidar com um coração partido.
Kendi kuzeninizin intihara meyilli olduğunu bilmiyordunuz. Kaybolduğu gece size açtığı telefon hakkında da pek bir şey bilmiyorsunuz. Ya yalan söylüyorsunuz ya da aptalsınız.
Não sabia que o seu próprio primo tinha tendências suicidas e parece não saber muito sobre um telefonema que recebeu na noite em que ele desapareceu, portanto, ou está a mentir ou está a ser estúpido.
Gomorrah'nın ne anlama geldiğini bilmiyorsunuz değil mi?
Não sabem o significado de Gamorra, pois não?
- Anlamıyorsunuz, nasıl olduklarını bilmiyorsunuz.
Não percebem, não sabem como eles são.
Bilmiyorsunuz.
Não sabemos.
Onunla ne yapacağınızı bile bilmiyorsunuz.
Nem sabem o que fazer com ele.
Siz ikiniz sır tutmayı bilmiyorsunuz, değil mi?
Vcs dois não sabem guardar um segredo, né?
Ama onun eski müvekkilleri ile olan dava geçmişini ya da bağlantılarını bilmiyorsunuz.
Mas não conhece o histórico de casos, antigos clientes, ligações.
Kiminle uğraştığınızı bilmiyorsunuz.
Não sabe aquilo que tem em mãos.
Ama telefonda konuşurken emniyet kemerinin tokasına fosken gazı koyduğumu bilmiyorsunuz.
O que não sabem é que, enquanto falava com ele, pus fosgénio no fecho do cinto de segurança.
Neyle uğraştığınızı bilmiyorsunuz!
- Vocês não sabem o que isto é!
"Sevgili Bay Sawyer, Kim olduğumu bilmiyorsunuz, ama ben sizin kim olduğunuzu biliyorum ve ne yaptığınızı..."
"Estimado Sr. Sawyer, você não sabe quem eu sou, mas eu sei quem você é, e sei o que fez."
Sanki tüm soruları biliyormuş gibi davranıyorsunuz ama aslında bu konuda hiçbir halt bilmiyorsunuz, değil mi? Bu...
Agem como se tivessem todas as respostas, mas não percebem nada disto, pois não?
Benim neler bilip de söylemediğimi bilmiyorsunuz.
Não sabe as coisas que eu sei sobre outras pessoas.
Yani benim İntersect'te ne işim olduğunu bilmiyorsunuz.
Chuck Versus the Alma Mater Chuck contra a Universidade Então não sabem porque estou no Intersect.
İnsanlar şöyle diyebilir : "Pekala, bilmiyorsunuz. " Onu yeterince uzun zamandır içmiyoruz. "
As pessoas dizem : " Não se sabe, não fumamos há muito tempo.
- Ne? - Siz aşkın ne olduğunu bile bilmiyorsunuz.
Sim, nem sequer sabem o que é o amor.
O örnekleri nereden topladığını bilmiyorsunuz.
Não sabe onde ele arranjou essas amostras.
hayır asıl olayı bilmiyorsunuz.
Não, não conhecem a história.
Asla pes etmeyen adamın gerçek hikayesini bilmiyorsunuz.
A verdadeira história é sobre um homem que nunca desistiu.
# Beni istasyona kimin bıraktığını bilmiyorsunuz #
Vocês não sabem quem me deixou na estação
Nasıl olduğunu bilseydiniz sorun olmazdı, ama bilmiyorsunuz.
Bem, não é um problema se souber como, mas não sabe, por isso...
Haritada yoklar.Sizi neyin beklediğini bilmiyorsunuz.
São inexploradas e ainda não sabem bem onde são.
Bugün kampüsteydim ama nedenini bilmiyorsunuz.
Estava no campus hoje, mas não sabe porquê?
Neden burada olduğumu bilmiyorsunuz, değil mi?
Não fazes ideia porque estou aqui, pois não?
Siz delisiniz, aşağıda ne olduğunu bilmiyorsunuz.
Tu és doida.
- Hayır, bilmiyorsunuz, çünkü yapmadım.
- Não. Porque não o fiz.
Hayır, bilmiyorsunuz.
Não, não sabe.
bilmiyorum 18446
bilmiyorum ki 83
bilmiyordum 699
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyor 92
bilmiyorum işte 23
bilmiyorsun 241
bilmiyorum ki 83
bilmiyordum 699
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyor 92
bilmiyorum işte 23
bilmiyorsun 241
bilmiyorum efendim 100
bilmiyordun 27
bilmiyor musun 481
bilmiyor musunuz 98
bilmiyoruz 277
bilmiyorlar 33
bilmiyordu 23
bilmiyor muydun 125
bilmiyor muydunuz 35
bilmiyorduk 25
bilmiyordun 27
bilmiyor musun 481
bilmiyor musunuz 98
bilmiyoruz 277
bilmiyorlar 33
bilmiyordu 23
bilmiyor muydun 125
bilmiyor muydunuz 35
bilmiyorduk 25