Bir içki tradutor Português
7,199 parallel translation
Aşırı tepki gösterdim ve bir içki fırlattım.
Exagerei... e atirei-lhe com a bebida.
Neden kıçını şuraya koyup benimle bir içki içmiyorsun?
Está bem? Porque não te calas e vens beber comigo?
Kalk ona bir içki getir, hadi.
Traz-lhe uma bebida.
Alt üstü bir içki içeriz.
- Só um copito! Só um! Anda!
Bence bedava bir içki... ve bir parça saygı eder.
Eu diria que vale a pena... uma bebida grátis... e um pouquinho de respeito.
- Bir içki içeceğim ben.
- Preciso de uma bebida.
Size bir içki ısmarlamama ne dersiniz?
E que tal se eu te comprasse um Red Stripe?
Ben bir içki alacağım.
- Vou buscar outra bebida.
Mademki buradayız, niye bu aptal, çocuksu, amaçsız buz kızaklarına gidip bir içki almıyoruz?
Olha, já que aqui estamos, porquê não vamos até aquela juvenil, idiota, escultura inútil e tomamos uma bebida?
Gidip bir içki alsana.
Porque não vais buscar uma bebida?
Bir içki iyi gelir şimdi sana.
Parece que precisas de uma.
Yapma, baban sert bir adam ama herkesin başına gelebilecek bir içki sersemliğine de anlayış göstermez mi yani?
O teu pai é duro, mas será que não entende uma boa ressaca?
Ne zaman elimi boş görürsen hemen elime bir içki koyacaksın.
Sempre que me vires sem uma bebida na mão, tu pões uma bebida na minha mão.
Kendimizi tanıttık, ona bir içki ısmarladım onu sevdiğimi söyledim.
- Não sei. Apresentámo-nos. - Paguei-lhe um copo, disse que a amava...
O gece kapımı sen çaldın! Bir içki içtik.
- Foste tu quem bateu à minha porta.
- Son bir içki daha.
- Só mais um copo.
- Sana bir içki ısmarlayabilir miyim?
- Posso pagar-te um copo?
Sana bir içki getireyim, patron.
Deixe-me ir-lhe buscar uma bebida, chefe.
Müşteriler tabelayı görür "Bu bar iyiymiş, burada bir içki içeyim" derler.
Os clientes vêem a placa, e pensam, "É um bar porreiro. Eu quero beber ali."
Bana bir içki ısmarlayacak mısın Raylan?
Vais oferecer-me uma bebida, Raylan?
İkimiz bir içki içtik ve akşam yemeğine geçtik. Derken laf petrol aramalarına ve SOCO'nun çalışmalarına geldi.
Bebemos um copo e depois jantámos juntos e depois começámos a falar sobre a exploração de petróleo da SOCO.
Onu buradan kilometrelerce uzakta bir içki dükkanında bırakmıştım ama yine de sana gelmenin bir yolunu bulmuş.
É uma lâmina e corta. Deixei-a numa garrafeira a centenas de quilómetros daqui e voltou às tuas mãos.
Bir içki ikram etmek isterdim ama biz de eşimle çıkmak üzereydik.
Eu oferecia-lhe uma bebida, mas minha a esposa e eu estávamos de saída.
Neyse, bir içki alır mıydın?
Mas pronto... Quer uma bebida?
Fikrimi değiştirdim. Bir içki alayım.
Mudei de ideias, aceito a bebida.
Önce neden bir içki içmiyorsun? İnsanca bir şey.
- Beba um copo primeiro, é a coisa humana a fazer.
Bir içki dükkanın önünde dikilip ordan geçen herkese bağırıyordu.
Estava do lado de fora de uma mercearia a gritar para todos os que passavam.
Ben sadece bir içki içmek için gelmiştim.
Só vim aqui beber.
Bunu bir keresinde Deke anahtarlarını en sevdiğimiz barda unutunca yapmıştık bar dediysem içmene izin veren bir içki dükkanı.
Nós fizemos isto uma vez depois do Deke se ter esquecido das chaves no nosso bar favorito, que é só na verdade uma loja de bebidas onde nos deixam beber.
Belki bir içki ile dertlerimizi paylaşırız.
Talvez possamos lamentar-nos enquanto bebemos um copo.
Yarın, Hong Kong'a Bill Gates ile 20 saatlik bir uçuşum var ve o etrafımda konuşup duracak ve cesaret verici bir içki iyi gelir.
Amanhã, vou apanhar um voo de 20 horas para Hong Kong com o Bill Gates e ele vai arrasar-me. Estou a precisar de um pouco de coragem em estado líquido.
Rica etsem ona bir içki götürüp kanepeye geçip rahatlamasini söyler misin?
Traga-lhe uma bebida e diga-lhe para se pôr à vontade no sofá.
İşten sonra bir içki içmeye gittik bana ilaç verdi beni boğdu ve neredeyse öldürüyordu.
Saímos para beber depois do trabalho. Depois, ele drogou-me, sufocou e quase me matou.
Birkaç yıl önce, yakınlarında cinayet işlenmiş bir içki dükkanını soyarken yakaladı beni.
Há uns anos atrás, ele apanhou-me a roubar uma loja de bebidas perto de onde houve um homicídio.
Gel benimle bir içki iç.
Anda beber um copo comigo.
Kan Klan'i için bir tur içki!
Uma rodada de bebidas para o clã de sangue!
Burada oturup arkadaşça içki içeceğiz gibi davranıyorsunuz ama benim yaşımdayken yaptığınız planlarınızdan daha sağlam bir gelecek planım varken beni yargılıyorsunuz bir de.
- Não, vocês fiquem aqui, a fingir que somos amigos de copos, a julgarem-me, quando tenho um plano melhor para o meu futuro do que vocês alguma vez tiveram, quando tinham a minha idade.
Onların birer "omerta" azizi olduğundan, Kaçak içki ticareti dışında Başka bir şey konuşmayacaktır.
- Duvido que o seu precioso Omerta se aguente melhor do que durante o seu domínio no comércio ilegal de bebidas alcoólicas.
Bir ya da on içki içersin sonra da bir dövmeyle veya kanlı bir götle ya da ikisiyle birden uyanmamayı umarsın.
Bebe um copo ou dez e reza para que não acordes com uma tatuagem ou um cretino ou ambos. Vamos?
Çok uygun bir yer. - İçki içer misiniz?
É muito conveniente.
- Ben bir bardak içki içeceğim.
- Vou tomar uma taça.
Homer'ın içki içmesinde bir gelişme var mı?
E tem havido algum progresso na questão do alcoolismo do Homer?
Tekilanın yatıştırıcı tek içki olduğunu bir yerde okumuşum.
Li algures que a tequila é a única bebida que não deprime.
İçki dükkanının kısa bir tuvalet molası olması gerekiyordu lanet bir Lee Marvin sahnesi değil.
Aquela garrafeira era para ser uma paragem rápida e não um momento Lee Marvin. Vamos diretos para a fronteira.
Onu içki dükkanındaki soğutucunun önünde gördüm. Sonra da bankanın kasasında gördüm. Son olarak da bir kere elimin içindeki delikte gördüm.
Vi-a no frigorífico da garrafeira, no cofre do banco e, uma vez, vi-a através do buraco da minha mão.
Sıradan bir hırsızla içki içmek için çok mu iyi birisin?
Acha-se demasiado bom para beber um copo com um mero ladrão?
Ve ayrıca eşi, Jennifer, onu gecenin bir yarısı içki içerken bulmuş.
E também quando a esposa, Jennifer, se levanta a meio da noite, e encontra-o a beber sozinho.
- Bana hala bir içki borçlusun.
Ainda me deves aquela bebida.
Bir ara ben de sadece içki ve ot konusunda seni Mormon sanıyordum.
Houve um tempo em que pensava : "és um Mórmon por beberes e fumares".
İçki içip içmediğinizi bilmiyorum ama iyi bir margarita güzel gider bence.
Eu não sabia o que estava a beber. Um boa margarita é sempre aceitável, acho eu.
Yani, 12 yaşında bir çocuktan arama geldiğinde bir barda içki içiyordunuz. Üstelik daha önce tanık olarak kullandığınız bir çocuk, doğru mu?
Estava a beber num bar, quando recebeu uma chamada de uma criança de 12 anos, que já tinha sido usada como informadora, correcto?
bir içki ister misiniz 16
bir içki ister misin 77
bir içki daha 25
bir içki iç 60
bir içkiye ihtiyacım var 44
bir içki içelim 22
bir içki al 76
bir içkiye ne dersin 85
bir içki alır mısınız 20
bir içki alın 17
bir içki ister misin 77
bir içki daha 25
bir içki iç 60
bir içkiye ihtiyacım var 44
bir içki içelim 22
bir içki al 76
bir içkiye ne dersin 85
bir içki alır mısınız 20
bir içki alın 17