Bir keresinde tradutor Português
5,385 parallel translation
Bir keresinde bir ayıyı izlemiştim.
Uma vez, estive a observar um urso.
Bir keresinde bana bir buket zehirli sarmaşık vermişti.
Uma vez... Deu-me um ramalhete de heras venenosas.
Ajan Maddox, bir keresinde biri bana fikir değiştirmenin suç olmadığını söylemişti.
- Jack. Agente Maddox, alguém me disse uma vez que não é um crime mudar de ideias.
Beni bir keresinde kurtarmıştın, hatırladın mı?
Salvaste-me a vida uma vez.
Bir keresinde testi geçtim ve bağımlıları bırakıp, gemiyle yol almaya başladık Buna bakın
Depois de ter passado na inspecção isto é o que eles dão em troca.
Baban bana bir keresinde...
Essa frase... foi o teu pai que me ensinou.
Bir keresinde bana... senin hayatın benim hayatım demiştin, hatırlıyormusun?
Uma vez disseste-me... "... a minha vida é a tua vida ", lembras-te?
Onu bir keresinde kurtarmıştım
Salvei-o uma vez.
Bir keresinde gitmene izin vermek zorunda kalmıştım.
Eu tive de deixar-te ir uma vez.
Bir keresinde falcı olduğunu iddia eden bir adamla ticaret yapıyordum ve...
Houve uma vez, numa viagem de negócios com um homem que alegava ser um bruxo, e... Vamos, Toothless.
Ben de bir keresinde otobüste sevişmiştim. Hem de otobüsü kullanan bendim.
Vocês sabem, eu uma vez fiz sexo num autocarro, e eu estava a conduzi-lo.
Ev o kadar küçük ki bir keresinde neredeyse çantama atıp eve getiriyordum.
O lugar é tão pequeno, que uma vez trouxe-o para casa acidentalemnte na minha carteira.
Bir keresinde "Cennette Yedi Dakika" oynamıştım.
Oh, uma vez eu joguei aos "Sete Minutos no Paraíso".
Bir keresinde, Barbra Streisand'i tatil konağını almak için konuşurken görmüştüm.
Eu uma vez vi-os dizer à Barbra Streisand para ir para o Holiday Inn.
Üzgünüm, Fiona. Liz, bir keresinde onu tüm haftasonu boyunca sen North Lawndale'da koluna iğne takıyorken... benim evime bırakmıştın.
A Liz, deixou-o na minha casa durante uma semana uma vez, quando estavas em North Lawndale, a espetares agulhas no braço.
Bir keresinde Mac-10 ateşlemiştim.
Já atirei com uma Mac-10, antes.
Bir keresinde dondurma tadında kahve almıştım.
Uma vez, comi gelado de café.
Bunu bir keresinde Deke anahtarlarını en sevdiğimiz barda unutunca yapmıştık bar dediysem içmene izin veren bir içki dükkanı.
Nós fizemos isto uma vez depois do Deke se ter esquecido das chaves no nosso bar favorito, que é só na verdade uma loja de bebidas onde nos deixam beber.
Bir keresinde kamyoneti ters çevirmişti.
Ele virou uma carrinha uma vez.
- Evlenmedim... Bir keresinde çok yaklaşmıştım.
Nunca casei, mas estive quase.
Bir keresinde Bay Rider'dan doğum günü hediyesi gibi bir hafta Amiralin yanındaydı.
Já passou uma semana com o Comodoro, um presente do Mr.
Bir keresinde, 20 yıldır bizimle çalışan bir şefine hiçbir şeyi önemsememeye başladığını ve onurunu koruması için kesinlikle istifa etmesi gerektiği şeklinde bir yalan söyledi.
Uma vez, até mentiu a um supervisor que estava connosco há mais de 20 anos. Disse-lhe que iam despedi-lo e sugeriu que entregasse a demissão para manter a dignidade.
Hatta, bir keresinde bana, "iyi ve hazır olduğumda savaşacağım uğrunda savaşmaya değecek bir şey olduğunda savaşacağım" demişti.
Na verdade ele disse-me uma vez : "Luto quando estiver pronto". "Luto quando terei algo por quem valha a pela lutar".
Cesar bir keresinde onun koruması olmuştu.
Numa determinada altura, o Cesar trabalhou como segurança dele.
Bir keresinde sinemada tek basina biraktim hatta.
Uma vez, até a deixei sozinha no cinema.
Bir keresinde konferans baglantisinda öksürdügünü duymustum.
Nem sequer o conheci. Acho que o ouvi tossir numa videoconferência.
Bir keresinde arkadaşlarımla taş savaşı yapmıştık.
Lembro-me de eu e os meus amigos jogarmos às "Guerra de Pedras".
Bir keresinde küçükken küfrettim diye annem ağzımı yamuk Pisa kulesiyle yıkamıştı.
Uma vez quando era miúdo praguejei e a minha mãe lavou-me a boca com a Torre de Pisa.
Bir keresinde bana "Ne için bekliyorsun?" demiştin.
Uma vez perguntaste-me : "O que estás à espera?"
- Bir keresinde bir zeplin, limuzini otel havuzuna batırmıştı.
Uma vez "Os Zeppelin" jogaram uma limusina para a piscina do hotel.
Küçüğü bir keresinde üç gün aralıksız hapşırdı.
Uma vez, o mais novo espirrou durante três dias seguidos.
Bir keresinde, biz daha çocukken patenle kayarken bacağını kırmıştı.
E uma vez, quando... éramos crianças, ela partiu a perna a patinar.
Sioux Falls'ta bir keresinde birlikte iş yapmıştık.
Trabalhei com ele uma vez em Sioux Falls...
Evet de işi aşırı ciddiye alıyor. Bir keresinde onunla çalışmıştım.
Sim, mas ele leva isto demasiado a sério.
Tehlikeli ve kafesli hayvanlarda uzman. Kokarcayla kalmamış, rakun ve bir keresinde devasa bir piton yakalamış.
Especializou-se em animais encurralados e perigosos, inclusive capturou doninhas, um guaxini, e, uma vez, uma cobra píton gigante.
Bir keresinde kuduz bir tilki bana saldırmıştı.
Fui atacado por uma raposa raivosa uma vez.
Annen de bir keresinde böyle demişti.
- Ouvi a sua mãe dizer isso.
Bir keresinde General Washington'la beraber gizli bir görevdeydim. Bu görevi İngiliz komplosunu önlemek sanıyordum.
Eu estava numa missão secreta para o General Washington, e eu achava que era para impedir um ataque britânico.
Bir keresinde, Adams * beni süpürge odasında saklanırken bulmuştu
Uma vez, o Adams encontrou-me escondido num armário.
Seni bir keresinde kazıkladığımı da farketmemiştin.
Só estou a dizer que posso ajudar.
Bir keresinde Versay'daki saraya "antika" demişti.
Referiu-se ao Palácio de Versalhes como "pitoresco".
Thomas Jefferson bir keresinde şöyle demiş "Şirketlerin parasal işlerini yapmak ordulara göğüs germekten daha tehlikelidir."
Thomas Jefferson disse uma vez : "Os bancos são mais perigosos que os exércitos."
Bir keresinde bana kardeşinin hastalığının kaynağını söylemişti.
Ele disse-me uma vez o que acreditava ser a origem da aflição do irmão dele.
Quiznos'daki patronum bir keresinde, karısının ölmeden önce onu göğsüme bastırmama izin verdiğini söylemişti.
O meu chefe no Quiznos disse-me que o último desejo da esposa era que eu o deixasse fazer "barco a motor" em mim.
Vivian'a bir keresinde "anne" demiştim ve kendisi benim nişanlım.
Uma vez chamei mãe à Vivian e ela é minha noiva.
Bir keresinde okulda iPhone'unu almışlar. Eve geldi, perişan.
Uma vez, eles tiraram-lhe o iPhone lá na escola, e ele vem para casa todo devastado, certo?
Bir keresinde onun oğlunu karakol yerine evine götürmüştün.
Ou o Brett por não prenderes o filho dele.
Bir keresinde bana kalbimde kimin olduğunu sormuştun
Uma vez tinhas-me perguntado quem é que estava no meu coração.
Öğrenciyken bir keresinde bana yardım etmişti.
Ela ajudou-me uma vez quando era cadete.
- İyi, bir keresinde vakit ayırdı.
Ok, quando ele...
Beni bir keresinde tehdit etti.
Ela ameaçou-me uma vez.
bir keresinde bana 17
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kere 190
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kere 190
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kuş 32
bir kız vardı 25
bir kaza 50
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kuş 32
bir kız vardı 25
bir kaza 50