Bunun gibi bir şey tradutor Português
571 parallel translation
Bunun gibi bir şey yapabildiklerine göre çok iyi malzemeleri var herhalde.
Devem ter materiais maravilhosos para fazerem algo assim.
Neye benziyor? Bunun gibi bir şey mi?
Espere, deve ser assim.
Daha önce bunun gibi bir şey görmemiştim!
Nunca havia visto nada parecido.
- Bunun gibi bir şey mi?
- Gosta deste?
Susan, Shiloh savaşından bu yana bunun gibi bir şey olmamıştı.
Susan, não houve nada igual desde a batalha de Shiloh.
Bunun gibi bir şey mi?
Esse tipo de coisa?
Oh Guido, bu çok güzel. Hep bunun gibi bir şey istemiştim.
- É maravilhoso, sempre quis um.
Herbie'ye bunun gibi bir şey yapınca değil tabii.
Não, quando fazes uma coisa destas ao Herbie.
- Oh, yani... - Profesyonel ayrımcılık. Bunun gibi bir şey.
- Bem, discriminação profissional e isso.
Bunun gibi bir şey yapabileceğimi hiç sanmıyorum.
Penso apenas que nunca seria capaz de fazer algo assim.
Bir tıkanıklık ya da bunun gibi bir şey olabilir - Bir zihin karşıklığı gibi mi?
- Uma coisa do género... quando quer fazer algo e o teu cérebro diz que não podes.
Gelecek sefer için bunun gibi bir şey düşünmeye çalış.
Tenta pensar em algo mais suave para a próxima.
Bunun gibi bir şey hiç görmedim.
Nunca vi nada do género.
Evet, bunun gibi bir şey.
Mais ou menos isso.
Eğer D.T.'ler bunun gibi bir şey ise... hayatım boyunca bir daha içki içmeyeceğim.
Se o delirium tremens for assim... Não tomarei uma gota de álcool a mais o resto de minha vida.
Demek istediğim, bilirsin, Sanat Enstitüsündeki ağır toplardan, bunun gibi bir şey işte.
É um peixe graúdo do Instituto de Arte.
Evet, bunun gibi bir şey.
Sim. Mais ou menos.
Bahse girerim, Londra da bunun gibi bir şey yapmamışsındır.
Aposto que, em Londres, não tens nada parecido.
- Hiç bunun gibi bir şey gördün mü?
- Já alguma vez viste algo assim?
Söyleyin, bunun gibi bir şey ilk defa mı oluyor?
Diga-me, é a primeira vez que lhe aconteceu isso?
Bunun gibi bir şey sadece o zaman mı oldu?
Foi a única vez que aconteceu algo assim?
Galiba büyük büyük dedem onun erkek kardeşini öldürerek yardımcı olmuş ona, bunun gibi bir şey.
matou-lhe o irmão para ele... uma coisa assim.
Bütün hayatında bunun gibi bir şey görmediğine garanti...
Garanto que nunca viu disto em toda a sua vi...
Bunun gibi bir şey.
Algo do género.
Herkes bunun gibi bir şey yapabilir.
Qualquer podia reproduzi-las.
Güneydoğu Asya'da bunun gibi bir şey yok.
Não há nada assim em todo o sudeste asiático!
Bunun gibi bir şey. Sanırım cesaretimi toplayabilirim.
Acho que podia dedicar-me a esse tipo de trabalho.
Hayır, ben telepatik ya da bunun gibi bir şey değilim.
Oh, não sou telepático.
Bunun gibi bir şey.
Mais ou menos isso.
Neilson onun bunun gibi bir şey deneyebileceğini söylemişti.
O MacGyver. O Neilson disse que ele podia tentar qualquer coisa.
John Wayne bunun gibi bir şey taşırdı bilardo oynasaydı eğer.
Não sei. O John Wayne poderia ter um destes, se jogasse pool.
Pekala, bunun gibi bir şey...
Certo, qualquer coisa como isto...
Bunun gibi bir şey elektrik süpürgesi gibi karanlığı yutardı.
Uma que sugasse a escuridão como um aspirador.
Ya da bunun gibi bir şey işte.
Ou qualquer coisa assim.
Bunun gibi aptalca bir şey yapmak da ne?
Que idiotice foi esta?
Bunun gibi bir çok şey yaşattı bana.
Há coisas que preferia fazer do que o que vou fazer agora.
Evet, bunun gibi bir şey.
Sim, é isso.
Şey, bunun gibi bir at, en az... 10 sterlin eder, bayan.
Se queres viajar com classe, tenta convencê-lo bem. Não digas o que queres, torna o assunto pessoal.
Johnny gibi biri herhangi bir konuda pek bir şey yapamaz. Mesele, bunun ona ne yapacağı.
Um homem como Johnny não pode fazer grande coisa.
Gördüğü her şey onu gayretlendiriyordu. Ben de kendimi bunun bir parçası gibi hissedeyim diye bana yazardı.
Foi estimulado por tudo que viu... e escrevia para que eu pudesse participar.
Bana ilk defa bir şey soruyorsun ve o da bunun gibi bir durumda.
É a primeira vez que me pede algo e tinha de ser numa ocasião destas.
Şey, bunun gibi kötü bir araba kazasında, söylemesi güç olan türden. Fakat doktorlardan biri, onun gözlerinin biraz büyüdüğünü düşündü.
Como foi um acidente de carro, é difícil de saber, mas um dos médicos achou que os olhos dela estavam um pouco dilatados.
Gene de, bunun gibi başka bir yaratığa bu şey güzel görünemez mi?
E no entanto, para outra criatura isto não pode parecer belo?
Birden bire bu güzelliği gördüğün zaman ona bakıyorsun ve kasıklarının tarafında çok farklı bir şey hissediyorsun. Bunun gibi.
Tu mira-la, e sentes-te como uma espécie de apelo sensual... que te electriliza deliciosamente as ancas, aí, assim.
Belki yeterince güzel değilim veya bunun gibi aptalca bir şey.
Talvez não fosse suficientemente bonita ou uma estupidez desse género.
Bununla bunun arasında gibi bir şey.
- Algo entre isto e isto.
Özel bir şey istiyorum, bunun gibi.
Algo assim, mas de mim.
Bunun gibi küçük tatlı bir parçaya bir şey olmasını istemezsin değil mi?
Não queres que aconteça nada àquela beleza, não é?
Bir mühendis bunun mutlak bir şey olduğunu söyler. Tıpkı üstüne bastığımız toprak gibi.
Qualquer engenheiro dir-te-á que é uma máxima... igual à da firmeza da terra.
Bunun gibi iyi bir şey işte.
Faz um final deste género.
Eğer, bir daha odanda bunun gibi bir şey görürsem ona hoşçakal diyebilirsin. Merhaba!
Peggy, não compreendo como vives com aquele homem.
bunun gibi 190
bunun gibi mi 57
bunun gibi şeyler 48
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bunun gibi mi 57
bunun gibi şeyler 48
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17