Buz gibi tradutor Português
1,527 parallel translation
Dışarısı buz gibi
Está congelando lá fora.
İnsanlar buz gibi havada dondular
Essa gente - congelou.
- Dayanamıyorum, buz gibi.
- Não aguento, estou gelado.
Yani o buz gibi suya mı daldın?
Então mergulhaste na água gelada?
Şey, birisinin senin buz gibi ayak parmaklarını ısıtması lazım.
Bem, alguém tem de ter para aquecer os seus dedos gelados.
Buz gibi tavan arasına gideceğim.
Volto para o sótão.
İki salak ay ve bir anda ben buz gibi soğuğum.
Só se passaram dois mesitos, mas parece que perdi o jeito.
Buraya gelirken, Cheryl montumu alıyorum diye benimle dalga geçti. Hava buz gibi. Deli miyim?
Há bocado, na verdade, a Cheryl gozou comigo por trazer casaco, porque está um gelo, sabes?
- Bodrumda buz gibi elma şarabı var.
- Há cidra fresca na cave.
Hoşmuş, sulu buz gibi.
É bom, como... um batido.
- Kıza resmen buz gibi davrandın.
Você tratou aquela garota com frieza total.
Buz gibi, pişmemiş patates kızartması için mi?
Pelas batatas frias e mal fritas?
Hayır. Hava buz gibi.
Não, está um gelo!
İnatçı salakların, buz gibi karda hiç olmayan bir savaşı beklediği zamanı yeniden canlandırıyorsunuz.
Vocês a reconstituir a altura... em que uns atrasados ficaram na rua toda a noite... ao frio, à espera de uma batalha que nunca aconteceu.
Burası buz gibi.
Está tanto frio.
Buz gibi.
É uma pessoa fria.
İkili paketler taşıyor, Buz gibi görünüyor.
Ela leva duas embalagens, parece ser gelo.
Ama, bunu giy. Hava buz gibi.
Deves estar gelada.
Sadece, beyaz kumsallar ve buz gibi bira.
Nada mais que praias de areia branca e cerveja gelada.
Başarımızın sadece birkaç saatte sona erdiğini duymak da kalplerini buz gibi yapmaya yetecektir.
E o seu entusiasmo esfriará, se souberem que nosso feito durou apenas horas.
Ellerin buz gibi.
Tens as mãos geladas.
Buz gibi patates isteyen?
Querem batatas fritas geladas?
Dışarısı buz gibi. Sizi eve bırakmamızı ister misiniz?
Senhora, está a congelar ai fora, você não deveria voltar para casa?
Buz gibi balık kafası isteyen var mı?
Eis as vossas cabeças de peixe geladas!
- Hava buz gibi.
- Está gelado lá fora.
- İçeri gel. Hava buz gibi.
- Vem, está um gelo.
Binlerce mil kuzeyde, British Columbia sındaki buz gibi sularda gerçekten deniz canavarı olan Bir ahtapot yaşamakta.
A 1.600 kilómetros ao norte, nas geladas águas da Colúmbia Britânica vive um polvo que é um verdadeiro monstro marinho.
Dünyanın diğer ucuna gidip, buz gibi kışları olan, soğuk bir şehirde yaşayabilir misin?
Estarás disposta para ir para o outro lado do mundo, viver numa cidade fria com invernos rigorosos?
Dışarısı buz gibi.
Está muito frio lá fora.
İşlediği suç ortaya çıktığında çıIgına dönen köy halkı, çiftliğe yürümüş. Sürükleyerek evden çıkarmışlar, ellerini bağlamışlar ve şelalenin oraya götürmüşler. Buz gibi sularında, ortadan kaybolduğu nehrin kenarına.
Quando os crimes foram descobertos, os habitantes da cidade, tresloucados, marcharam rumo à quinta, arrastaram o rapaz de casa, ataram-lhe as mãos e atiraram-no da catarata para as margens do Rio Nellis, onde desapareceu nas águas geladas.
Hava düzeldiğinde tamir ederiz. Şuan dışarısı buz gibi.
Quando o tempo melhorar nós vamos arranjar isto.
Dışarısı buz gibi.
Faz frio.
3000 metrede erimiyor. Buz gibi.
A 3.000 metros não derrete, é glaciar.
Buz gibi soğuk.
Está um gelo.
Aslında beni kapıya kadar bırakman gerekmez. Dışarısı buz gibi ve...
Não precisas me acompanhar à porta, está um gelo e...
Buz gibi.
Que frio!
Oh! neden bu su buz gibi.
- Oh, que água gelada.
Buz gibi bir adam gördüm.
Eu vi o Homem da Neve.
Bunlar buz gibi.
Estão frias.
Kızlar, Buz gibi
Garotas fiquem frias.
Buz kalıbı gibi. Dil şeklinde bir buz ve asla çözülmeyecek.
É um cubo de gelo em forma de língua e nunca descongelará.
Sanki buz parçası gibi.
Parece um cubo de gelo.
Durum şu ki, dışarısı buz gibi soğuk.
Bem, por um motivo... está muito frio lá fora.
Yok, buz eriyor ve böylece ikinci içki gibi oluyor.
Não, porque o gelo derrete e depois é como se fosse uma segunda bebida.
Sana havalı bir lakap lazım. "Buz Kıracağı" gibi.
Precisas de uma boa alcunha, como "Ice Pick".
Bildiğim kadarıyla zorluk sağ orada bu rankes söz konusu olduğunda. Buz altında dalış Antarktika gibi diğer alanlar, sorunları kendi belirledi. Bu benzersiz sorunlardır.
Quanto ao grau de dificuldade, esta está lá bem em cima, outras áreas como a Antárctida, mergulhar por baixo do gelo, têm os seus próprios problemas, mas estes são problemas únicos.
Buz gibi!
Que gelo!
İsa'yı bir artistik patinajcı gibi hayal etmek istiyorum. Beyaz bir kıyafet içinde ve benim hayatımı yorumlayan buz dansları yaparken.
Gosto de imaginar Jesus como patinador artístico que usa, tipo, um fato branco e faz danças no gelo interpretativas da minha vida.
"Neden Mendota gölünde buz altında balık tutmak " gibi eğlenceli bir hayatı seçmedim? " diye dövüneceksin.
"Porque é que não fiz algo de emocionante em vez de pescar no lago Mendota?"
Buz kütlesini üstüne çıkan Eskimolar gibi olmak istiyorum.
Vou ser um desses que tem um quarto agradavel.
BUZ GİBİ BİRA
CERVEJA GELADA