Böy tradutor Português
4,067 parallel translation
Boy, yaklaşık 1,80 metre.
19 : 53H SEXTA-FEIRA Altura, aproximadamente 1,80m.
Plaj çocuğu.
"Beach Boy".
Büyümüşsün, boy verip serpilmişsin.
Cresceste. E bem.
Annenle boy ölçüşemem.
Não posso competir com a tua mãe.
Yıllar geçtikçe, sörf dünyasının zirvesine yükseldi. Cesareti ile yalnızca neşesi boy ölçüşebilirdi.
Ao longo dos anos, ele subiu para o pico do surf mundial, e o seu talento só foi igualado pela sua alegria.
Big Boy'un mahallesi, güzel bir gün.
Este é o show do Big Boy e o dia está lindo.
Şu silahı versene, Backstreet.
Passa-me a arma, Backstreet Boy! Adoro-te embora te chame assim.
Büyük boy olsa daha iyi.
De preferência maxi.
Bana küçük boy bir sütlü kahve, şekersiz olsun.
Forte e sem açúcar.
Bir büyük boy bira daha lütfen.
E outra cerveja então, por favor.
Hayır, orta boy yapalım.
Não. É melhor fazer esse meio.
Boy falan umrumda değil ama
Eu não tenho um tipo. Não ligo pra altura. Eu não...
Ben bir B-boy'um.
Eu sou um "B-Boy".
Bizi aptal gibi göstermeye çalışma.
( Brakedance-Boy ) Não tentes fazer-nos parecer estúpidos.
Boy.
Altura.
Bağımsızlık için eylemler boy göstermeye başladı sokaklarda.
A luta pela independência explodiu nas ruas.
Duyduğuma göre Danny... Satışlar iyiymiş ama kar oranı yerlerde sürünüyor.
Pelo que ouvi Danny boy, as vendas aumentaram mas os lucros estão uma merda.
Orta boy yumuşak penisini seviyorum.
Gosto do teu semiduro.
İnce kayganlaştırılmış kondomlar, büyük boy, jumbo paket.
Camisinhas Bravo, finas e lubrificadas. Tamanho grande.
- Siz kötü çocuklar imzayı basın.
- Vamos pegar esse bad boy assinado.
Hadi şu kötü çocuğu alalım.
Vamos pegar esse bad boy.
İkinci şüpheli siyah bir genç, 1,65 boy ve 63 kilo.
O segundo suspeito é um jovem negro, 1,65m e 63kg.
O zaman biliyorsundur, ilk gün büyük köpekler, hep boy gösterirler.
Então já deve saber, cães grandes atacam sempre os outros no primeiro dia.
Bir boy kadar keskin çocuk.
Rapaz com imaginação fértil.
Boy?
Altura?
Sana büyük boy olanından getirdim.
Trouxe-te uma XL.
Kır çocuklarıyla boy ölçüşmem beklenemez.
Não esperava competir contra um rapaz do interior.
Olay babalarına dayanıyor. Jonathan Warren Oodie. Ya da söylendiği gibi Johnny Boy Oodie.
O caso leva-nos ao pai deles, Jonathan Warren Oodie, ou "Johnny Boy Oodie", como era chamado.
20'lerinin ortalarında, Johnny Boy Klana katılmış.
Parece que, após os vinte anos, se envolveu com a Ku Klux Klan.
İleri saralım, KKK tarih oldu ve Johnny Boy 86 martındaki federal bir uyuşturucu baskınında teslim olmayıp savaşarak öldü.
Mais futuramente, a KKK deixou de existir e Johnny Boy encontrou-se enum momento de glória, durante uma operação anti-drogas em março de 1986.
Tıpkı Johnny Boy.
É o Johnny Boy em carne e osso.
Üç tane koli bandı, büyük boy naylon poşet 15 metre ip, gaz yağı ve gaz lambası.
Três rolos de fita adesiva, papel celofane, 15m de corda, querosene e uma lanterna.
Oregon eyaleti 2-1-6 DCB plakalı.
Tentem localizar a matrícula de Oregon 216 David Charlie Boy.
Battal boy.
100 % algodão. XL.
- Sağol Stevie boy.
- Obrigado, Stevie, meu rapaz.
Stevie boy.
Stevie, meu rapaz.
Bilmiyorum Stevie boy.
Não sei, Steve meu rapaz. Eu não sei.
Nasılız Stevie boy?
Como estamos, Stevie?
- Size de benim atınız üzerinde boy göstermemi sağladığınız için teşekkür ederim.
- E tenho que agradecer-lhe pela oportunidade, pois repararam em mim quando subi nele.
Ama Emmett's Daddy düzlükte arayı iki, üç boy açıyor.
Agora Emmet's Daddy consegue 2... 3 corpos de diferença aproximam-se da curva do clube.
Tempo tedbirliden farklı değil ve Emmett's Daddy üzerindeki Ronnie Jenkins uzak boy araya çok yakın.
O ritmo tem sido cauteloso, então Ronnie Jenkins, no Emmet's Daddy, dispara na liderança com vários corpos de diferença.
Ofis boy'sun lan sen!
És um burocrata!
Demek istediğim kız bildiğin obezdi ve mega boy whopper menü gibi kokuyordu.
Ela era obesa mórbida e cheirava a batatas fritas do McDonald's.
Sanki ona dokunamazmışız gibi televizyonda boy gösteriyor.
Põe a cara na TV como se não pudéssemos tocar-lhe.
- Ben büyük boy sadeyi alayım.
- O café simples é meu.
Sen hala benimle boy ölçüşecek yaşta değilsin.
"Você ainda não tem idade para me enfrentar"
Büyük boy olanlardan.
Eles são do tipo grande.
Bu boy için fazla küçükmüşsün.
Parece que és muito pequeno para o tipo grande.
Ama onunla boy ölçüşemedim.
Mas, não podia competir com eles.
Büyük boy soğuk cips ve biraz Zantac istiyorum.
Quero Doritos e Zantac.
- Ben mi?
Eu sou como o TT Boy.
böyle 531
boyle 17
boyd 73
boya 43
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
boyle 17
boyd 73
boya 43
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle bir şey olmayacak 25
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böyle mi 243
böylesi 17
böyle bir durumda 32
böyle bir şey olmayacak 25
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böyle mi 243
böylesi 17
böyle bir durumda 32