English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Eğer o

Eğer o tradutor Português

65,801 parallel translation
Eğer o Jorge ise şu an adadan çıkmak için yoldadır.
Se foi o Jorge provavelmente, saiu de vez desta ilha.
John dedi ki, eğer onu sormak için veya yardım teklif etmek için buraya gelirsen...
Ele disse... O John disse que se aparecesses por cá a oferecer ajuda...
Eğer o çalışmazsa bir kutu farklı el daha var.
Temos uma caixa com mãos, se esta não servir.
Eğer o kadar güçlüyse sinir sisteminde zincirleme reaksiyon gösterir
Se for, causará uma reacção em cadeia em todo o seu sistema nervoso.
Delice gelebilir, ama hala içimde, eğer onunla bağlantımızı koparmasaydık, Mercer'ın hala burada olabileceğine dair bir his var.
Isto vai parecer uma loucura, mas... Tenho a sensação que... O Mercer ainda estaria aqui se não tivéssemos perdido o contacto.
Eğer onu mutlu etmek istiyorsan, eğer sen mutlu olmak istiyorsan bırak gitsin.
Se quer realmente fazê-lo feliz, se quer ser feliz... deixe-o ir.
Aslında eğer istersen yerlilerden bir tenke kiralayabilirsin.
Você pode alugar o barco de algum morador, se quiser.
Eğer yüzde 60'lık geçme notunu aşamazsanız iş bulma merkezindeki sırada beraber epey zaman geçireceksiniz.
Se não passarem dos 60 por cento vão passar muitas horas juntos na fila para o centro de emprego.
Eğer mesaiden sonra olacaksa benim yetki alanımın dışında çünkü ben okul güvenlik elemanıyım, dünya güvenlik elemanı değil.
Se for depois das aulas não é da minha jurisdição, porque sou o segurança da escola e não o segurança do mundo.
- Elbette, eğer CM'in isteği buysa.
Certamente se é o que o CM quer.
Bak, eğer evrenin iyilik borçlu olduğu birisi varsa o da sensin.
Ouve, se o Universo deve alguma coisa a alguém, acho que é a ti.
Eğer James Moriarty ülkedeki her televizyonu hack'leyebiliyorsa ufak bir güvenlik kamerası görüntüsüyle oynayacak teknolojimiz vardır merak etmeyin.
Se o James Moriarity consegue hackear qualquer televisão, asseguro-lhe que temos a tecnologia para aceder a algumas câmaras de segurança.
Eğer bu karanlığa ışık tutacak biri varsa, elbette siz olacaksınız.
Se alguém pode esclarecer o que aconteceu, é o senhor.
- Eğer bir şey yoksa... - Oğlunuza ne olduğunu biliyorum. Biliyor musun?
- Sei o que aconteceu ao vosso filho.
Eğer her titreşen veriyi seyreltebilsek gelecek tamamen hesaplanabilirdi.
Se pudéssemos registar toda e qualquer informação tremeluzente, o futuro seria perfeitamente calculável.
Eğer içeride içmek isteseydin, şu sinir bozucu elektronik pipolardan alırdın. Ama bırakabileceğine inanıyorsun bu yüzden pipo almıyorsun çünkü bu bırakma konusunda ciddi olmadığın anlamına gelirdi. Bunun yerine sigaraları taneyle alıyorsun her birinin sonuncu olacağından eminsin.
Se só quisesse fumar dentro de casa teria investido num cachimbo eletrônico, mas está convencido que vai conseguir e não quer comprar, pois mostrava que não ia deixar e por isso compra descartáveis, achando que cada um será o último.
Eğer hislerini gerçekten incitseydi, o karakteri yok ederdin. İlk denemen başarısızdı ama tekrar denemedin. Demek ki Akako'nun biraz bulanık hatırasıyla yaşayabiliyorsun yani bir şey hissetmiyorsun.
Se ela ainda o magoasse teria apagado a tatuagem, mas a 1ª tentativa não foi bem-sucedida e parece conseguir viver com a ténue imagem da Akako.
O yere takıntısı var... ve eğer kaybolursa yada başına bir şey...
Ele está obcecado com aquele lugar e se ele vaguear ou algo lhe acontecer...
Çabuk ol, eğer sinyal kapanırsa...
Se o alarme dispara...
Bak, eğer sağlam bir parça bulabilirsek yarısı senindir.
Se encontrarmos cenas fixes, dou-te metade. - Era a regra que tinha com o meu pai.
Eğer Rita ordusunu kurmak için yeterli güce ulaşırsa, bu sonun başlangıcı olur.
Se a Rita conseguir criar um exército, será o início do fim.
Eğer Rita Goldar'ı yaratmayı başarır...
Se a Rita conseguir criar o Goldar...
Eğer dönüşebilirlerse, ortaya çıkan enerjiyi vücudunu yenilemek ve geri dönmek için kullanabilirsin.
Se o fizerem, pode usar essa energia para regenerar o seu corpo e voltar.
Eğer sizi öldürmezsem Zordon bana olan tüm saygısını yitirir.
O Zordon vai perder o respeito por mim se eu não vos matar.
Hayır, eğer Sherlock Holmes iletişime geçmek istiyorsa bunu fark etmemen mümkün olmaz.
Se o Sherlock Holmes entrasse em contacto eu ia perceber.
Eğer güneş ışığı, güneş gökyüzünde alçak konumdayken odaya girebiliyor olsaydı kağıt yukarıdan aşağıya, eşit bir şekilde solmuş olurdu.
Se a luz conseguisse penetrar na divisão quando o sol estivesse mais baixo no céu, então o papel estaria igualmente esbatido de cima a baixo.
Hayal edin, eğer Kraliçe birilerini öldürmek isteseydi, o zaman ne olurdu?
Agora... Imagine que a Rainha decide matar algumas pessoas, o que aconteceria? Todo aquele poder, todo aquele dinheiro.
Eğer Kraliçe bir seri katil olsaydı, ilk bana söylerdi.
Se a Rainha fosse uma assassina em série, eu seria o primeiro a quem ela contaria!
İtiraflar ruha iyi gelir, eğer silebilirseniz tabii.
A confissão faz bem à alma. Desde que depois se possa apagar. - O que é o TD12?
Eğer dozu dört ya da beş katı arttırırsan toksik şok bir saate beni götürür.
Se aumentar a dose quatro ou cinco vezes o choque tóxico deve matar-me dentro de uma hora.
Eğer kız kardeşimin güvenliği ihlal edildiyse eğer kız kardeşimin asayişi ihlal edildiyse eğer kız kardeşimin tutukluluğu ihlal edildiyse kısacası, eğer kız kardeşimin bu adadan herhangi bir zamanda çıktığına dair bir işaret görürsem, sana yemin ediyorum, sen çıkamayacaksın!
Se a contenção da minha irmã foi comprometida, se a segurança da minha irmã foi comprometida, se a encarceração da minha irmã foi comprometida, para resumir, se houver qualquer indicação de que ela saiu desta ilha garanto-lhe que o senhor não sairá!
Eğer Eurus seni kölesi yaptıysa, bu hapishaneyi kim yönetiyor?
Se a Eurus o escravizou então quem controla esta prisão?
Eğer kızla tekrar konuşmak istiyorsanız, kendinize telefon zamanı kazandırın.
Se querem voltar a falar com a rapariga, têm de merecer o tempo ao telefone.
Eğer poliste akıl olsaydı, üç şüpheli olduğunu fark ederlerdi, hepsi kardeş Nathan Garrideb, Alex Garrideb ve Howard Garrideb.
Se a polícia tivesse miolos, perceberia que há três suspeitos, todos eles irmãos : o Nathan Garrideb, o Alex Garrideb e o Howard Garrideb.
Eğer yaparsan bu seansı ve onun hayatını sona erdiririm.
Se o fizeres, acabo com esta sessão e com a vida dela. Estamos entendidos?
Ve eğer ikimize yetecek kadar sevgi yoksa... o zaman tüm sevgimi sana vermek istiyorum.
E se não houver amor suficiente para ambos... então, quero dar-te todo o meu.
Eğer Groot hepimizi öldürmezse 6 dakika civarında patlayacak.
Na remota possibilidade de o Groot não nos matar a todos, uns 6 minutos.
Eğer değilse o zaman hepimiz aynı anda aklımızı kaçırıyoruzdur Elliot.
Se não sáo... Então, Elliot, estamos a perder a razão, todos ao mesmo tempo.
Eğer bundan kurtulmazsak her yere yayılabilir.
Isso vai-se espalhar em todo lugar se nós não o cortarmos.
- Eğer kocam bana ismi söylemiş olsaydı diğerleriyle beraber beni öldürmek zorunda kalırdı.
Se ele me dissesse o nome, ele ia matar-me como os outros.
Eğer başkan, şehrin teslimiyet pazarlığını yapmak üzere beş dakikaya buraya gelmezse o zaman Gotham Şehri'ni yok ederim.
Se a mayor não estiver cá em 5 minutos para negociar a rendição da cidade, vou destruir Gotham City.
Eğer elması geri götürmezsek senin yüzünden profesör tarihi eserleri çalma suçunu üzerine almak zorunda kalacak.
Se não levarmos o diamante de volta por sua causa o professor terá que assumir a culpa por roubar relíquias culturais.
Eğer bu yolu bulabilirsek bizi hazineye götürecektir.
Estou certa de que se pudéssemos encontrar o caminho isso ia levar-nos ao tesouro.
Hayır, hayır, hayır, eğer işe gidersem oraya herkesten önce gitmiş olurum projeyi bitirir ve işyerinden erken ayrılırım.
Não, não, não, se eu for já trabalhar, vou lá chegar antes dos outros, vou acabar o projecto e, venho mais cedo para casa.
Bak, eğer en sevdiğim yemeği pişirirsen ve her gece böyle kıyafetler giyersen o zaman bebeğim, gördüğünü sandığın her neyse onu görmeye devam edebilirsin.
Ouve, se isso te fizer cozinhar o meu prato favorito, e te vestires daquela maneira todas a noites, então amor, podes continuar a ver o que quer que aches que andas a ver.
Eğer düşündüğün gibi hayaletleri görebiliyorsan ve insanlar bunu biliyorsa bu durum şiddetin bir şeklini içeriyorsa bunun gibi bir şey ya da tam tersi, o zaman endişelenmeliyim.
Se eu pensasse que os fantasmas que tens andado a ver fossem imagens de pessoas que conhecesses, e andasses envolvida nalgum tipo de violência, de uma maneira ou outra, então ficaria preocupado.
Eğer görüşmeyi geçersen, o zamana kadar, işe alınmış olursun.
Nessa altura, estarás contratada se arrasares na entrevista.
Ve eğer doğru şekilde yaparsak, herkese örnek oluruz.
E se o fizermos como deve ser, vamos estar a dar um exemplo a todos.
Eğer gerçekten gitmek istiyorsan o zaman seni durduramam.
E se quiseres mesmo ir, não posso impedir-te.
Eğer Pitt'i birazcık tanıyorsam anlatırken eminim çok mütevazı davranmıştır.
E, conhecendo bem o Pitt, sei que ele foi muito modesto.
Ama o bebeği alıp götürürlerse eğer, uykunda gelip ümüğünü sıkarım.
Mas se alguém levar aquela miúda... vou asfixiar-te enquanto dormes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]