Gazete tradutor Português
3,002 parallel translation
Gazetede öyle yazmıyordu. Gazete mi?
- Não havia mais nada no jornal.
Gazete işinde misin?
Está no mundo do jornalismo?
Gazete'yi okudun mu?
Leste o jornal? Diz algo sobre o serial killer?
Hangi gazete?
Qual jornal?
Gazete desem.
- Jornal.
New York'taki bir cinayet soruşturmasıyla ilgili gazete kupürleri.
Pedaços de jornal. Todos a referirem-se à investigação de um assassínio em Nova Iorque.
Abby'nin sergisinden bahseden gazete kupürleri var mı?
Já encontraste algum artigo no jornal sobre alguma exposição da Abby?
Gençlerin gazete okumadığını düşünmüştüm.
Pensei que os adolescentes não lessem jornais.
Gazete kupürleri konuyla alâkalı değil.
- Isto não é relevante.
Bir paket sigara ve gazete alacağım.
Quero um maço de tabaco e um jornal.
Gazete hariç.
À excepção do jornal.
Castle, gazete için zamanımız yok.
Não temos tempo para ler o jornal.
Her neyse... Gazete genelde 4'de gelir. Biz 7'de uyanmıştık.
Bom, o jornal costuma chegar às 04 : 00 e nós acordámos às 07 : 00.
- Tatlım, ben gazete okuyor muyum?
Querida, quando foi a última vez que me viste tocar num jornal?
Bunu gazete arşivimizde bulduk.
Encontrámos isso nos arquivos do nosso jornal, de há 27 anos.
Gazete okumazsın.
Não lês o jornal.
Burada gazete okurken odandan bazı gürültüler duydum ben de hâliyle hemen yukarı çıktım.
Estava aqui a ler o jornal, e ouvi algo no teu quarto, então, naturalmente, corri até lá.
Ama gazete başlığını okudun, gözlerini görebildin, nasıl oldu bu?
Mas leu o título do jornal. Como conseguiu ver os olhos dela?
Gazete başlığını okumaya yetecek kadar parlak bir ışık.
Suficientemente brilhante para ler a manchete.
Orada da gördüğün gibi gazete, bugünün.
E os miúdos também. Como pode ver, o jornal é de hoje.
Siz evliyken okuduğu gazete ve dergileri hatırlıyor musunuz?
Lembra-se das revistas ou jornais que o Sr. Draper lia enquanto eram casados?
Uyurken, kahvaltıda gazete okuyanların ağzındaki bokun tadını düşünerek gülümsemiyordun umarım.
Dormiste? A sério? Não sorriste a pensar no sabor a merda que estaria na boca de toda a gente hoje?
Eski gazete küpürlerine benziyor.
- Um monte de jornal velho. - É o que parece.
Gazete okumuyor musun?
Você não lê jornal?
Ben gazete okuyorum, Chulbul Pandey.
Eu leio o jornal, Chulbul Pandey..
Bu günlerde böyle bir şey gazete dünyası için çok korkutucu olmalı.
Deve ser assustador o negócio dos jornais nos dias de hoje.
Ve siz, 200 tane TV kanalı ve bir ulusal gazete sahibini, hayal kırıklığına uğratmak istemezsiniz.
E não se quer desapontar um homem que é proprietário de 200 estações de televisão e um jornal nacional.
Buradaki gazete kupürlerinin hepsi Fairview'de boğulan ya da öldürülen kızlar ile ilgili haberler.
Estão aqui montes de artigos de jornal, sobre raparigas em Fairview que foram... estranguladas e assassinadas.
Gazete gelmiş midir?
Achas que o jornal já veio?
Luke'un gazete dağıtma olayında da aynen bunları söylemiştin.
Foi exactamente o que disseste sobre o Luke distribuir jornais.
Folsom'daki hapishane müdürü, Medina'nın hücresini aradıktan ve komisyon üyesiyle ilgili gazete küpürlerini bulduktan sonra ki ; son resmin üstüne ölü yazılmış, seninle bu sabah temasa geçti.
O director de Folsom contactou-a esta manhã após a revista á cela de Medina e encontrar artigos sobre a Comissária, o último dos quais tinha uma foto com a palavra "morta" rabiscada no rosto dela.
Siz hangi gazete için çalışıyorsunuz?
Para que jornal disse que trabalha?
Gazete okuyacak vaktim yok, Smithers.
Não tenho tempo para ler o jornal, Smithers.
Gazete bayiine uğradım.
Fui a uma banca de jornais.
32. Cadde ve Lex köşesindeki gazete bayii, evet.
Sim, numa banca de jornais, na esquina da 32 com a Lexington?
Eğer şimdi çıkar, kartı yolda kaydeder gazete bayiinde de parfümümü sıkarsam tam vaktinde orada olurum.
Se eu sair agora e gravar o vídeo no caminho e comprar um perfume chique no quiosque, chegarei exactamente a horas.
Bugün gazete yok.
Hoje não há jornais.
Annem çoktan "Gazete'yi" aradı.
A minha mãe já telefonou ao "Post".
"Gazete" özür diliyor. Dekan da Serena'yı okuldan attıramaz.
O "Post" vai pedir desculpa e a Serena não pode ser expulsa.
Koltuğun içinde gazete bile bulamadıysanız başka birşey bulma şansınız da yoktur.
Se nem sequer encontras umas moedas no sofá, não vais encontrar mais nada.
- Jonas sigorta üst sınır olarak 350.000 bağlandı. Gazete daha fazlasını ödeyemez.
Jonas, o seguro tem uma indemnização máxima de 350 mil dólares e o jornal não pode pagar mais.
- Gazete sattırıyor diye mi?
- Porque vende jornais?
Biniş kartlarının çıktısını almalıyız. Bir de gazete aboneliğini durdurmalıyız.
imprimir os cartões de embarque, parar a entrega de jornais.
Tek söylediği : "Lily'nin bavulunu toparlamalıyız. Gazete aboneliğini durdurmalıyız."
Só disse que a mala da Lily tinha de ser feita e os jornais tinham de ser cancelados.
Gazete gelmiş. Günaydın Marge.
Bom dia, Marge.
Gazete olayını yapıyorum işte. Salak kuş şeyini yapmam.
- Estou a fazer aquilo do jornal, não vou fazer aquilo do estúpido pássaro
Bu sefil icraatta bulunmayı reddettiğimi Broadway'deki gazete dağıtan çocuklar bile bilir.
Um esquema sórdido que todos os ardinas da Broadway sabem que recusei liminarmente.
Burada kimse gazete okumuyor mu?
Ninguém lê o raio do jornal?
Bu dünkü gazete!
- Olá.
- Ya gazete?
- Trouxeste o meu jornal?
- Hiç gazete okumaz mısın? - Yaşamak için fazla meşgulüm.
- Não lês os jornais?
gazeteci 57
gazeteler 66
gazetede 18
gazeteciler 23
gazeteciyim 26
gazetede okudum 30
gazeteyi gördün mü 21
gazeteler 66
gazetede 18
gazeteciler 23
gazeteciyim 26
gazetede okudum 30
gazeteyi gördün mü 21